Siz de Yoktunuz?

29 Aralık 2007 Cumartesi

Öğretmen, tarih dersinde Hasan'a sordu :
-Bana yüzyıl önce olmayan birkaç şey söyle bakalım.
Hasan düşündü :
-Örneğin ben yoktum, dedi.Öğretmen güldü :
-Biliyorum senin olmadığını, dedi ve başka örnekler vermesini istedi.
-Örneğin siz de yoktunuz!

Öyleyse Neden Yediniz?

Küçük bir çocuk, hamile bir kadının karnına dokunarak :
-Ne var sizin karnınızda teyze, der.
Kadın :
-Çocuğum var evladım, diye cevap verir.
-Sizin çocuğunuz mu?
-Evet.
-Onu seviyor musunuz?
-Evet.
-Çok mu seviyorsunuz?
-Evet evladım.
-Öyleyse onu neden yediniz?

Niçin Çalışıyorlar...

Küçük Ali babasına sordu :
-Babacığım, insanlar niçin bu kadar çok çalışıyor?
-Ekmek parası için...diye karşılık verdi babası.
-Peki, öyleyse fırıncılar niçin çalışıyor?

Ne Zaman At Diyorlar

Birinci sınıf öğrencisi okuldan dönünce annesine :
-Bugün öğretmen bize atlardan söz etti.Ama ben atın ne olduğunu hala anlayamadım, dedi.
-Neden?diye sordu annesi.
-Öğretmen 'Atın yavrusuna tay, dişisine kısrak, erkeğine aygır derler, dedi.
-Bunda anlaşılmayacak ne var çocuğum?
-Peki anneciğim, ne zaman ata at diyorlar?

Ne Bilsin?

Yan yana iki villannın ilkokul birinci sınıfa giden biri kız, diğeri erkek iki çocuğu, kendi aralarında konuşuyorlardı :
-Büyüyünce benimle evlenirmisin?
-Hayır evlenmem!Bizim ailede akrabalar hep kendi aralarında evleniyorlar.Baksana, annem babamla evli, büyükannem, büyükbabamla ...Teyzemle eniştemle!...

Nasıl Öğrenmiş...

Küçük Mustafa ders çalışıyor, babası da köşesinde kahve içiyormuş.Bir aralık Mustafa sormuş :
-Baba, elektirik nedir?
-Elektirik?...Elektirik, şey!...Vallahi, ben de bilmiyorum oğlum.Ne kötü her gün görüp kullandığımız şey halbuki.
Mustafa boynunu bükmüş, tekrar çalışmaya koyulmuş.Bir zaman sonra tekrar seslenmiş :
-Baba!
-Ne var oğlum?
-Gök gürültüsü neden olur?
-Gök gürültüsü mü?Şey!Gök gürültüsü...Doğrusu ben de bilmiyorum...
Çocuk tekrar çalışmaya başlamış çaresiz.Biraz sonra tekrar seslenmiş :
-Baba!
Ardını getirmediği için babası merak etmiş :
-Ne vardı oğlum, birşey mi soracaktın?
-Hiç! deyip, boynunu bükmek zorunda kalmış çocuk.Babası devam etmiş konuşmaya :
-Söyle bakalım, ne soracaktın?.
-Yoo...Öyle pısırıklık etme, sor oğlum, sor!Ben hayatta bütün öğrendiklerimi sora sora öğrendim.

Matematik Dersinde...

Öğretmen hayvanlardan söz ederken Nizami'ye bir soru sormuş :
-Dört ayaklı hayvanlardan birkaçının adını söylermisin?
Nizami çok kısa bir süre düşünmüş ve cevap vermeye başlamış :
-Bir at, bir kedi, bir köpek, iki tavuk...
Öğretmen sözünü kesmiş :
-İki tavuk mu dedin?Ne ilgisi var konumuzla?
-Nizami cevap vermiş :
-İki tavuğun dört ayağı yok mu?

Bir Şans Daha Ver

26 Aralık 2007 Çarşamba

Öğretmen Temele kafayı takmış.İlla sınıfta bırakacakmış çocuğu diye millet dedikodu yapmış.Öğretmende halkın önünde Temeli sınav yapmaya karar vermiş.Stadta millet toplanmış.Ve öğretmen megafonla Temele sormuş :
-Yedi kere yedi kaçtır?
-Kırk tokuz demiş, Temel.
Bir saniye sonra staddakiler ayağa kalkıp hep bir ağızdan :
-Pi sanş taha ver, pi sanş taha ver, diye bağırmışlar.

Bıyık 2

Lazistan'ı gezmekte olan turist :
-Allah Allah, burada herkesin bıyığı var, demiş.
Temel, burnuna dikkat çekerek :
-Piz önemli ve değerli şeylerin altini çizeruz.

Bıyık

Temel ile Dursun iki tane at almışlar. Fakat devamlı karıştırıyorlarmış. Hangisi kimin atı belli değil. O yüzden Temel'in aklına parlak bir fikir gelmiş ve atın bir tanesinin kuyruğunu kesmiş. Dursun'un ona inat o da diğer atın kuyruğunu kesmiş. Temel bu sefer atın bir tanesine boya ile işaret koymus. Dursun'da ona inat aynı yere aynı boya ile diğer ata işaret koymuş. Bakmış ki böyle de olmuyor. Temel Dursun'a :
-Ha Tursun bak bu böyle olmayacak Beyaz at benimki, siyah at da seninki olsun, demiş.

Akşam Serinliğinde

Bir mecliste konuşulurken,
Amerikalı :
-Biz Mars'a gideceğiz, demiş.
Alman :
-Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, demiş.
Fransız :
-Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, demiş.
Bizim Karadenizli de onlardan geri kalmamak için :
-Biz de güneşe gideceğiz, demiş.
-Güneşe gidemezsiniz, demişler. Güneş yakar.
Karadenizli gülümsemiş :
-O kadar da enayi değiliz, tabi, demiş. Akşam serinliğinde gideceğiz.

Asmak

Dursun evinden çıktığında birde bakar ki komşusu Temel kendini belinden ağaca asmış halde duruyor.Hemen gidip ipi ağaçtan çözer.Komşusunu ağaçtan indirdikten sonra merakla sorar :
-Ha sen ne yapayudun öyle?
-Hiç kendimi asaydum...
-Ha uşağum, penum pildiğum insan poynundan asılayi.
Temel üzgün ve çaresiz bir halde komşusu Dursun'a baktıktan sonra cevap verir :
-Ben de öyle yapmişudum.Ama ipu poynima pağladığum zaman bi türlü nefes alamayrum.

BİZ NE DEDİK

Temel bir gün hakimin karşısına çıkartılır.
Hakim Temel'e sorar :
-Evladim senin adın ne bakim?
Temel :
-Adım "Temel", fakat "Z" si yok.
Hakim biran düşünür ve Temel'e dönerek der :
-Evladım, "Temel"de "Z" yok ki!
Temel hemen cevabı yapıştırır :
-Eeeee, biz ne deduk hakim bey?

