Komik Hayvanlar, Kediler Köpekler

28 Ekim 2007 Pazar





İt Kırkmak

Batı'nın "sinek avlamak" deyimi yerine, Doğuda "it kırkmak" deyimi kullanılır.
Berberin biri bir müşterisini traş ederken, yoldan geçen biri hal hatır sormuş :
-İşler nasıl?
Son zamanlarda işleri kesat olan berber cevap vermiş :
-Görüyorsun işte; it kırkıyorum.

İş İnada Bindi

Ömründe hiç teravih namazı kılmamış olan bir yörük, bir gün, caminin önünden geçerken, adamın birisi :
-Namaz vakti nereye gidiyorsun? demiş.Sen müslüman değil misin?
Yörük ne desin?"Bari şu namazı kılıvereyim de öyle gideyim" diyerek camiye girmiş.Gelgelelim, aklı dışarıda, hayvanlarında.Üç beş rekat namaz kılmış, bakmış, biteceği yok.
Dışarı çıkıp oğluna seslenmiş :
-Oğlum, hayvanlara mukayyet ol.İmamla iş inada bindi.

"Ho" Diyemeyecek Kadar!?

Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş.Köylüler cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama daha mezarlığa varmadan, kızak da, öküzler de çamura saplanmış.Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa da, kimse çamura girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!" diyemeyecek kadar mı öldün, mübarek?

Hayırhane

Kürdün biri birgün köyden şehire gelmis. Gözüne kestirdiği birine sormuş :
-Kardaş burda hayırhane var mıdır?
Adam da :
-He kardaş vardır, demiş ve caminin yolunu tarif etmiş. Tam da cuma vaktiymiş.Bizim kürt biraz sonra soluk soluğa gelmiş :
-Kardaş ben hayırhana dedim sen beni katilhanaya yolladın. Gittim oraya oturdum, sonra biri kalktı dedi, dedi, dedi, dedi. Sonra öbürü kalktı oda dedi, dedi, dedi, dedi. Öbürü tekrar kalktı, dedi, dedi, dedi, dedi. Sonra millet galeyana gelip ayaklandı ben de dışarı zor kaçtım.

En İyi Vali

Adamın biri Erzurum'a vali tayin edilmiş.Gitmiş, görevi devralmış.Halkı ve çevreyi tanımak için çıktığı gezilerin birinde köy halkına sormuş :
-Şimdiye kadar Erzurum'a tayin edilmiş valiler içinde size en çok hizmet eden hangisiydi?
Köylünün biri cevap vermiş :
-Sizden iki önceki valiydi ; Mehmet Paşa.
-Yaaaa, öyle mi, peki size ne gibi hizmetler yaptı?
-Daha Erzurum'a gelirken, yolda, Bayburt'ta öldü!

Komik Kartvizitler





Anlamlı Anlamlı

24 Ekim 2007 Çarşamba

Karadenizlinin biri hemşerisine anlatıyor :
-Dün belediye otobüsüne bindim; yan koltuktaki adam bilet almamışım gibi bana anlamlı anlamlı baktı.
-Sen ne yaptın?
-Bende bilet almışım gibi anlamlı anlamlı ona baktım.

Arkadaşın Olduğum İçin Mi?

Adamın biri karadenizli arkadaşına "eşek" demiş.
Karadenizli sormuş :
-Eşek olduğum için mi arkadaşınım; yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?

Aşağısı Bir İş Düşünüyor

Karadanizliye sormuşlar :
-Neden baştaki saç ağarıyor da, aşağıdaki ağarmıyor?
-Aşağısı bir iş düşünüyor, yukarısı bin iş düşünüyorda ondan, demiş Karadenizli.

Atalarımız Telsiz Telefon Kullanmışlar...

Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir.Amerikalılar anlatmaya başlar :
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk.Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.
Sıra Türkiyeye gelir ve Temel başlar anlatmaya:
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık.Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.

Atatürk 39 Yaşına Bastı.

Karadenizliye öğretmeni sormuş :
-Söyle bakalım, 1881'de ne oldu?
-Atatürk doğdu öğretmenim.
-Peki, 1920'de ne oldu?
-Atatürk 39 yaşına bastı öğretmenim!

