26 Ocak 2008 Cumartesi

Temel Londıra'da otelin birinin odasında kara kara düşünüyor. 'Ulan' diyor, __Ben asağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba? Geçiyor aynanın karşısına ve purova yapıyor... __Bana bir fvisku,,,,,yok böyle anlarlar
__Bana bir raki......'yok' diyor 'böyle de anlarlar.
__Bana bir bira.... Tamam diyor böyle iyi anlamazlar.... Ve aşağıya iniyor, masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor. Barmen bana bir bira. Barmen Temeli biraz süzdükten sonra soruyor: __Birader sen laz mısın?
Temel _uuuy nasıl anladın diyor;
_burası resepsiyon da bar karşıda......!

Temel askere gitmiş, komutanı askerleri toplamış. Şimdi herkes sırayla evlendiğinin ilk gecesini anlatsın demiş. İlk üç kişiden sonra sıra temele gelince Temel - Komutanım evlendiğimin yedinci gecesi demiş. Komutanı ilk gece dedik oğlum deyince Temel yine
-Komutanım evlendiğimin yedinci gecesi demiş.
Komutan bu sefer temeli geçip herkese anlattırdıktan sonra tamam ne oldu ulan yedinci gece diye sormuş. Temel
- Komutanım Fadime dediki
- Çıkar oni işeyeceğum.
Gön.:Nedim Zafer

Bir adam son günlerini yaşıyormuş. Uzuvları meleklerin huzuruna çıkmışlar.Göz saygıyla ayağa kalkmış, kibarca söze başlamış.-Efendim... Sizden bir ricam var.Emekliye ayrılmak istiyorum.Yetmiş yıldır görmekten yoruldum.Sırayla kulaklar,ayaklar söz alıp emekliliklerini istemiş.Derken arkadan çok kısık bir ses duyulmuş:- Asıl emeklilik benim hakkım!Melekler öfkeyle bağırmış.- Ayağa kalkıp konuşsana saygısız.- Ayağa kalkacak güçte olsam,emekliliğimi ister miydim hiç?

Küçük bir oda.Odada bir yatak.Yatakta yalnız bir kız. Birden yatağın yanındaki pencere açılıyor.İri kıyım bir zenci giriyor içeri...Yavaşça pencereden süzülüyor,yatağa yaklaşıyor. Gömleğinin düğmelerini çözüyor. Pazular şişkin,göğüs körük gibi inip kalkıyor. Zenci birkaç adım daha atıyor. Pantolonunu indiriyor. Tamamen çıplak kalıyor. Genç kız birden Ne istiyorsunuz benden?diye çığlığı basıyor. Zenci cevap veriyor. Ben mi ? Ben hiçbir şey istemiyorum. Hayal gören sizsiniz.

Bir gemi uzun bir yolculuğa çıkıyormuş ama bu gemide bir KAPTAN ve üç TAYFA varmış.Gemi daha sonra fırtınaya yakalanarak batmış ama nasıl olduysa KAPTAN ve TAYFA'ları kurtulmuşlar.Ama sonuç olarak bir adaya düşmüşler hem de YAMYAM'ların adasına .Adada ki olaylar daha sonra şu şekilde gelişiyor. Adaya geldiklerinin ilk gününde YAMYAM'lar bunları yakalar ve bir soru sorarlar .Soru:ÖLÜMMÜ yoksa MAKOKMU diye soru sorarlar . Ve sabaha kadar mühlet verirler ki iksinden birini seçmeleri için onlara zaman tanınır. Ertesi gün ilk tayfaya sorarlar ölümmü yoksa makokmu? Tayfa ölmektense bilmediğim şeyi olurum daha iyi der ve makok diye cevap verir.Ardından adamı bir kere sikerler ve bırakırlar.Diğer tayfayada aynı soruyu sorarlar ve aynı cevabı alırlar ve onu da yaptıktan sonra serbest bırakırlar.Son tayfada aynı olayları yaşar ve serbest bırakılır. Sonunda KAPTANA gelmiştir KAPTAN çevresindekilere nutuk atarcasına ayağa kalkar ve "ben bir KAPTAN olarak gururlu ve şerefli bir insan yaşadım ve yine bu şerefimi haytım pahasınada olsa vermem ben ölümü tercih ediyorum demiş." Bunu duyan kabile reisi "o zaman buna ölene kadar makok." demiş.
GÖN :ÜMİT ÖZKAN