Çeşitli Komik Karikatürler

22 Aralık 2007 Cumartesi

Çeşitli Karikatürler

21 Aralık 2007 Cuma

Karışık Komik Karikatürler

19 Aralık 2007 Çarşamba

Kadının Biri

16 Aralık 2007 Pazar

...arabada gidiyormuş hamile kalmış neden?
Vites boşalmış
...bir şey düşünmüş hamile kalmış neden?
Vazgeçmiş
...kitap okuyormuş hamile kalmış neden?
Satır atlamış
...yolda yürüyormuş hamile kalmış neden?
Yol düzmüş
...misafirliğe gitmiş hamile kalmış neden?
Kapıya kadar geçirmişler
...parkta gökyüzünü seyrediyormuş hamile kalmış neden?
Yıldız kaymış
...evde oturuyormuş hamile kalmış neden?
Yalnızlık koymuş
...otobüste gidiyormuş hamile kalmış neden?
Otobüs boşalmış
...hastaneye gitmiş hamile kalmış neden?
Kan vermiş
...Coca-Cola içmiş hamile kalmış neden?
Coca-Cola cana can katar
ulku.yilmaz@

İki Sağır

Iki sagir evlenirler. Evliligin ilk haftasinda, birbirlerinin isaretlerini göremedikleri ve agizlarini okuyamadiklari için, yatak odasinda isik yakmadan anlasamadiklarini fark ederler. Birkaç gecelik bos çabalamalar ve bol bol yanlis anlasma sonunda, kadinin aklina bir yol gelir.
"Hayatim, neden kendimize bazi basit isaretler belirlemiyoruz? Mesela gece, eger benle seks yapmak istiyorsan, sol gögsümü bir kere avuçla. Eger seks yapmak istemezsen de sag gögsümü iki kez avuçlarsin."
Kocasi, karisinin buldugu yola bayilir ve harika bir fikir oldugunu düsünür. Karisina döner, "Tamam" der ve ekler:
"O zaman eger sen de benle seks yapmak istersen, uzan penisimi tut ve bir kez çek. Eger canin seks yapmak istemiyorsa, o zaman penisimi 250 kez çekersin."
ulku.yilmaz@

İnat

Bir kahvede oturmus inatçilik üzerine konusuyorlarmis Biri 'ben çok
inatçiyimdir demis 'Dün gece geç saatte eve geldim. kapiyi çaldim
Karim
'Kim o?' diye seslendi. O saatte benden baska birinin bizim kapiyi
çalmasina imkan olmadigini ve bunu karimin da bildigini düsünerek hiç
cevap vermeden kapiyi yine çaldim. O yine 'Kim o?' diye sordu. Ben
yine
cevap vermeden kapiyi çalmaya o da 'Kim o?' diye sormaya devam etti.
Böylelikle sabah? ettik.Ya iste ben böyle inatçiyim.>
Baska biri 'Senin inadin da inat miymis diye lafa baslayip devam
etmis 'Ben dün disim agridigi için bizim disçiye gittim. Adam 'Hangi
disin agriyor?'
diye sordu. Ben de 'Disçi sensin bul bakalim' dedim. O'da teker teker
bütün dislerimi çekti ama aslinda hangi disimin agrdigini söylemedim'
Üçüncü adam 'Sizinkilere inat denmez, bir de beni dinleyin'demis
Evlendim.
gece karim 'Ne olur bu gece bana dokunma!' dedi. Ben de kizdim ve
inat ettim tam 18 senedir karima el sürmedim' diye devam etmis.

Kahvede oturanlardan biri 'Peki kardesim, senin koca, koca üç
çocugun var. Sen karina hiç el sürmedi isen bunlar nerden geldi?' diye
sormus adam da
'Ben de merak ediyorum ama inat diil mi hayatta sormam demis.
ulku.yilmaz@

FBI

FBI eleman alacaktır. Gazeteye ilan verilir, bir gun sonra uç kisi
basvuruda bulunur. ilk adam odaya alınarak "karını seviyor musun?" diye
sorulur. Adam "evet efendim" der. "Peki, ulkeni seviyor musun?" deyince
adam yine "evet" diye cevap verir.
FBI gorevlisi "peki o zaman, sana bir sürprizimiz var, karını buraya
getirdik yan odada su anda kendisi. Al su silahı karını oldur bakalım"
deyince adam silahı alarak diger odaya girer. Birkac saniye sonra geri
doner, kravatı gevsemis ve terlemistir.
Yapamayacagını soyleyerek oradan ayrılır.
Sıra ikinci adama gelir ona da aynı seyleri soylerler o da yapamayacagını
soyler ve oradan cıkar gider.
Son olarak sıra Temel'e gelir. Ona da aynı seyler söylenir ve Temel iceri
girer. Bir-iki saniye sonra bam bam bam bam bam diye silah sesleri ve hem
arkasından buyuk bir sangırtı ile cam kırılması sesi duyulur.
Temel geri doner biraz terlemistir. FBI gorevlisi sorar:
- Noldu?
- Bana verdiginiz tabanca kurusıkı cıktı. O yuzden Fadime'yi pencereden
asağı atmak zorunda kaldım!...
nevra82@

Politikacılar...

Politikacı bir grup, otobüs ile bir seminere katılmak üzere yola koyulur.
Yolda otobüs şoförü bir kaza yapar ve bir çifçinin arsasının hemen yanında
devrilir.
Bunu gören çifçimiz, büyük bir çukur kazar ve tüm politikacıları oraya
gömer.
Bir kaç gün sonra, o civardan geçen bir polis, kaza yapmış otobüsü görür,
çifçiye de politikacıların nerede olduğunu sorar.
- Hepsini gömdüm der çifçi.
- Peki hepsi ölmüş müydü ?
- Valla abi, bazıları ölmediklerini söylüyorlardı, ama bilirisin ne kadar
yalancı olduklarını bu politikacıların !!!
nevra82@

Kaç Etsin...

Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe baş vururlar.
Görüşmeci matematikçiye sorar:
- "iki kere iki kaç eder?".
Matematikçi cevap verir:
- "Dört!".
Görüşmeci sorar:
- "Kesin dört mü?
Matematikçi kendinden emin cevaplar:
- "Evet, kesin dört!"
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer görüşmeci aynı soruyu
ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar:
- "Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağya veya yukari oynayabilir, ama
ortalama dört eder!".
Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona da sorulur.
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye
yaklaşarak sorar:
- "Kaç etsin istersiniz?
nevra82@

Jim ile Mary

Jim ile Mary akil hastanesinde iki hastadir. Birgun hastanenin yuzme havuzunun etrafinda dolasirken Jim aniden suya atlayip en dibe batar.
Bunu goren Mary hemen ardindan atlar ve dibe kadar yuzup Jim'i kurtarir. Tabii Mary'nin bu kahramanca davranisi hastanede olay olur. Bunu duyan bashekim de Mary'nin artik iyilestigini dusunup, hastaneden derhal taburcu edilmesi
emrini verir. Islemler yapilir, belgeler cikartilir, Bashekim ayni gun Mary'nin yanina gider:
-Mary, sana bir iyi bir de kotu haberim var. Iyi haberim, yaptigin kahramanca davranistan oturu anladik ki akli dengen tamamen yerinde ve boylece hastanemizden taburcu oluyorsun. Kotu habere gelince, kurtardigin hasta, Jim, intihar etmis. Az once odasinin banyosunda kendisini asmis bulundu.
Mary gayet sakin yanit verir:
-O intihar falan etmedi ki. Ben onu astim kurusun diye.

midnightblue_a@

29 Kasım 2007 Perşembe

Ziyafet sofrasında ev sahibesi kontes, baskısını daha çok hissettimek için konuşmak isteyenlere sıra ile söz veriyordu. Edebiyatın toplum üzerindeki tesirleri hakkında parlak fikirler ileri sürülüyordu. Bir aralık meşhur şair Valery, bir şey söyleyecek oldu, kontes:
- Bir dakika, dedi, dıranız gelince söylersiniz.
Bu bir dakika yarım saati buldu. Neden sonra geveze hatip sözünü bitirince Kontes, Valery'e döndü:
- Buyrun şimdi söyleyebilirsiniz, dedi.
Şair cevap verdi:
- Sadece biraz tuz rica edecektim!!!

Köyün birinde bir deli varmış ve bu deli ile dalga geçen bir grup varmış.
Masaya bir tane 5 milyon, bir tanede 1 milyon koyuyorlar. Köy delisi her seferinde 1 milyonu alıp kaçıyor. gruptakiler gülüşüyorlar. Durumu gören bir yabancı, merak etmiş, deliyi yalnız bulup fısıltıyla sormuş:
- Niye beş milyonu almıyorsun?
Deli: - Enayimiyim ben? bir kere beş milyonu alırsam, bir daha oynamazlar."

Padişahın çok sevdiği bir atı varmış. "Bu hayvanın öldüğünü bana kim söylerse, kellesi gider." dermiş. At ölmüş bir gün, millet telaşta, tir tir titriyor. Akıllı vezir ben söylerim demiş.
Girmiş padişaha. "Sultanım" demiş.
"Senin at var ya, senin at... Yem yemiyor, su içmiyor, yerinden kıpırdamıyor. Dört ayağı havada kaskatı duruyor. Nefes de almıyor."
"Bre zındık. Öldü, desene şuna" diye gürlemiş padişah. "Ben demedim, siz dediniz." diye gülmüş

Orta yaşlı bir adamın üç oğlu varmış. Bundan da büyük onur duyarmış. Dostlarıyla bir araya geldiğinde ne yapar eder punduna getirir, oğullarından söz edermiş.
Bir gün dostlarıyla sohbet ederken yine sözü döndürüp dolaştırıp oğullarına getirmiş ve başlamış gururla anlatmaya:
- Benim üç oğlum da çok akıllıdır. Sabahleyin kalkarken büyüğü "bugün hava açık olacak" diyor, ortancası "hayır kapalı olacak", küçük ise "ikiniz de bilemediniz, yağışlı olacak," diyor. Vallahi üçünden birinin dediği gibi oluyor.

O gün evde yiyecek bir şey kalmamıştı. Adam aç acına yattı. Bir süre sonra rüyasında kendini nefis bir porsiyon yemeğin başında buldu. Biraz soğusun diye beklerken uyanıvermesin mi!
Hiddet ve üzüntüyle söylendi:
- Be Allah'ın kulu, sıcak sıcak yeseydin ya!

Öğretmen: "Söyle bakalım, Osmanlı tahtanı I. Ahmet'ten önce hangi padişah vardı?"
Öğrenci: "Sıfır Ahmet, efendim!"

İki ortak yemeğe çıkmıştı. Biri: "Eyvah!" dedi. "Kasayı kilitlemedik." Beriki, pişkin, karşılık verdi:
- Zararı yok. İkimiz de buradayız nasıl olsa."

İri yarı adam kahvede oturan çelimsiz adama yaklaştı ve ensesine bir tokat attı. Çelimsiz adam döndü ve öfkeyle sordu: "Şaka mı bu, yoksa ciddi mi?"
İri yarı adam kaba bir sesle cevap verdi:
- Ciddiydi, nolmuş.
- Hiiç, ben şakadan hoşlanmam da...

Hakim sanığa: "Şimdi," dedi. "o koca kasayı nasıl açtığını bir bir anlat bakalım."
- Değmez, hakim bey, nasıl olsa beceremezsiniz."

Öğretmen, babasına öğrenciyi şikayet ederek arkadaşlarından kopya çektiğini söylüyordu. Çocuğun babası "Caım nereden belli?" dedi. "Belki de arkadaşları ondan kopya çekiyordur."
O zaman öğretmen şu cevabı verdi. "İmkansız, çünkü bir soruyu arkadaşı "bilmiyorum" diye cevaplandırmış, sizin ki de "ben de bilmiyorum" diye yazmış!"

28 Kasım 2007 Çarşamba

Adam satıcıya sordu:
- Köpeğiniz sadık mıdır?
- Hem de çok. Şimdiye kadar beş kişiye sattım, her seferinde geri döndü!

Kadın kapıya gelen dilenciye çıkıştı:
- Sadaka toplamak için kapı kapı dolaşmaya utanmıyor musun?
- Mecburum efendim, bugüne kadar kimse sadakayı evime getirmedi!

Karı-koca hiç geçinemiyordu, bir dostları yakınlarından birine "ne diye ayrılmıyorlar sanki " dedi. Beriki ciddiyetle cevap verdi.
- Maksat başka, kardeşim. İkise de boşanıp öbürünü rahata kavuşturmak istemiyor.

Delinin biri koğuştaki yatağında sırtüstü yatmış bir ayağını havaya dikmiş, aşağı düşmesin diye de duvara bağlamıştı. Doktor içeri girip de bu manzarayı görünce sordu: Bu da ne? Niye ayağını kaldırıp da bağlamış bu adam?
Başka bir deli cevap verdi: "O, ayağını ampul sanıyor da ondan efendim."
- Olmaz öyle şey, söyleyin ona indirsin.
- Söylesek; indirir indirmesine ama, o zaman karanlıkta kalmaz mıyız?

Sinirli adam karısına sordu:
- Kapıdaki dilenciye bişey verdin mi?
- Verdim. Dünkü çorba ile iki buçuk lira.
- Çorbayı içti mi?
- Evet
- İyi öyleyse parayı haketmiş.