Bana Güvenmeyin

Gazetede şöyle bir ilan çıkmış : "Bir müdür aranıyor.Yüksek tahsilli, İngilizce ve Fransızca bilen, askerliğini yapmış, 30 yaşından gün almamış, boyu 1.85'den yukarı ve bekar olması gerekir...
Temel başvurmuş :
-Ben demiş, yüksek tahsil şöyle dursun ilk mektebi bile zor biturdum.İnciluzce de Firansizca da bilmeyrum.Yaşım 45'den yukarı, boyum 1.67...
-Eeee, demişler.Ne demek istiyorsun?
Temel gayet ciddi :
-Bu ilanı verduğunuz müdürlük işi var ya, ha bu iş için bana güvenmiyesunuz demeye geldim...

Komik Futbol Resimleri, Komik Spor Resimleri







Onun Yerine

20 Ekim 2007 Cumartesi

Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken nehirde yıkanan genç bir kadın gördüler.
Oğul sordu :
-Ne dersin baba, yiyelim mi onu?
Baba bir an düşündükten sonra :
-Hayır, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz! dedi.

Üç Kez

Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş :
-Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı?Çifteyi doğrultacak vakit yok!..Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya.Fakat Ayı peşimde!Benden hızlı koşuyor.Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim.O kadar yaklaşmıştı.Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü...Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım.Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti.Yine nefesi ensemde... Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak.Allahtan tam o sırada yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü.Talih bana gülüyor!Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beşyüz metre kadar açtım.Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, Ayı yine bana yetişti.Yine nefesi ensemde...şansa bakın...Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi?
Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış :
-Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!...Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu!Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?
....................................

Besin

Bir misyoner, bozkırın ortasında, sevimsiz bir Aslanla burun buruna gelir :
-Oh Tanrım, diye haykırır adam. Şu hayvana Hıristiyanca duygular ihsan eyle.
-Tanrım, der Aslan. Alacağım şu besini kutsayın!

Hava

Boks maçı hayli heyecanlı geçiyordu.İki boksör ringde kıyısıya dövüşüyorlardı.Ama birinin durumu pek kötüydü. Gözkapakları kapanmış, yüzü gözü kan içinde kalmıştı, yumrukları havayı dövüyor, bir teki bile rakibine değmiyordu.
Raund arasında menejerine sordu :
-Maçı alma şansım va mı?
Menejeri bir yandan terini kurularken :
-Elbette var, diye cevap verdi.Sen havayı dövmeye devam et .Böylelikle herifi zatüreden öldürbilirsin...!

Boğa

İki avcı arkadaş yaban ördeği avına çıkmışlardı.Ördeklerin yanına rahatça ürkütmeden varabilmek için bir İnek postuna bürünmeye karar verdiler.
İki arkadaştan sadece İneğin ayakları tarafında yürüyenin tüfeği vardı.Etrafı gözleyerek yavaş yavaş ilerliyorlardı.
Bir ara arkadaki heyecanla seslendi :
-Çabuk tüfeği bana ver, çabuk!
Öbürü şaşkınlıkla sordu :
-Ne o, sürü arkada mı yoksa?
Beriki sabırsızlıkla :
-Ne sürüsü yahu! dedi.Arkadan bir boğa dörtnala üstümüze geliyor.

Uçuş

16 Ekim 2007 Salı

Adamın biri varmış bu adam hep uçaktan paraşütle atlarmış bir gün rüyasında anneannesini görmüş anneannesi buna :
-Oğlum yarın paraşütle atlama paraşütün açılmayacak, demiş.
Ertesi gün tekrar atlamaya gitmiş.Herkes atlamış sıra ona gelmiş atlamamış.Komutan :
-Niye atlamıyorsun, demiş.O da rüyasını anlatmış komutanıyla paraşütleri değişmişler o atlamış yavaş yavaş iniyormuş.Komutan atlamış paraşütü açılmamış adamın yanından hızla geçmiş.Adam :
-Komutanım nereye demiş komutanda :
-Anneannenin yanına, demiş.