23 Ocak 2008 Çarşamba

Temel ile Dursun bir apartmanın ikinci katında beraber yaşıyorlarmış. Bunlar hergün birbirlerine eşek şakaları yaparlarmış. Derken Temel bir sabah uyandığında ne görsün üzerinde koca bir kütük haçen bu kütüğü kesin Dursun koymuştur üstüme demiş ve kütüğü camdan dışarı fırlatmış bide ne görsün kütük organına bağlı hemen kütüğün arkasından camdan fırlamış ve pat diye aşağıda kendisini bekleyen Dursunun önüne düşmüş aşağıda onu bekleyen Dursun ise gülerek - Ula Temel kütüğe bağlı aletini farkettin ama yatağa bağlı topların ne olucak!
Gön..:Kemal ALTINTAS

Sahibine Veririm

20 Ocak 2008 Pazar

Nasreddin Hoca fakirlikten Kurban Bayramı'nda kurban kesememiş.Bayram namazından dönerken sokakta bir keçi görmüş, hemen yakalayıp kurban edip yemiş.Bunu öğrenen komşusu Nasreddin Hoca'ya :
-Hocam kıyamet günü keçi için sorguya çekileceksiniz, o zaman ne diyeceksiniz? demiş.
Hoca :
-İnkar ederim, demiş.
-İnkar edemezsiniz, kıyamet günü keçi dirilip tanıklık edecek.
-Öyleyse daha iyi, demiş Hoca.Kıyamet günü keçi dirilip gelse hemen yakalayıp sahibine geri verip bu dertten kurtulurum.

Perdeyi Ben Buldum

Bir ahbap topluluğunda Hoca'nın eline iş olsun diye, bir saz tutturmuşlar :
-Hadi bize güzel bir şeyler çal da dinleyelim! demişler.
Hoca, sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmaya ve böylece tuhaf tuhaf sesler, gıcırtılar çıkarmaya başlamış :
-Ama Hoca demişler, saz dediğin böyle mi çalınır?Perdeler üzerinde usuliyle gezinmek gerek...
Hoca, elindeki sazı dımbırdatmayı sürdürürken :
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar.Ben buldum işte.Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş.

Kadının Ahbabı

Bir gün Nasreddin Hoca eşeği ile giderken kadıya rastlamış.Kadı hocayla alay edip :
-Hocam, iki kardeş nereye gidiyorsunuz? diye sormuş.
-Evet efendim, kardeşiniz "canım sıkıldı bir ahbabın evine götürün" dedi de onu sizin eve götürüyorum.Size rastladık yolumuz kısaldı, diye cevap vermiş Nasreddin Hoca.

Hocanın Şairliği Tutunca

Bir gece Hoca, birdenbire uyanır; mışıl mışıl uyuyan karısını dürter :
-Kalk, çabuk şu mumu yak, aklıma bir şiir geldi, hemen yazıvereyim!
Deyince, karısı kalkıp mumu yakar, diviti ve kağıdı Hoca'nın önüne koyar.Hoca, çabuk çabuk birşeyler yazdıktan sonra yatmak üzereyken karısı merakla sorar :
-Efendi, şu yazdığını oku bakalım bana!
Hoca nazlanmadan yazdığı şiiri okur :
-Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burnu!...

Aklın Varsa Göle Koş

Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken :
-Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı? diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur.Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır.Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar.Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmağa başlar.Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır :
-Aklın varsa göle koş!

Allah Biliyor

Nasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş. Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış.Ev sahibinin gözü yerinden oynamış :
-Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanın içini sıyırır, demiş.
Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve :
-Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor, demiş.

Satıp Yeni Modelini Aldık

İki tane çiftçi, biri Adanalı, diğeri Kayserili, sohbet ederken, tabi haliyle zenginlikleriyle övunecekler... Adanalı başlamış :
-Bizim orda sabah günes doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz, demiş... Kayserili de demiş ki :
-Yav bizim de vardı öyle bir arabamız ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık....

Sana da mı malum oldu?