Adam anlatıyordu: "Aslan bana doğru geliyordu.Yaklaştı, yaklaştı... Öyle ki burun buruna geldik!!!
- Sonra?
- Sonrası kafesin önünden ayrılıp maymun kafesine geçtim.

Sarhoşun biri, kavgada yaralanmıştı. Hastahaneye kaldırdılar. Doktor yaralıyı görünce :
- Çabuk alkol getirin!, diye seslendi.
Bunu duyan sarhoş müdahale etti:
- Artık alkol istemem, hesabı getirin!

Onbaşı acemi erlere yönleri öğretiyordu. Birini çağırarak:
- Bak şimdi, dedi; sağında batı, solunda doğu, önünde de kuzey olduğuna göre arkanda ne var?
- Karım ve dört çoçuğum var komutanım!

Karadeniz Fıkraları - Görmedim

25 Kasım 2007 Pazar

Bir Fransız Vampir Yarasa, bir İngiliz Vampir Yarasa ve bizim Temel Vampir Yarasanın bir gece, canı muthiş derecede sıkılmış.Düşünmüşler ve kan içme yarışması yapmaya karar vermişler.Önce Fransız Vampir Yarasa havalanmış pırrrr diye...15-20 dakika sonra geri dönmüş bizim avcı.Döndügünde ağzı ve dişleri kan içindeymiş. Diğerleri merakla sormuşlar :
-Ne oldu ya?.. Anlatsana bizimki hiiiç, demiş pişkin pişkin.
-Hani şu ilerde bir köy var ya.
-Eeee.
-Hani orada bir eşek var ya, işte bütün kanını içtim onun!!!
-Vovvvv, demiş diğerleri, büyüksün valla,.... Biraz sonra İngiliz Vampir Yarasa havalanmış yalpalayarak yarım saat sonra geri dönmüş.Geri döndüğünde yüzü kan içindeymiş...Diğer ikisi hemen sormuslar :
-Eee baba, anlat bakalım sen ne yaptın...
Başlamış bizimki :
-Hani ilerde bi köy varya, hani orada bir eşek leşi var ya.
-Eeee.
-Hani orada büyük bir Çınar var ya, hah...Evet evet işte orada iki inek vardı, içtim ikisinin kanını...
Diğer iki yarasa hayretler içerisinde bakakalmışlar,.
-Uff be, demişler.Senin üstüne Yarasa cıkmaz bu alemde...
Sıra bizim Temel Vamir Yarasaya gelmiş....Pırrr...1 saat 2 saat yok bizimki, derken sabaha karşı çıkagelmiş... Yalpalaya yalpalaya, zarzor iniş takımlarıyla tutunmuş diğer iki vampirin yanına geldiğinde yüzü gözü, eli ayağı kan içindeymiş...Diğer iki yarasa hemen atlamışlar :
-Ne oldu?
Anlatmış bizimki :
-Hani ilerde bi köy var ya, hani orada bir eşek leşi var ya.
-Eeee, demiş diğerleri merakla.
-Hani orada büyük bir Çınar varya, o Çınarın altında iki inek leşi var ya...
-Eeee...????
-Hani leşlerin yanında büyük bir kaya var ya...
-Evet???
-Görmedim....Görmedim anasını satımmmm....

Karadeniz Fıkraları - Hayret Birşey!

Trabzon Asri Mezarlığı'na bir helikopter düşmüştü.Ankara'dan zayiatı öğrenmek için olay yerine telefon ettiler.
Yetkilinin cevabı şöyle oldu:
-Şimdiye kadar 30 ölü çıkarttık.Hayret bir şey: Kazdıkça çıkıyor!

Karadeniz Fıkraları - Hami Hoca

Karadeniz'de iddialı bir maç vardı.Rizeli imamlarla, Trabzonlu imamların maçı...Ama Trabzonlu imamlar zayıftı.Yenilmemek için ne yapacaklarını düşünürken Temel onlara akıl verdi :
-Alın, Hami'yi oynatın.
-Yahu hiç olur mu?
-Olur, olur...Hami hoca diye yutturursunuz?
Neyse, maç oynandı ve Trabzonlu imamlar üzgün bir vaziyette geri döndüler.Temel merakla sordu :
-Ne yaptınız yahu?Hami'yi yutturamadınız mı?
-Yoo...Yutturduk.Hem çok da iyi oynadı.2-1 yenildik, tek golümüzüde Hami hoca attı.
-Eeee, nasıl yenildiniz?
-Hiç sorma Temel...Rize'de bir Van Basten hocayla , bir de Gullit hoca vardı ki, bütün takıma yetti.
...................................................

Karadeniz Fıkraları - Güzellik

Temel'e hangisini seçersin diye sormuşlar.
-Güzellik mi, aptallık mı?
-Aptallık, demiş Temel, guzelluk geçicidur daa.

Karadeniz Fıkraları - Güvence

Temel'in on ikinci oğlunu askere cağırmışlar, ondan önceki on bir tanesi askerde öldüğü için Temel itiraz etmiş,
-Söyleyin padişahınıza penum şeyime güvenip sağa sola savaş açmasun.

Karadeniz Fıkraları - Gemici

Kadının biri kocası ile tartışsmaktadır. Kadın :
-Bıktım senin bu çapkınlıklarından. Yoldan gelip geçen kadınlara bile bakıyorsun vır vır vır dır dır dır.
Kocası bunun üzerine sinirlenir ve cebinden çıkardığı bıçak ile şeyini keserek arabanın camından dışarı atar. Tam bu sırada İdris ile Temel otoyolda otomobilleri ile yolalmaktadırlar. Adamın şeyi gelir ve bizimkilerin camına çarparak yapışır. Bunun üzerine Temel İdris'e dönerek :
-Uy ula İdris sinekteki mala bak uşağum ...

Gazla!, Etrafta Polis Yok!

Temelle Dursun kamyona 6 metre yüksekliğinde eşya yüklemişler, İstanbula götürüyorlar.Giderken 100 metre ileride bir köprü gözlerine çarpmış.Köprü yüksekliği 4.50 m. yazıyor.Köpruye 15 metre kala yavaşlamışlar,
etrafa şoyle bir bakındıktan sonra Dursun Temel'e :
-Gazla uşağum, etrafta polis yoktur.

Karikatürler

21 Kasım 2007 Çarşamba





Et Suyu

Doktor adamı iyice muayene ettikten sonra karısına döndü. Üzüntülü bir sesle :
-Sakin olun.Kocanız hasta. Bir hafta ya yaşar, ya yaşamaz.
Ertesi hafta geldiğinde durum değişmemişti. Tekrarladı doktor :
-Bir haftalık ömrü var sakin olun.
Daha ertesi hafta geldiğinde hasta bayağı düzelmişti. Karısı da birşey içiriyordu adama. Doktor sorunca, kadın eşine içirdiği şeyin et suyu olduğunu söyledi.Hergün kocası iki tabak et suyu içerdi.Bunun üzerine doktor patladı :
-Hanım, hanım.. Buna hergün iki tabak et suyu verirsen tabiki gebermez bu herif!