İmzadan Anladım

Adamın biri kendisi hakkında kötü sözler söyleyen kişiye haddini bildirmek için evine kadar gider. Fakat evde bulamaz. Öfkesinden kapıya büyük harflerle 'EŞEK' yazarak geri döner.Bir kaç gün sonra o kişiden şöyle bir mesaj gelir :
-Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzadan anladım.

Civciv

Adamın biri yolda bir günlük bi civciv bulur.Kanı kaynar beslemeye karar verir.Ertesi gün uçakla seyehat gereklidir.Civcivi havaalanında koynuna saklar ve uçağa biner.Yeri bir rahibenin yanıdır.Bir süre sonra civciv adamın koynundan aşağılara kayar. Adamda civcivin rahat nefes alabilmesi için fermuarını açar ve civciv kafasını fermuardan dışarı çıkarır.Bunu gören rahibe adama dönerek şöyle der :
-Afedersiniz bayım bu işlerden fazla anlamam ama galiba yumurtalarınızdan biri çatlamış.

Yaktın Beni

Adamın birisi kendine çok güçlü bir büyü yaptırmak istemiş.Tutmuş ülkenin en ünlü büyücüsüne gidip durumunu anlatmış.Ünlü büyücü büyüyü yaptıktan sonra adama demiş ki :
-Şimdi bu büyüyü al ay ışığında havaya doğru salla, yalnız sallarken aklına sakın dişi tilkinin kuyruğunu getirme.
Adam :
-Yaktın beni büyücü, demiş.
-Şimdi artık aklımdan hiç çıkmaz ki dişi tilki kuyruğu.

Tanışma

Adamın biri, o gün evine normal zamanından oldukça erken bir saatte dönmüştü.Kötü bir durumla karşılaştı. Karısı şeffaf bir gecelik içinde, bütün vücudu meydandaydı.Onun yanında da, kocanın geldiğini işittiğinden çabuk elbiselerini giydiği belli olan genç bir adam ayakta duruyordu.Ama genç adam soğukkanlılığını kaybetmedi.Genç kadının bileğini tuttu :
-Merak edilecek bir şeyiniz yok madam, dedi.Biraz vitamin, biraz trankilizanla bir şeyiniz kalmaz.
Genç kadın, inler gibi bir sesle :
-Dur, dedi.Yeni tanıştığımızdan, kocamın doktor olduğunu sana söylemeye vakit bulamamıştım!...

Tüh Allah Cezanı Versin

Adam işten eve gelir tam yatacak boşluktan bir ses :
-İşinden ayrıl, evini arabanı sat ve Lasvegasa git.
Adam umursamaz tabi.Fakat bir ay boyunca hep aynı hikaye adam eve gelir tam yatacak :
-İsinden ayrıl evini arabani sat Lasvegasa git.
Adam sonunda bunda birşey var deyip ertesi gun işinden ayrılır en kısa yoldan evi ve arabayı satıp Lasvegasa gider bir otele yerleşir. Gece olur gene o ses :
-Paraları al ve kumar salonuna in!
Adam apar topar giyinir salona iner aynı ses :
-Rulet masasına git!
Adam gider, bir yandan da sesi beklemektedir ses gelir :
-Tüm parayı kırmızı 17 ye yatır.
Adam heyecanla yatırır tüm parayı rulet döner döner durur, bilye dönmeye devam eder ve 21 de durur ve ses devam eder :
-Tüh allah cezanı versin!...

Zencilerin Dilekleri

13 Ekim 2007 Cumartesi

4 tane zencinin her birinin cinden bir dilek dileme hakkı vardır.1. zenci cinden beyaz olmayı diler ve beyaz olur.2. zenci de beyaz olmayı diler ve cin onu da beyaza çevirir. 3. zenci de aynı şekilde.Bu arada 4. zenci kendi kendine kıs kıs gülmektedir.Ve 4. zenciye cin dileğini sorar :
-Ne istiyorsun.
Zenci :
-Bu 3 beyazın yeniden zenci olmasını istiyorum, der.

Dost Geçinmeli

Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçecek.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti.Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!