Kayserilinin biri kumarbazmış, bir gün her şeyini kaybetmiş, elinde bir eşek kalmış...Önce sol ön, sonra sağ ön, daha sonra, arka sol, her üc ayağa da zar atmış, kaybetmiş, sıra dördüncü ayağa gelmiş, tam o sırada eşek
hazin hazin anırmaya baslayınca, Kayserili :
-Vah karagözlüm vah!, demiş.
-Sana da mı malum oldu!

Sen de Çektir

19 Ocak 2008 Cumartesi

Nasreddin Hoca'ya bir kişi sormuş :
-Hocam gözüm hastalandı, ne ilaç kullansam olur?
-Benim dişim hastalandığında çektirip kurtulmuştum.Sen de çektir, kurtulursun, demiş.

Tuvalet

17 Ocak 2008 Perşembe

Meyhanede kafayı bulan Temel tuvaleti arıyordu.Bulamayınca yanında oturan birine :
-Arkadaşım buranın tuvaleti nerededur acaba? diye sordu.
Aklı sıra Temel'le dalga geçmek isteyen adam tuvaleti tarif eder :
-Şu koridorun sonunda, solda, yalnız gitmişken benim yerime de işeyiver.
-Peki, dedi Temel.
Gitti ve beş dakika sonra dönüp, tuvaleti tarif edene kuvvetli bir tokat patlattı :
-Ula, madem işeyesun yoğidi niye yolladun beni tuvalete?

Tren Geçmiş

İki Karadeniz takımı, Rizespor'la Akçaabat Sebat Spor maç yapıyormuş.Maçın 5.dakkasında stadın yanından bir tren geçmiş.
Trenin düdüğünü hakemin düdüğü sanan Akcaabatlılar maç bitti diye sahayı terketmis.Kalan 85 dakikada Rizespor da gol atamayınca maç 0-0 bitmiş.

Titizlik

Temel her yerde "püf, püf, püf" diye dolaşıyormuş. Nedenini soranlara şöyle diyormuş :
-Pen titiz uşağımdur, çendime toz kondurmam.

Refleks

Temel sosyetik bayan arkadaşı ile geziyordu.Ayağı kayan bayan yere düşüp, etekleri açılır.Bayan çevik bir hareketle ayağa kalkar ve Temel'e :
-Nasıl? der.Refleksimi gördün mü?
Temel gülerek :
-Uyyy, der.Siz oğa refleks mi deyisiniz?

Reçeten Var Mı?

Temel Eczacılık Fakültesini bitirmiş, fakat Eczane açacak parası yok.Girmiş bir Eczaneye :
-Beyefendi sizde soğan var mı?
Adam Temel'i başından savmış.Temel bu durur mu? Hergün yeni saçma sorularla geliyormuş.Birgün Eczacı Temel'e:
-Kardeşim senin derdin ne? demiş.
-Burayı bana sat.
Eczacı kurtulmak için eczaneyi satmış, birkaç gün sonra Eczaneyi satan adam içeri girmiş, Temel'e:
-Sizde soğan varmı? demiş...
Temel adama:
"Bizde soğan var ama senin reçeten var mı?"demiş....

Kanun

Küçük Rıza okuldan dönmüştü.Babası Temel'e anlattı:
-Baba bilirmisin, yer çekimi kanunu olmasa şimdi hepimiz havada uçacaktık?
-Vay anasını, dedi Temel.... Peki ne zaman kabul edilmiş bu kanun?

Kalk Dursun

Temel ile Dursun parasız kalmışlar.İş ilanlarına bakıp yapabilecekleri bir iş aramaya başlamışlar.Bir ilanda Bir kızılderili kafa derisi getirene 100$ yazdığını görür görmez Amerika'ya gidip kızIıderili aramaya başlamışlar. Günler boyunca çölleri, dağları araştırmışlar ama nafile, hiçbir kızIıderiliye rastlayamamışlar. Sonunda yorgunluktan baygın düşüp bir yerde uyuya kalmışlar.Temel sabaha karşı uyandığında çevrelerinde savaş boyaları sürünmüş yüzlerce kızılderiliyi görünce Dursun'u dürtüp:
-Lan, Dursun! Kalk, kalk! Paranın mına koyduk!