Göz Doktorunda

Doktor şaşırmıştı :
-Doğrusu gözlerinizdeki bozukluğu bir türlü anlayamadım.Tam yirmi beş yıllık göz hekimi olduğum halde, böyle bir olayla ilk kez karşılaşıyorum.Gözlerinizin biri soldan sağa bakıyor, öteki yukarıdan aşağı...
-Şey, doktor...Ben biraz bulmaca meraklısıyımdır da...

Hangisi Daha Açıkgöz

Çok akıllı geçinirdi.Kapısında "ikinci kez gelen hastalardan yarım ücret alınır"yazılı doktora girdi.Gülerek :
-Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mı beni?dedi.
Doktor da güldü :
-Tabii, hatırlamaz olur muyum?
-Eeee? Muayene etmeyecek misiniz?İlaç vermeyecek misiniz?
-Hayır gerekmez...Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin...

Bayramdan Bayrama

Bektaşiye sormuşlar :
-Rakı içer misin?
-Akşamdaaaan akşaaaama...
-Namaz kılar mısın?
-Bayramdan bayrama, bayramdan bayrama...

Allah Şimdi Ne Yapıyor

Bir gün yolda yaya giden bir Bektaşinin önüne bir atlı çiktı :
-Baba, dedi, bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?
Bektaşi yanıt verdi :
-Elimden gelen bir şeyse, hay hay, oğlum.
-Şunu öğrenmek istiyorum : Şu anda Allah ne yapıyor?
Sualin münasebetsizliğine içerliyen derviş, hic belli etmemiş :
-Yanıt veririm ama, bir şartla, sen o attan in, ben bineyim.
-Neden?
-Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan!
Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş.
Adam:
-Hadi, demiş söyle bakalim. Allah şimdi ne yapıyor?
Bektaşi :
-Ne yapacak, demiş, atı senin gibi budalanın elinden alıp, benim gibi akıllıya veriyor, deyip atla uzaklaşmış.

Allah'ın Kelamı

Bir mecliste Kuranı Kerim'den söz açılmıştı.Kuran'ın eşsizliginden ve olağanüstü bir eser olduğundan bahsedilirken, odanın bir köşesinde kendi halinde çubuğunu içmekte olan bir Bektaşi söze karışarak :
-Evet, Allahın kelamı cidden eşsizdir. Ama, yazısı biraz karışıktır!,...der.
Dinleyenlerden biri hayret ve biraz da hiddetle sorar :
-Karışık mıdır, nerden biliyorsun?
Bektaşi acınacak bir tavırla cevap verir :
-Alnımın yazısından!

Bir Sizden

İki Laz sinek avına çıkmışlar.Dolaşıp ararlarken, birinin alnına bir sinek gelip konmuş.Laz usulca arkadaşına alnındaki sineği göstermiş.Arkasından da Laz hemen namluyu doğrultup ateş etmiş; sineği de, arkadaşını da vurmuş :
-Bir suzden, bir buzden citti, diye söylenmiş.

Tohtura Bye Bye

17 Kasım 2007 Cumartesi

Köylü bir Kürt karısı bir iki yaşındaki çocuğunu doktora götürmüş.
-Tohtur beg, yavrim haste, demiş.
Doktor çocuğu muayene etmiş, tartmış, ilaç vermiş, reçete yazmış.Kadın, kapıdan çıkarken çocuğuna :
-Yavrim, demiş, tohtur bege bye bye desene!

Tiryaki Yoksa

Bir köylü telaşla bir başka köylüye koştu :
-Bana bak, senin inekler sigara içer mi?
-Çıldırdın mı sen?İnek sigara içer mi hiç?
-Öyleyse ahırın yanıyor, kardeşim.

Kim şişti

Küçük bir otomobilde giderken, yol kenarında işaret eden bir köylü gördü.Bu sıcakta onu arabaya almanın vicdan borcu olduğuna inanıp durdu.Ama köylü çekingenlik gösterdi :
-Sağolun...Şey...İneğim de var da... Birlikte gelmemiz gerek...
-Aaa o olmadı işte...ineği ne yapacağız?
-Bağlarız arkaya...
-Olur mu hiç?Ben gazladım mı, bağ kopar, inek geride kalır, gideriz biz.
-Yok yok, merak etmeyin! yetişir bize...
Köylü öyle ısrar ettiki sonunda ineği bağladılar otomobilin arkasına ...Ve hareket ettiler.Kilometre saati giderek yükseliyordu :
10...20...30...40...inek oralı değildi.Arabanın hızına uyarak koşuyordu...Araba hızlanıyordu :
50...60...80...90...inek yine koşuyordu aynı tempoda...Arabayı kullanan bayağı sinirlenmişti...Birden gazladı :
100...120...Derken 150 kilometreye çıktığında...Köylüye döndü :
-Bak seninki şişti.Dili dışarı çıktı.
-Ne şişmesi! Şişmekten değil dilini dışarı çıkarması...Sen yavaş gidiyorsun da sollamak istiyor bizi.Diliyle işaret verip yol istiyor.

Otomobilden anlamaz

Adamın biri Munzur dağlarında otomobiliyle yol alırken, otomobili arıza yapmış.Adam inip, kaputu açmış, motorun orasına burasına bakarken, bir ses duymuş :
-Platine bak, platine.Platin meme yapmış.
Adam irkilerek dönüp bakmış : bir eşek.Evet, bir eşek...Konuşuyor.Korkup kaçmaya başlamış.Koşarken bir köylüye rastlamış.
Köylü :
-Selamün aleyküm hemşerim, demiş.Ne koşuyorsun böyle?Arkandan ayı mı kovalıyor?
Adam anlatmış başına gelenleri.
Köylü :
-Aldırma ona sen, demiş.Traktörden anlar o; otomobilden anlamaz.

Kazanan Kim

Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın aklına bir muziplik geldi :
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen...Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm.Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti"diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça verirsin?
-Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa...
-Yani?
-Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen de onları ye!Al arabayı, atları koşumları!...
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri...
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine...
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?

Eltimgile Gidiyorum

Erzurum'un trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş :
-Hanım, hanım!Nereye?
Kadın dönüp :
-Vıy! demiş.Sana ne? Eltimgile gidiyorum.