Bilet Lütfen

Üç işletmeci ve üc mühendisin iş icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir. Tren garına giderler. Üç işletmeci 3 bilet aldığı halde mühendisler tek bilet alır. İşletmeciler bunun sebebini sorduklarında
mühendisler :
-Bekleyin ve görun, derler.
Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra üc muhendis kalkıp hep beraber trenin tuvaletine girerler. Biraz sonra kondüktor gelir ve üç işletmeciden üc bileti alır. Tuvaletin önünden geçerken kapıyı tıklatıp :
-Bilet lütfen, der.
Kapı açılır ve bir el bileti uzatır. İşletmeciler bunu görürler. Taktiği kapmışlardır. Donüş yolculuğu için yine gara giderler.İşletmeciler bu sefer tek bilet almışlardır. Muhendisler ise hiç bilet almaz. İsletmeciler yine şaşirıp sebebini sorduklarında mühendisler yine bekleyip görmelerini söylerler. Bir sure sonra yolculuk başlar. Önce işletmeciler kalkıp bir tuvalete girer. Ardından da mühendisler karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın bir mühendis çıkıp karşı kapıyı tıklar ve :
-Bilet lütfen, der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan mühendis diğer tuvalete geri girer!..

Berabere

Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı, hakemi bir köşeye çekip :
-Hocam, der.Sen bizim takımın durumunu bilmezsin...
-Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar bilirmisin?
-Ne yapar?
-Seni parça parça ederler...
Hakem cevap verdi :
-Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız...
-Neden?
-Öteki, takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!...

Ayıp Olur

Uçakta hostes, papaza sormuş :
-Viski, cin, şarap...Ne emredersiniz?
-Kaç metrede uçuyoruz kızım?
-On bin metredeyiz peder!
-O halde sen bana su getir kızım, patrona çok yakınız, ayıp olur!

KEL-TOPAL-KÖR

Kel, kör ve topal birgün yolda yürürlerken yanlarından hızla bir araba geçmiş. Kel sinirle bağırmış :
-Eyvah saçımın şekli bozuldu.Şimdi yakalarım ben seni, demiş.Arkadaşı topal :
-Sen dur ben şimdi yakalarım, demiş.Oradan kör atılmış :
-Siz zahmet etmeyin sen arabanın plakasını aldım, demiş.

Bizim Ev

10 Ekim 2007 Çarşamba

Temel evlenemiş.Kızın babasının evine ziyarete gitmişler.Gece Fadime sevişmek istememiş.
-Neden kaçaysun, diye sormuş Temel.
-Ha pura pabamın evii, demiş Fadime.
-Purası pabanın evi de, pizim ev çerhane midur?

Aşk Dili

Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış, dolaşıyorlardı.Erkek ahtopot eğildi, hafif sesle dişi ahtapotun kulağına fısıldadı :
-Ne güzel bir gece, değil mi sevgilim?...Mehtap, yıldızlar, sen, ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz.

Komisyon

Kadının biri doktoru yolda durdurup sordu :
-Köşe başındaki zengin çocuğunu iyileştirmek için sanıyorum çok para alıyorsunuzdur.
Doktor :
-Alırsam alırım, dedi.Sizi ilgilendirir mi?
Kadın :
-Nasıl ilgilendirmez!...Çocuğu yaralayan taşı oğulum atmıştı, bunu unutmayın.

Çiş

Yüzme Hocası kızgın bir şekilde genç adama yaklaştı :
-Derhal çıkıp gidin buradan.Suya çiş yaptığınızı gördüm!
-Ama bu işi ilk ya da tek yapan ben değilim herhalde?
-Haklı olabilirsin, ama ötekiler hiç değilse suyun içinde yapıyorlar.Sizin gibi tramplen tahtasının üzerinde değil.

İÇKİ ÖLDÜRÜR

Albay askerlerin içki içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır.Yazıda :
-İçki öldürür, diye yazıyordur.
Ertesi gün oradan geçen albay ne görsün?Biri yazının altına şunları ilave etmemiş mi :
-Askerler ölmez!