Kapıyı Kapatınca

16 Ocak 2008 Çarşamba

Temel dahiliyeciye gitmiş.Doktor ona neyinin olduğunu sormuş.
-Oksurayrum, demiş Temel.
-Ne zamanlar oksuruyorsun?
-Tuvalette oturayurken kapıyu tıklattıkları zaman, demiş Temel.

Sana Ne?

15 Ocak 2008 Salı

Temel genç yaşta evlenir, karısı ile bir çocuğunu bırakarak gurbete çıkar.On-onbeş sene dolaştıktan sonra...
-Hele bir sılaya varayım, der.
Evine geldiği zaman karısı ile birlikte üç çocuk bulur.En küçüğü önündeki kaptan yoğurt yiyor yabancı yabancı bakıyordu.
-Yahu karucuğum.Bunlar da kim?
Karısı :
-Yahu der şu büyüğü ilk çocuğun değil mi?Ne çabuk unuttun!
-Ya öteki?
-O da ana rahminde idi, sen gittikten sonra doğdu.
-Ya diğeri?
-Canım, zaten onun da sana buba dediği yok ki, oturmuş yoğurduğnu yiyi!

Duvarı Kafanıza Vururum...

14 Ocak 2008 Pazartesi

Olay aynen gerçektir.Rizeli İslam Uzun İstanbul Vatan Anadolu Lisesi'de müdür yardımcısı iken (şimdi müdür) sabah bayrak töreni öncesi konuşma yapıyordu.Ancak öğrenciler o kadar gürültü yapıyordu ki kızarak öğrencilere bağırır :
-Bağa bakın bağa.Bi daha öyle gürültü ederseniz duvarı kafanıza vururuuuumm haa!!!!!

Doktorun İyisi...

Kadının beşinci kocası ağır hastalanmış.Adam korkunç ağrılar içinde kıvranırken kadın telaşla söylenmiş :
-Hemen gidip bir doktor çağırayım!
Kocası :
-İyii ama, demiş, bari doğru dürüst bir doktor çağır.İyi bir doktor olduğundan emin misin?
Kadın :
-Emin olmaz olur muyum, demiş.Ölen kocamı da aynı doktor tedavi etmişti!...

Deniz...

Küçük Ayhan'la Mine konuşuyorlardı :
-Nehirler nereye dökülür.
-Denize, tabii.
-Hepsi mi?
-Evet.
-Öyleyse deniz neden taşmıyor?
-Tabii taşmaz.Denizin dibi sünger dolu.Suyu onlar çekiyor.

Daha Çok İstiyor:..

Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-Oğlum ne oldu gözüne?Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha!Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!

Cevap...

Öğretmen Ali'ye sorar :
-Söyle bakalım Ali, sütün bozulmaması için ne yapmalıyız?
-Sütü sağmayıp ineğin memesinde bırakmalıyız öğretmenim.

Bu Ne...

Bir ana okulunda öğretmen çocuklara paraları öğretmek istiyordu.Cebinden bir 25 kuruş çıkarıp gösterdi :
-Bilin bakalım bu ne?
Ön sırada oturan küçük bir çocuk çabucak cevap verdi :
-Tura!...

Başka Kızartsın...

Topkapı Merter'de Hundai'nin en büyük servislerinden olan Adilce Hundai Servisi'nin sahiplerinden Alaaddin'in çok yaramaz bir oğlu vardı.Ahmet, o kadar yaramazdı ki babası Alaaddin Bey, onu psikiyatriste getirmek zorunda kalır.Doktor, çocuğu inceler, babasına durumu bildirir.Ona,"mutlaka oğlunun her dediğini yapmak gerektiğinin şart olduğunu" anlatır.Başka türlü çocuğunun düzelmeyeceğine inanan Aladdin Bey Ahmet'in her dediğini yapar.Cin gibi akıllı fakat çok yaramaz olan Ahmet, o gün:
-Solucan isterim, diye tutturur.
Alaaddin Bey, kömürlüğe iner.Nemli bir köşeden iğrenerek bir solucan bulur ve Ahmet'e getirir.
-Anneee!Bunu pişir, diye bağırır, çocuk annesine.Kadıncağız da iğrenerek, tiksinerek solucanı olduğu gibi pişirir.Bir tabağa koyarak Ahmet'in önüne getirir.Ahmet, gözleri parlayarak tabaktaki solucana bakar.Karşısında gazetesini okumakta olan babasını çağırıp :
-Baba,bu solucanın yarısını sen ye, yarısınıda ben yiyeceğim, der.Alaaddin Bey:
-Oğlum, hiç solucan yenilir mi, demeye fırsat bulamadan Ahmet bağırmaya, sinir krizleri geçirmeye başlar.Alaaddin Bey:
-Tamam, tamam, demek zorunda kalır.Masaya oturur.İçinden doktora kızarak, lanetler yağdırarak gözlerini kapayıp, kan ter içinde bir lokmada solucanın yarısını yutar.Sonra midesi bozulmuş şekilde kusmaya giderken çocuk arkadan yine bağırır :
-Üüüü!Sen benim yemek istediğim tarafı yedin.Bu taraf senindi.Sen bu tarafıda ye annem bana başka kızartsın.