Zil Çaldı Paydos oldu

Delileri uçağa bindirmişler, bir şehirden ötekine naklediliyorlardı.Ama o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot dayanamadı, uçağı ikinci pilota teslim ederek içeride ne olup bittiğini görmek istedi.
Deliler uçakta hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı.Baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamış, akıllı, uslu oturuyordu.
-Sen neden bağırmıyorsun? diye soracak oldu.
Adam :
-Ben bunların öğretmeniyim, diye cevap verdi.Onlarda benim öğrencilerim.Şimdi teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum.
Pilot, çaresiz yerine döndü. Bir süre geçti.Bir an geldi ki sesler büsbütün kesiliverdi.
Pilot:
-Aman çok güzel! diye sevindi.Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü.
Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir ses seda çıkmıyordu.Pilot biraz daha bekledikten sonra merak etti.Gidip bakmak istedi.
Bir de ne görsün! Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka kimsecikler yok değil mi!
Dehşetle sordu :
-Öğrencilerin nerede?, diye...
-Dersler bitti.Hepsini evlerine gönderdim!

Fitil Kısaydı

Akıl hastanesinde çalışan doktorun biri bir gün stajerlerini yanına çağırmış ve onlara demiş ki :
-Bugün bizim deli hastaların üzerinde bir deney uygulayacağız.Ve anlatmış :
-Hepiniz çırılçıplak olacaksınız ve boynunuza da "Dikkat Bomba" yazılı birşey asacağım, sırayla içeriye gireceksiniz ve bakacağım deliler bu durumda ne yapacak, demiş.Doktorun düşüncesi delilerin o yazıyı gördükten sonra dışarıya kaçacak olmasıdır..İlk stajer içeriye girmiş.Deliler stajeri olduğu gibi pencereden dışarı atmışlar.Sıra ikinciye gelmiş o da aynı.Dört, beş derken Doktorun elinde stajer kalmamış.Sonunda doktor kendisi anadan doğma içeriye girmiş.Bu sefer delilerin hepsi pencereden dışarı atlamış.Deney bittikten sonra doktor delilere demiş ki :
-Yav arkadaşlar stajerleri içeri gönderdim, hepsini pencereden dışarı attınız.Ben içeri girdim.Bu sefer sizler atladınız.Niye? Oradan delinin biri pat diye cevabı vermiş :
-Stajerlerin fitili uzun olduğu için atması kolayoldu.Fakat sizin fitil kısa olduğu için biz atlamak zorunda kaldık, demiş.

Zafer Tatar

Delidir ne yapsa yeridir

Akıl hastanesine yeni gelen doktor, hastaları ziyaret ediyordu.Birine yaklaştı :
-Sizin adınız nedir bakayım?
-Hüsamettin efendim.
-Soyadınız?
-Tanrıoğlu.
Tam o sırada yandaki yaşlı :
-İnanma inanma doktor, yalan söylüyor.Benim böyle bir oğlum yoktur.

Tecavüze Uğrayan Sarışın

12 Kasım 2007 Pazartesi

Bu kadari da olmaz..
Istanbul'un gobeginde, sehir eskiyalari tarafindan tecavuze ugrayan sarisin bir bayanin icler acisi durumunu ve tecavuz aninin goruntuleri amator bir fotografci goruntulemeyi basarmis..
Bir otoparkta gupegunduz yapilan tecavuzun goruntulerini ekte bulacaksiniz. Bu fotograflarda tecavuz sirasinda utanmadan kamereya poz veren bile var.
Yaziklar olsun, boyle zihniyete, nerede bu devlet.. Sarışın bayana bir allahin kulu bile yardım etmiyor. Bakalim daha basimiza neler gelecek.. Yuh ki ne yuh... Hadi bakalım daha neler göreceğiz...




İnterneti Türkler İcat etseydi.

>BILGISAYAR AÇILIŞ MESAJLARI :
>
>- Ad Soyad girin
>- Şifrenizi girin
>- İkametgâh girin
>- Nüfus sureti girin
>- Annenizin genc kızlık soyadını girin
>
>İNTERNETTE GIDECEĞINIZ ADRESI YAZDIKTAN SONRA EKRANA GELEN MESAJLAR :
>
>- Emin misiniz?
>- Ciddi misiniz?
>- Bak son defa soruyorum!
>- Günah benden gitti, bağlıyorum.
>
>E-MAIL ALMAK ICIN YAPILMASI GEREKLI IŞLEMLER :
>
>1. Nüfus Cüzdanı aslî ve noter tastikli fotokopisi
>2. İkametgâh senedi
>3. Savcılıktan iyi hâl kağıdı
>4. 6 fotoğraf
>5. Son 3 ay içinde alınmış isme tescilli elektrik,su,doğalgaz faturası
>(ödenmiş olacak)
>6. Erkek kullanıcıların Askerlikle ilişkileri olmadığına dair tecil belgesi
>veya teskere belgesinin Noter
>tasdikli sureti.
>7. 18 yaşını doldurmamış kullanıcılarda velilerinin yazılı izin belgesi...
>
>
>Not: İnternet e-mail kullanım depozitosu 400$ olup aylık 50 milyon kullanım
>ücreti alınacaktır faturasını ödemeyen abonenin e - maili kesilir.
>(not: İnternet İşleri Genel Müdürlüğü, hiçbir tebligat yapmadan abonenin
>e-mail adresini önceden haber vermeden kapatma veya değiştirme hakkına
>sahiptir)
>
>BAĞLANAMAMA MESAJLARI :
>
>- Bu siteye giriş İnternet Yüksek Konseyi tarafindan yasaklanmıştır.
>- Çocukların zihinsel gelişimini engellediğinden bir (1) gün süre ile
>kapatmıştır.
>- Site, borcundan dolayı kapatılmıstır
>BAĞLANMA MESAJLARI :
>
>- Sitemizi seçtiğiniz için teşekkür ederiz, sitemize girmekle artık sadece
>bizim sitemize geleceğinize ve başka hiç bir adrese gitmeyeceğinize dair
>bir anlaşmayı kabul etmiş oluyorsunuz. Bu durumu kabul ediyorsanız "Evet",
>etmiyorsanız "Evet" tuşuna basın. İhtilaf halinde İstanbul Mahkemeleri
>geçerli olacaktır.
>
>HATA MESAJLARI :
>
>- Ulaşmaya çalıştığınız bilgisayarın mahallesinde elektrikler kesik
>olduğundan bağlantı kurulamıyor.
>- Eksik tuşa bastınız, lütfen tekrar deneyin.
>- "Q" harfine bastınız, bu durumun bir yanlışlık sonucu olduğuna
>inanıyoruz, Bir kez daha "Q" harfine basmanız halinde bilgisayarınız takibe
>alınacaktır.
>- Hatasız bilgisayar olmaz.
>- Kime şikayet ederseniz edin.

Ölmeden Önce Son Sözler...