O KARIŞMAZ

İki Fransız kadın konuşurlar :
-Peki, başkasından hamile kalmana kocan kızmadı mı?
-Kızmadı.O prensip sahibidir, başkasının işine karışmaz.

Alkol

8 Ekim 2007 Pazartesi

> Sarisin yildiz adayi, ustu acik kirmizi arabasini gecenin bir vakti
> iyice
> tenhalasmis ve loslasmis Hollywood Bulvari'nda hizla surerken trafik
> polisi cevirdi..
> "Hanimefendi, ehliyetiniz lutfen.."
> "Ehliyet nedir, afedersiniz?."
> "Kredi karti buyuklugunde bir karttir, hanimefendi. Uzerinde resminiz
> vardir."
> Sarisin yildiz adayi cuzdanini cikardi, icinden bir yigin kart
> dokuldu.
> Uzerinde resmi olani buldu, uzatti.
> Polis "Tesekkur ederim" dedi, "Simdi de ruhsatiniz lutfen.."
> Sarisin mahcup mahcup sordu gene..
> "Ruhsat nedir?.."
> "O da deyim yerinde ise arabanizin kimlik kartidir. Genelde torpido
> gozunde durur" diye sabirla yanitladi, polis..
> Sarisin torpido gozune uzandi. Orada gercekten oyle bir kart vardi.
> Onu
> da
> polise uzatti.
> Polis ehliyet ve ruhsati inceledi. Ikisi de mukemmeldi. Gorunurde her
> sey
> normaldi ama ortada da bir gariplik vardi.
> "Bir dakika lutfen" dedi sarisina ve motosikletinin yanina gitti,
> telsizle
> merkezdeki nobetci arkadasini aradi.. Olanlari anlatti.
> Merkezdeki sordu:
> "Kadin sarisin mi?.."
> "Evet!.."
> "Mavi gozlu mu?.."
> "Evet!.."
> "Super mini mi giyiyor?.."
> "Evet.."
> "Gogusleri kazagindan firliyor mu?."
> "Evet.."
> "O zaman hemen arabanin yanina git ve fermuarini indir."
> "Ne cildirdin mi sen?.. Ben bunu nasil yaparim" diye bagirdi trafik
> polisi.
> "Sen git dedigimi yap" dedi, merkezdeki..
> Trafik polisi sarisinin yanina geldi, fermuarini indirdi..
> "Neee" diye bagirdi, sarisin.. "Gene mi alkol muayenesi.."

Şemsiye

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?

Fil Sütü

İki arkadaş teneffüste konuşuyorlardı :
-Bugün bir bebek gördüm, fil sütü içerek bir haftada on yedi kilo almış.
-Alal alal, çok tuhaf. Kimin bebeğiymiş bu?
-Filin!...

Hepsi Birden...

Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu :
-Bakın çocuklar, dedi.Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır.Hastalara...Yaşlılara...Muhtaçlara...Her sabah okula geldiğiniz zaman size birgün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım.Tamam mı? 
Ertesi sabah Oymakbeyi çocukları toplayıp sordu :
-Söyleyin bakalım...Dün ne gibi bir iyilik yaptınız? 
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan :
-Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim. 
Adamcağız şaşırdı :
-Hepiniz mi? 
-Evet efendim, hepimiz birden. 
-Neden? 
Çocuklardan biri cevap verdi :
-Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim!

Kurban Bayramı, Kurbanlık, Selçuk Erdem Karikatürleri

5 Ekim 2007 Cuma










Hep Boğa mı?

HEP BOĞA MI?
İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı :
-Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
-Evet... 
-İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı. 
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi :
-Nasıl memnun kaldınız mı bayım? 
-Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana. 
Garson başını iki yana salladı :
-Her zaman boğa kaybetmez bayım...

Enayi Değilim

Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında arabasını akordeona dönmüş bir halde bulur.Cam sileceğinin altında bir kağıt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla karşılaşır :
-Ön vitesle geri vitesi şaşırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım. Arabanızda gördüğünüz gibi büyük hasar var. Olayı gören kimseler de şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi yazdığımı sanıyorlar.Ne halin varsa gör, o kadar enayi değilim!