Baba

Birinci sınıfa başlayan çocuklara öğretmen, babalarının mesleklerini soruyordu :
-Söyle bakalım Tuna, baban ne iş yapıyor?
Tuna :
-Otobüsleri kaldırıyor efendim, dedi.
Bir sıra önde oturan bir çocuk yanındaki arkadaşına yavaşça sordu :
-Pekiyi anlayamadım, neymiş babası?
Arkadaşı büyük bir saflıkla cevap verdi :
-Vinçmiş, vinç!

ANA SÜTÜNÜN ÜSTÜNLÜĞÜ

Öğretmen, öğrenciye sormuş :
-Yeni doğan çocuklar için ana sütü niçin inek sütünden daha yararlıdır?
Öğrenci hiç duraksamadan cevabı yapıştırmış :
-Ana sütü bir kere çok daha lezzetlidir. Ekşime mekşime yapmaz.Kedi içmez.Taşınması daha kolaydır. Üstelik ambalajı da çok nefistir!

Tercüme

6 Ocak 2008 Pazar

İngilizce dersinde öğretmeni çocuğa sordu :
-Oğlum, sana Türkçe cümle söyleyeceğim, sen bunu İngilizceye çevireceksin.
-"Çocuk, koştu koştu, denize düştü, boğuldu..."
Öğrenci yanıt verdi :
-The boy tıkıdık, tıkıdık, culup, glu, glu...

Soru

Öğretmen, öğrencilere :
-Sizlere sorular soracağım.Birinci soruyu bilene ikinci soru sorulmayacak.Şimdi söyle bakalım Ahmet, bir hindinin kaç tane tüyü vardır?
-9567 tane tüyü vardır öğretmenim!...
-Nereden öğrendin bunu?
-Öğretmenim, hani birinciyi bilene ikinci soruyu sormayacaktınız?!...

Küsüm

Karadenizlinin biri, birgün elleri cebinde umumi tuvalete girer, orada bulunan birine önünü göstererek :
-Çöz ha puni, der.
Adam elleri cebinde olduğunu görünce ''Herhalde sakat'' düşüncesiyle denileni yapar.
-Dışarı al oni.
Adam bunu da yapar.Daha sonra bir emir daha gelir :
-İşet ha oni.
Bu iş de bitince bizim Karadenizlinin sesi bir kez daha duyulur :
-Sok ha oni içeri.
-Adam sevap işlemenin huzuru içinde bunu da yapar.Bu sırada Karadenizlinin düğmelerini iliklediğini gören adam öfkeyle :
-Be adam madem elin kolun sağlamdı da ne diye bu işi bana yaptırdın?, diye söylenince şöyle cevap alır :
-Uşak piley musun ha pu namussuz dün gece beni çok mahçup etmiştir...Şimdi küsüm oğaaa, konuşmayrum.

KULAKLARI DUYMUYOR

Karadenizli bir bilim adamı pirelerle deney yapıyor.Pireye "sıçra" diyor, pire sıçrıyor, "zıpla" diyor, pire zıplıyor.Pirenin kanatlarını koparıyor ve "zıpla" diyor, pire yine zıplıyor :
Rapor 1 Pire kanatlari koparilmis olarak zipladi.
Bu defa ayaklarını koparıyor ve "zıpla" diyor, pirede hareket yok.Bir daha "zıpla" diyor yine hareket yok :
Rapor 2 Pirelerin ayakları kopunca kulakları duymuyor.