11 Kasım 2007 Pazar

>» GÖNDER GÖNDER, BEN TUTARIM.
>» AABI ÇOK SERİ BİR ARABA BU YAAA...
>» KORKMA HAYATIM, ARABAMIZDA ABS VE AIRBAG MEVCUT.
>» POSTANEDE BANA AİT BİR KOLİ VARMIŞ ONU ALMAYA GELDİM.
>» OOLUM..5 TAŞ ÇALDIM RUHUN BİLE DUYMADI..
>» BAKIN ÇOCUKLAR, BU DENEY SETİ, KAPAĞI AÇILINCA GÜVENLİK ÖNLEMİ OLARAK >ELEKTRİGİ KESER..
>» DEMEK PİRANA DEDİKLERİ ŞEY BU..HİHO..
>» BAK HULUSİ ABİ BIYIKLARI ILE OYNUYOM Bİ ŞEY OLMUYO.
>» EY RUUUUHHH..GELDİYSEEEN......
>» O İRMİKLERİ NEDEN ALDIN NURHAN..HELVA MI YAPICAN?.. NİYE?
>» DOĞALGAZIN ÜLKEMİZE HAYIRLI VE UĞURLU OLMASINI DİLİYOR VE DOĞALGAZLA
>» ÇALIŞAN İLK OCAĞI HUZURLARINIZDA YAKIYORUM.
>» EVLADIM, BENİ KARŞIDAN KARŞIYA GEÇİRİR MİSİN?
>» GEEEEL, GEEEL SAĞ YAP GEEEL...
>» BAH BAH BAH HALA UZUNLARLA GELiYO...
>» CANİKOM, BU ETİN TADI SANA DA BİRAZ GARİP GELMEDİ Mİ?
>» MÜJDEMİ İSTERİM TURAN ABİ BİR KIZIN DAHA OLDU.
>» KİM BEKLER LAN YEŞİLİN YANMASINI?!
>» EŞŞEK ŞAKASI YAPMAYIN LAN...
>» BEKLE CEMŞİT ABİ BEN BİR DALIP ÇIKICAM.
>» KORKMA HANIM BU SAATTE KAPIMIZI KİM ÇALACAK, TANIDIK BİRİDİR.
>» HALA KARLI GÖSTERİYOR MU HANIM?
>» ELEKTİRİKÇİYE NE GEREK VAR CANIM, BEN HALLEDERİM.
>» BAK ŞİMDİ NASIL SOLLIYCAZ ..
>» GEL ABİ BURASI BOYU GEÇMİYOR...
>» AYA BAK AYA, KAMYON FARI GİBİ !!!
>» BEN DENEDİM, KORKMAYIN.
>» BAK KADRİ ABİ, SUYUN DERİNLİĞİ ÖNEMLİ DEĞİL, ASIL İŞ ATLAMASINI BİLMEK..
>» YAV HAYRETTİN ABİ BURASI FENER TRİBÜNÜ DEĞİL GALİBA..
>» HİHİHA...BAK GELEN ŞEY KÖPEKBALIĞINA NE KADAR DA BENZİYOR.
>» RASİM ABİ, KAFESİN KAPISI KAPALI DEĞİL Mİ?
>» NALAN, BİR KİBRİT YAK DA BAKALIM NE KOKUSUYMUŞ...
>» YAPMA SATILMIŞ ABİ, ŞEYTAN DOLDURUR

Neresinden

9 Kasım 2007 Cuma

Kore'de Türk Tugayından iki Anadolu'lu asker biraz gezmek için firar ederler.Şehirde bir aşağı bir yukarı dolaşırken inzibat subayı bunları yakalar ve sorar :
-Hani sizin izin kağıtlarınız?...
Erler subayı atlatırız umuduyla :
-Biz Amerikalıyız...diye cevap verirler.Subay durumu anlar, ama hiç bozuntuya vermez :
-Amerika'nın neresindensiniz? diye sorunca :
-İçindenik kumandanım!...diye yanıt verirler.

Küstahlık

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?

İnsan Kılçığı

Yeni erler eğitim görüyordu.Ders veren üsteğmen, karadenizli bir ere insan iskeletini göstererek ne olduğunu sordu.
Er :
-İnsan kılçığıdır komutanım, dedi.

Hıçkırık

Savaşın en kızgın anıydı.Cephede bombalar patlıyor, mermiler vızır vızır uçuyordu.Bu arada bir askeri hıçkırık tuttu.Yanındaki askere döndü hıçkırık tutan :
-Heey, beni korkutsana biraz!...Korkut da hıçkırığım geçsin...

Guş

Yüzbaşı evin papağanına belli başlı kelimeleri ezberletmişti.Mehmet gel, Mehmet git, şunu yap, bunu yapma v.s...
Evde kimsenin bulunmadığı bir sırada.Evin yeni emir eri ortalığı silip süpürmekle meşgul görünüyordu.İçeriden MEHMED diyen sesi duyunca fırladı koştu :
-Buyur, dedi ama arkası gelmedi .
Tekrar işine daldı.Bir zaman sonra tekrar çağrıldı.Şaşırmıştı.Odada bu emri beklemeye karar verdi.Papağana gözü takıldığı anda da papağan :
-MEHMED diye çağırmasın mı!Derhal hazır ol vaziyetine geçerek :
-Buyur komutanım, dedi.Kusura bakma seni guş sandımdı.

General Motors

İki erden birisi, geçen kamyona selam durunca öbürü sordu :
-Neden selem verdin?
-Görmedin mi?Kamyonun üzerinde General Motors yazıyordu.

Demokrasiyi Savunuyorum Ama...

8 Kasım 2007 Perşembe

Manevra varmış.Mehmet elde tüfek yerde yatıyormuş.Komutan gelip sormuş :
-Düşman önden gelirse ne yaparsın?
Mehmet cevaplamış.Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse, diye tekrar sormuş komutan.Mehmet bunları da cevaplamış.
Komutan en sonunda :
-Ya düşman tepeden gelirse? deyince.
Mehmet'in bu soruya cevabı :
-Bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım! olmuş.

Bisküvi

7 Kasım 2007 Çarşamba

Acemi er, levazım başçavuşuna yakınır :
-Başçavuşum, bize yemekte ördek böreği verdiler.Yemin ederim ki, içinde bir gram bile ördek eti yoktu.
-O halde? diye yanıtlar başçavuş.Sen hiç asker bisküvisi yedin mi?
-Şey...yani evet, başçavuşum.
-İçinden hiç asker çıktı mı, ulan!

Tren Bekliyorum

Yeni evli bir çift tren hatlarına yakın bir yerde ev almışlar. Evin beyi her sabah işe gittikten sonra trenler geçmeye baslarmış ve yatak odasında bulunan elbise dolabının kapıları gıcırdarmış.Buna sinirlenen evin hanımı bir sabah eşi gittikten sonra çağırmış marangozu. Adam bakmış :
-Anlamadım bir sorun yok, demiş.
Evin hanımı :
-Ama tren geçerken gıcırdıyor, beni sinir ediyor, demiş. Marangoz bizimkine :
-İyi, demiş, sen işlerine bak ben dolabın içine girerim. Tren geçsin bir bakayim nerede arıza var. Kadın :
-Tamam, demiş evin işlerine koyulmuş. Evin reisinin geri geleceği tutmuş bakmış bir çift erkek ayakkabısı kapıda. Dalmış eve aramış taramış yatağın altına bakmış kimse yok. Bizimki açmış elbise dolabını, adamın biri sinmiş bekliyor.
-Ne işin var lan senin burada, demiş bizimki. Adam da ürkek bir sesle cevap vermiş :
-Şimdi tren bekliyorum diycem, ama inanmazsin ki!!!