Taksici

Bir gun bir cocuk ve babasi taksi ile bir yere gitmektedirler.
Cocuk tabi merakli her onune geleni babasina sorar... Cocuk
caddenin kosesinde bir kadin gorur ve babasina soror :
--Baba bu ne ? baba bu ne ?Babasi cevap verir:--Oglum , o is kadini is yapar..
Tam bu sirada taksici arkaya doner ve derki :
--Oglum baban sana yalan soyluyo , o orospu , onu sikersin.
Baba hic bir sey demez , ve bizimkiler yola devam ederler.
Iki cadde sonra cocuk kosede bir adam gorur ve babasina sorar:
--Baba bu ne ? baba bu ne ?Babasi cevap verir:--Olum o is adami is yapar.
Taksici yine arkasini doner ve derki :
--Oglum baban sana yalan soyluyo ,o pezevenk , o orospu satar.
Baba yine sabreder ve susar ve yola devam ederler.
Iki dakka sonra bizim oglan kosede bir ev gorur ve sorar:--Baba baba bu ne ?
Babasi ogluna cevap verir :
--Oglum orasi is hani , orda ablalar , amcalar is yaparlar.
Taksici buna da atlar ve derki :
--Oglum baban sana yalan soyluyoo , orasi kerhane , orda oorospulari sikersin...
Bizim baba yine "Yaaa sabir " der ve yola devam ederler.
Oglan 10 dakka gectikten sonra yolun kenarinda misket oynayan
iki uc tane cocuk gorur ve babasina sorar :--Baba bu ne bu ne ?
Sonunda bizim baba ogluna cevap verir:
--Oglum onlar orospu cocugu , buyugunce taksi soforu olucaklar

Efendi Manitu

EFENDİ MANİTU
Stresten bıkmış adamın biri, uzun bir deniz seyahatine çıkmış. Fakat şanssızlıktan gemi batmış ve sadece bu adam kurtulabilmiş. Günlerce minik bir tahta parçasının üstünde denizde yol aldıktan sonra minik bir adaya gelmiş. Adam daha ne olduğunu anlamadan yerliler bunu almış götürmüşler. Adam yüzlerce yamyam yerlileri görünce: " Eyvah, boku yedik." demiş. Tam ağlayacağı sırada gökten " Hayır evladım, boku yemedin" diye acayip ve gür bir ses gelmiş. Şaşıran adam: "Sen kimsin ya?" demiş. Yine aynı gür ses "Ben ulular ulusu efendi manitu' yum." demiş. İyice şaşıran adam: "Peki Efendi Manitu, ne yapmam lazım?" demiş. Hemen cevap gelmiş: "Şimdi sakin bir şekilde sağ tarafındaki yerlinin mızrağını kap, en önde duran ve başında bir sürü tüy olan büyük yerliye sapla" demiş. Adam hemen can havliyle mızrağı kapıp şef yerliyi öldürmüş. Yine aynı ses son kez gürlemiş " İşte şimdi boku yedin evladım!"

Açık Büfe

> Dort yakisikli, Amerika'da bekar barlarindan birine gitmisler.. Yalniz
> insanlar, yalniz gecelerinde bir seyler bulabilmek icin giderler bu
> barlara.. Onun icin adi "Bekar Bari"dir zaten..
> Masaya oturmuslar ki, yan masada muhtesem bir kadin.. Boyle bir kadin
> nasil yalniz kalabilir.. Masalarina davet etmisler.. Ickiler, sohbet
> ve
> delikanlilarin, iclerinden geceni aynen disa vuran gozleri..
> Kadin "Anliyorum, hepiniz geceyi benimle gecirmek icin can
> atiyorsunuz,
> ama dordunuzle birden olmaz. Icinizden birini secerim, isterseniz"
> demis..
> "Kabul" demis delikanlilar.. "Nasil sececeksiniz?.."
> "Teskilatlarinizi goreyim" demis kadin.. Dordu de teskilatlari masanin
> uzerine uzatmislar. Kadin inceleye dursun, barin kapisindan iceri iki
> escinsel girmis. Salonun ote yaninda bir masaya oturmuslar. Birisi
> "Ben
> soyle bir bakayim bakalim etrafa, ne var ne yok" diye dogrulmus..
> Dolasirken, uzerinde dort teskilat masayi gormus.. Kosarak arkadasinin
> yanina donmus.. "Kalk, cabuk kalk, hemen obur tarafa gidelim.."
> "Ne var" demis, oturan escinsel.. "Ne var, bu heyecan ne?.."
> "Daha ne olsun" demis, soluk soluga gelen.. "Ote yanda acik bufe
> var!.."