KRUSCEF KÜBA'DA

Amerika ve Sovyetler arasındaki füzeler ve Küba bunalımının dehşet günleri.Kruscef Küba'ya gelecekmiş. Kübalılar toplanmış, bir hoşluk yapacaklar.Ülkenin en iyi ressamına başvurmuşlar :
-Bir tablo yap.Adı Kruscef Küba'da olsun, diye.
Ressam :
-Ben adamı görmedim bile.Adam daha önce Küba'ya da gelmedi.Ben nasıl kafadan resim yaparım?
Fıkra bu ya.Bizim Temel puro almaya Havana'ya gelmiş.Demiş ki :
-Ben size istediğiniz tabloyu yaparım.Eger bana bir sandık verirseniz.
Onlar da vermişler.Temel bir haftadan sonra Kübalılar'ı çağırmış.
-İşte tablonuz, demiş.
Resmi görunce Kübalılar donuvermiş.Tabloda, yatakta iki kişi, en uygunsuz pozisyonda...
-Bu ne, diye bağırmış Turizm Bakanı.
-Bu kadın kim?
-Kruscef'in karısı, demiş Temel...
-Peki bu ustundeki kim?
-Kruscef'in usağı!..
-Peki Kruscef nerde ulan!..
-Kruscef Küba'da, demiş Temel!..

Konferans

Cenevre Tarım Konferansı'nda katılımcıların her biri yaptıkları çalışmaları ve sonuçta gerçekleştirdikleri verim artışını anlatıyormuş. Sıra Temel'e gelince :
-Kuru fasülyeye gül aşıladuk, demiş.
-Peki, bunu niye yaptınız?
-Yellenince gül kokayi.

KİM SIKTI BU HAVLUNUN SUYUNU

Temel ile Dursun iddialaşıyorlarmış.Temel :
-Ben denize 25 m'den dalabilirim, demiş.
Dursun hemen mudahale edip :
-Yok yapamazsın, demiş.Neyse Temel çıkmış 25 m'lik bi yere, atlamış ve dalıp çıkmış.
Bu sefer Dursun iddiayı daha ileri götürerek:
-Ulan ben de 30 m'den dalarım, demiş.Tabii bu sefer de Temel itiraz etmiş:
-Hayır, yapamazsın.
Neyse Dursun da çıkıp dalışını başarıyla tamamlamış.
Bu sefer Temel :
-Ulan ben de 20 cm suya 3.5 m'den dalmazsam..., demiş.Dursun'dan yine itirazlar :
-Yok yapaman. vs.
Neyse Temel çıkıp dalışı bi güzel becermiş.Bu sefer Dursun kıllanmış:
-Lam ben de 20 cm suya 4 m'den dalarım.Tabii Temel'den hemen muhalefet.
Amma velakin Dursun da dalışı başarı ile tamamlıyor.İyice fitil olan Temel :
-Ulan ıslak havluya 2.5 m'den dalayım da gör!, diyor.
Tabii Dursun itiraz ediyor. Sonunda Temel :
-Getirin bakiim havluyu!, diyor.Arkadaşları getiriyor.Temel çıkıyor 2.5 m yükseklige ve atlıyor....
-GÜÜÜÜM! çakıIıyor aynen:
-Lam kim sıktı bu havlunun suyunuu?!!...

KAVRULACAĞIMI BİLSEM AÇMAM O CAMI!!!

Temel, İdris ve Dursun fizik dersindeler..hoca sözlü yapmak için Dursun'u kaldırmış :
-Kalk bakalım Dursun, sıcak bir günde arabanla gidiyorsun, sıcak arttı ne yaparsın? demiş...
Dursun da :
-Camı açarım hocam, demiş.
Hoca atlamış:
-Hah işte o camdan giren rüzğarın ivmesi nedir?
Dursun duvar tabi almış sıfırını oturmuş...
Temel fizikçinin lazlara kıl olduğunu bildiğinden korkmakta...
Hoca bu sefer :
-Kalk bakalım İdris, deyince Temel iyice korkar.
-Söyle bakalım İdris sıcak bir gün ve arabanla gidiyorsun.Sıcak arttı ne yaparsın?
-Ceketimi çıkarırım hocam.
-Daha sıcak?
-Camı açarım.
-Hah camdan giren rüzğarın ivmesi ne?
Cevap yok tabi....
-Temel kalk bakalım sıcak bir gün ve arabanla gidiyorsun...sıcak arttı ne yaparsın?
-Ceketimi cıkartırım.
-Daha sıcak oldu?
-Gömleğimi çıkartırım.
-Daha sıcak?
-Pantolonumu çıkarırım.
-Daha sıcak?
-Atletimi.
-Daha sıcak?
-Donumu...
-Çok sıcak?
-Hocam kavrulacağımı bilsem açmam o camı!!!

