Topkapı Merter'de Hundai'nin en büyük servislerinden olan Adilce Hundai Servisi'nin sahiplerinden Alaaddin'in çok yaramaz bir oğlu vardı.Ahmet, o kadar yaramazdı ki babası Alaaddin Bey, onu psikiyatriste getirmek zorunda kalır.Doktor, çocuğu inceler, babasına durumu bildirir.Ona,"mutlaka oğlunun her dediğini yapmak gerektiğinin şart olduğunu" anlatır.Başka türlü çocuğunun düzelmeyeceğine inanan Aladdin Bey Ahmet'in her dediğini yapar.Cin gibi akıllı fakat çok yaramaz olan Ahmet, o gün:
-Solucan isterim, diye tutturur.
Alaaddin Bey, kömürlüğe iner.Nemli bir köşeden iğrenerek bir solucan bulur ve Ahmet'e getirir.
-Anneee!Bunu pişir, diye bağırır, çocuk annesine.Kadıncağız da iğrenerek, tiksinerek solucanı olduğu gibi pişirir.Bir tabağa koyarak Ahmet'in önüne getirir.Ahmet, gözleri parlayarak tabaktaki solucana bakar.Karşısında gazetesini okumakta olan babasını çağırıp :
-Baba,bu solucanın yarısını sen ye, yarısınıda ben yiyeceğim, der.Alaaddin Bey:
-Oğlum, hiç solucan yenilir mi, demeye fırsat bulamadan Ahmet bağırmaya, sinir krizleri geçirmeye başlar.Alaaddin Bey:
-Tamam, tamam, demek zorunda kalır.Masaya oturur.İçinden doktora kızarak, lanetler yağdırarak gözlerini kapayıp, kan ter içinde bir lokmada solucanın yarısını yutar.Sonra midesi bozulmuş şekilde kusmaya giderken çocuk arkadan yine bağırır :
-Üüüü!Sen benim yemek istediğim tarafı yedin.Bu taraf senindi.Sen bu tarafıda ye annem bana başka kızartsın.
Başka Kızartsın...
14 Ocak 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 comments:
Yorum Gönder