Selçuk Erdem Karikatürleri










İyilik Meleği

3 Ekim 2007 Çarşamba

İYİLİK MELEĞİ
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses :
- Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
- Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında :
- Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş :
- Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :
- Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
- Sen kimsin yahu?
- Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
- Ulan evlenirken neredeydin!

İkram

İKRAM
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur :
-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :
-İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk :
-İstersen daha getireyim, der.
-Zahmet olur yavrum.
-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :
-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!

İki Vakte Kadar

İKİ VAKTE KADAR 
Eski deyimle basur (yeni ve bilimsel söylenişiyle hemoroit) çekenler bilir, çok ıstırap veren bir hastalıktır. Adamcağız da hemoroitten öyle çekmiş ki...Derken biri Kahve telvesi sür deyince, bir yerlerden kahve bulmuş.Bol bol koyup pişirmiş.Sonra da avuçladığı gibi sürmüş.Sürmüş ama...Ağlaya sızlaya doktora koşmuş. Soyunmuş, eğilmiş.Doktor da eğilmiş, bakarken...Hasta sormuş :
-Ne var doktorcuğum? Ne gördün?
-Vallahi iki vakte kadar bir yol görünüyor.Birde uzun boylu birinden toplu para alacaksınız.Haaa Bir de kısmet var.

Patates

FBI gizli ajan eksikliğini giderebilmek için ajan seçmeleri yapmaya karar vermiş. Ve hergün üçer kişi çağırıp aralarından birini ajan olarak himayelerine alıyorlarmış. Seçimlerin 3. günü Temel' de katılmış. Yanındada bir ingiliz ve bir amerikan varmış. Bunlardan ilk olarak kamuflaj olmalarını istemişler. İçinde sadece bir çuvalın bulundu boş bir odaya sokmuşlar ve burada gizlenmelerini söylemişler. İlk önce ingiliz girmiş. 5 dk. sonra odaya giren bir yetkili gitmiş içinde ingilizin saklandığı çuvala tekme atmaya başlamış. Hemen çuvalın içinden bir ses gelmiş: " Miyaw, miyaw." İngilize ilk testi başarıyla geçtiğini söyleyip amerikan' ı odaya koymuşlar. Amerikan' da aynı çuvala saklanmış. Biraz sonra yine odaya giren yetkili gitmiş ve çuvala bir tekme atmış. Çuvalın içinden: "Hav, hav." diye bir ses gelmiş. Amerikan' ıda tebrik edip Temel' i odaya koymuşlar. 5 dk. sonra odaya giren aynı görevli gitmiş çuvala bir tekme atmış. Ama hiçbir ses gelmemiş. Bir daha atmış yine tık yok. Bir daha bir daha derken en sonunda çuvaldan cılız bir ses yükselmiş: " Patateeeeesss"

Kıl

Temel çok acıktıüı bir gün, yeni açılan bir lokantaya gitmiş. Hemen girer girmez masaya oturmuş ve bir tabak mercimek çorbası istemiş. Aradan 15 dk. geçtiğihalde çorba gelmeyince Temel tekrar istemiş. Fakat hala gelmiyormuş. Bu sırada Temel' in gözü yan masaya takılmış. Gazete okyan adamın önünde dolu tabakta çorba bekliyormuş. Temek hemen öaktırmadan çorbayı yürütmüş ve içmiş. En sonuna gelince bir de bakmış ki; dibinde bir kıl. Çorbayı geri tekrar tabağa kusarak boşaltmış. Bu sırada adam kafasını gazeteden kaldırmış ve:
-Ne o birader, dibindeki kılı sende mi gördün demiş. :)