Hastaneyi de doldurur

1 Ocak 2008 Salı

Stop levhasına uymadığı için yargıç önüne çıkan şoför, şiddetle itiraz eder :
-Trafik işaretlerini bilmemekle nasıl suçlarsınız beni?Bu konuda bildiklerimi kitap yapsam iki cilt doldurur.
Yargıç, sakin bir sesle cevaplar :
-Yalnız iki cilldi değil, 12 hastaneyi de doldurur.

Göz Rengi...

Çırılçıplak otostop yapan kızın önünde bir araba durur.
Sürücü şöyle der kıza :
-Aslında otostopçuları arabama almam.Ama gözlerinizin rengini çok sevdim.Girin.

Mantık Yolu

Öğrenci sınıfa yeni gelmişti.İkinci günü öğretmenine sordu :
-Öğretmenim, insana yapmadığı bir şey için ceza verir misiniz?
-Olur mu evladım, dedi öğretmen.Yapmadınsa ceza da olmaz.Niye sordun bunu?
-Efendim dün verdiğiniz ev ödevini yapmamıştım da ceza verirsiniz sanıyordum!

Koyun Eti..

Şehirde doğma büyüme genç bir ilkokul öğretmeni uzak bir dağ köyüne atanmıştı.Buzdolabından, soğuk hava depolarından söz ediyordu.Çocuklardan birini kaldırdı ve şu soruyu sordu :
-Koyun etini, kokutmadan uzun süre saklamanın yolu nedir?
Çocuk bakmış ki öğretmenin anlattıklarıyla kendi yaşayışları birbirine benzemiyor, ne desin...
-Köy yerinde öğretmenim, en iyisi koyunu sağ bırakmalı.

Öğrenci Fıkraları: Kim Kimi Görmeyecek

Ders yılı sonunda sınıfta kalan öğrencilerden biriyle öğretmen arasında şu konuşma geçti.
Öğretmen :
-Bir daha sınıfta kaldığını görmeyeceğim, anladın mı?
Öğrenci :
-İstifa mı ediyorsunuz, öğretmenim?

Öğrenci Fıkraları: Hepsini cevapladım

Bütünleme sınavına girmişti Yılmaz.Akşam evde babası sınavının nasıl geçtiğini sordu :
-Sorulara cevap verebildin mi, oğlum?
-Evet babacığım... Ne sordularsa tümüne tek tek cevap verdim.
-Peki, ne cevaplar verdin bakalım?
-Bilmiyorum, dedim babacığım!...

Keçi Yedi

Gülseren, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası yanına gelerek sordu :
-Gülseren, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti.

Kara Bulutlar

Öğretmen Hayat Bilgisi dersinde bulutların yeryüzündeki suların buharlaşmasından oluştuğunu uzun uzun anlattıktan sonra ön sıralarda oturan öğrencilerden birine şu soruyu sordu :
-Söyle bakalım oğlum, kara bulutlar neden olur?
Çocuk düşündü , yutkundu, birşey diyemedi.Onun yanında oturan küçük kız çocuğu parmak kaldırarak şu cevabı verdi :
-Kirli sulardan olur öğretmenim!..

Kafamda Kırdı

Eyüp Otakçılar Lisesinde öğretmen ve idareci olan Rizeli Zeki Bey (Zeki Baki Uzun) her sabah okula geç kalınca, arkadaşları onunla dalga geçerler.Kızdırırlar.Müdür başyardımcısı olan arkadaşı İnci Hanım da ona kolaylık göstererek :
-Zeki Bey, çalar saat al, çalar saat, deyince Zeki beyde çalar saat alır.
Zeki Bey ertesi günü okula erkenden gelince arkadaşı olan Mehmet Bey ona :
-Bak gördün mü?Çalar saat alınca nasıl erken geldin?dedi.Zeki bey dayanamadı ve cevap verdi :
-Yaaa!Sen gelde bir kafama sor.Zil çalıp ben yine uyanmayınca yengen onu kafamda kırdı da ondan erken kalktım.

Ah Şu Kadınlar...

* Kadınlar vitrinde gördükleri "İndirim" lafına dayanamaz. İndirimdeki mal kadında mıknatıs etkisi yapar. 10 tane benzer pabucu olsa indirimde gördüğü ayakkabıyı alır, siz, "Bunların aynısı dolabında var" deseniz "Sen gerçekten hiç anlamıyorsun" lafını yapıştırır.

* Kadınlar ağlar. Ancak tek başına bir köşeye çekilip de -yalnız- ağlamaz. Kadınlar, sadece sevdiği erkek duyabilecekse ağlar.

* Bütün kadınlar kesin bir cevabı olmayan konularda soru sormakta müthiş ustadır. Maksat, siz kendinizi sürekli suçlu hissedin.

* Kadınlar asla sır saklayamaz. Daha doğrusu, kadınlar için bir sırrı en yakın üç arkadaşlarına söylemek sırrı açık etmek kapsamına girmez. Bu mantıkla hepsi en yakın arkadaşlarına söylediklerinden sonunda sırrı bilmeyen kalmaz.

* Kadınlar telefona cevap vermeyi sevmez, uzun uzun çalsa dahi rahatsız olmadan açmayabilirler. Lakin telefonda dünyanın en uzun konuşmalarını yapanlar da yine kadınlardır.

*Kadın yatağa yatmadan "evvel" saçını tarayan tek yaratıktır.

* Kestirme yola sapıldığında her kadına bir "kaybolacağız" korkusu gelir.

* Kırmızı ışık, kadınlar için, "makyaj molası" işaretidir.

*İstisnasız her kadın vermesi gereken bir-iki kilo olduğunu düşünür.

* Kadınlar durup dururken eve bir buket çiçekle gelen kocadan şüphelenir.

* Kadınlar tuvaletin kapağını küçük bir hareketle indirmek yerine tuvaletten salona kadar yürür, kocasına söylenir ve tuvalete geri döner.

* Erkek konuşurken kadın lafın ortasından konuşmaya dalar ve devam eder. Aynı şeyi erkek yapacak olsa kıyamet kopar.

* Düğünlerde kadın kadına dans edenleri görünce kimsenin aklına bir şey gelmez. Erkekler için durum aynı değildir.

* Karısının göz ucuyla bir başka adama baktığını yakalayabilmiş erkek yoktur. Oysa kadınlar erkeklerini başka kadına baktığı an -saniyesinde- yakalarlar.

*Kadınların erkeklerden daha çok para kazandığı tek meslek vardır: Top modellik.

* Kadının dondurmayı nasıl yediğine bakarak karakter testi yapabilirsiniz.

* Evde saatlerce kendi giyimiyle ilgilenen kadın, sokağa çıktığında saatlerce başka kadınların elbiseleriyle ilgilenir.

* "Yok bir şey"in anlamı kadınlarda, erkeklerinkinden, tamamen farklıdır.

* Kadınlar her konuda erkeklerle eşit olmak isterler. Üç istisna: Erkek tuvaletlerine girmek, çöpü indirmek ve hesabı ödemek.

* Kadınlar asla haksız değildir... En haksız olduğu konuda bile "Kendime göre nedenlerim var" der.

* Tabiatta kadınlara karşı son sözü söyleyebilecek tek bir doğal yapı vardır: Yankı!

* Kadınlar kendilerine neler verildiğine değil, onlar için nelerden vazgeçildiğine bakar.

* Zengin adam, karısının harcadığından daha çok kazanabilen erkek demektir.

* Kadınlar "Erkeklerle eşitiz" iddiasını sürekli tekrarlamaktan vazgeçtikleri anda, erkekler kadınları kendilerinden üstün gördüklerini söyleyebilme fırsatını yakalayacak.

* Kritiklere başlayan kadın, kritik bir yaşa gelmiş demektir.

* Evlilikler aynen kazalar gibidir, iki şahit ister.

* Kadın elinizi tuttuğu anda, bilin ki, eninde sonunda tepenize çıkacaktır.