Cafer Yılmaz

Beni Yeterince Sevseydiniz

Genç bir delikanlı saatlerdir genç kızın peşinden geliyordu.Genç kız dayanamayıp arkasını döndü :
- Neden saatlerdir beni takip ediyorsunuz? diye sordu.
Genç erkek :
-Sizi seviyorum hem de canımdan çok seviyorum!
Genç kız :
-Bak benim arkamdan ablam geliyor, o benden daha güzel benden iş çıkmaz sen ona git..
Delikanlı arkasını dönüp bakınca çok çirkin bir kızın geldiğini görüp sinirlenmiş ve genç kıza dönmüş :
-Neden bana yalan söylediniz?
-Asıl siz bana neden yalan söylediniz? Eğer beni yeterince seviyor olsaydınız dönüp arkanıza bakmazdınız çünkü gözünüz benden başkasını görmezdi!!

Gamze Yerlikaya

Kim Koydu Bu Heykeli Buraya

Gözleri pek iyi görmüyordu.Seyahatten döndü.Karısının aşığı, çıplak bir halde pencerenin yan tarafında ayakta dimdik duruyordu.Adam karısına sakin bir sesle sordu :
-Kim koydu bu heykeli buraya.

Zaman Geçti

Kız nişanlısını eve çağırdı :
-Otur Ali'ciğim.Evlenmeden önce tüm mazimi sana açıkça anlatmalıyım.
-İyi ama hayatım iki hafta önce anlatmıştın ya...
-O iki hafta önceydi hayatım.

Toteche Kim

Birkaç Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar :
-Gütenberg kim. Biliyormusunuz?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gütenberg'in basım makinasını bulan kişi olduğunu bilecektiniz.... Ya Panmentier'i?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Panmentier'in patatesi bulan kişi olduğunu bilecektiniz.Eğer gece kurslarına gitmezseniz yaşam boyunca....
İşte ozaman, aralarında lehimci olanı öfkelenip patlar :
-Oldu, anlaştık! Gütenberg'i, Panmentier'i bilmiyoruz. Sen Totoche kim biliyormusun?
-Hayır!
-Peki öyle ise öğren! Totoche, sen gece kurslarına giderken karınla yatan heriftir!

Kadınlar Ne Zaman Ver-mez

4 Kasım 2007 Pazar

Saf bi adam olduğunu anlarlarsa, namusluyum ayağına vermez süründürür.
Arkadaş ayağına vermez.
Kankine vermiştir vermez.
Paran yoktur vermez.
İşin yoktur vermez.
İşin çoktur ilgilenmezsin vermez.
İyi davranırsın vermez.
Fazla üstüne düşersin vermez.
İçirmezsen vermez.
Fazla içirirsin veremez. (Kusar musar saa-sola)
Eski erkek arkadaşini hatırlar esir alır vermez.
İstemezse vermez.
Hastadır vermez.
Ustadır vermez.
İlk gün vermez. (Seviyorum, çıkıyorum olayına girilmişse)
Ev kalabalıksa vermez. (Öyle arka odada falan kasar.)
Bodrum'dayız (Muğla'da olan) verir sanırsın, vermez.
Ayaküstü vermez.
Yağmur yağar, vermez.
Sular akmaz, hiç vermez.
Deprem olur, korkar, vermez.
"Annemler gelcek." der, vermez.
"Annenler gelcek." der, vermez.
Uff der vermez, puff der vermez.
"Göbeğin var." der vermez, eritsen de vermez.
O buna verdi; ben bu salağa vermem der vermez.
(Aynı kefeye konma olayı)
Ailecek tanışıyorsunuzdur vermez.
İçine abuk bi çamaşır giymiştir, rezil olcaz der vermez.;
Burcunu beğenmez vermez. (Aslanlar sadık olmazlar olayı)
Kedini sever vermez, köpeğini gezdirir vermez. (Sıvışma yolları)
Kaşardır vermez.
Köy kızıdır vermez
(2+2 = 4 etmez hali bu iki durum için geçerlidir.)
Özel olmassa vermez.
Aramazsın, aramazsın, icap edince ararsın: Anlarsa vermez.
"Arkadaşıma yazıyosun." der vermez.
"Niye aramadın?" der, vermezzzzz. (En klasik, alışıla gelmiş hal)
Güldurmezsen vermez.
Güldürürsün "yavsak" der, vermez.
Kısacası, bu kadın milleti vermiceği varsa vermez!
yasarozcan@

Kötü bir Fıkra

Birgun tam ucak dusmek uzere. Hostes gelip 'ucak ariza yapti dusmek uzere ama sakin panik yapmayin:))' diyor: Temel de hemen bavulunu atiyor.
Nasil komik degilmi? :)) birtane daha devammmmmmmmm
iki asik sahilde oturuyorlar. Kiz erkege 'beni ne kadar seviyorsun' diye sormus erkekte 'ugrunda olecek kadar'
demis kizda 'ozaman suyun altinda kal ve olerek ispatla ' demis :) bizimki hemen suya atlamis iki uc dakika kadar suyun altinda kalmis sonrada bosver ya eger olursem bu hep baska erkeklerle olacak demis ve sudan cikmis. Kafasini sudan cikarinca bakmiski kiz orada yere yigilmis ve ölmus. ACABA NEDEN????
Hani ucak duserken Temel bavulunu atmisti ya, o bavul kizin kafasina dusmus :)))
yasarozcan@

Nasıl Zengin Oldum

Ülkenin yaşını başını almış ve en zengin işadamlarından
biriyle yapılan röportajdır:Genç gazeteci çocuk soruyor,
"Efendim, bugünlere nasil geldiğinizi, bu inanılmaz servetin
öyküsünü bizimle paylaşmak ister misiniz?"Ve cevap geliyor,
"1928 yılıydı. 1. dünya savaşının acıları yeni yeni
sarılıyordu. Elimdeki birkaç sentten başka hiç bir şeyim
yoktu. Elimdeki 5 sent ancak 1 elma almama yetiyordu, ve
ben 1 tek elma aldım. Sabahtan akşama kadar elmayı sildim,
pırıl pırıl oldu. O elmayı gün sonunda tam 10 sente sattım.
Sabahı zor etmiştim. Ertesi sabah, elimdeki 10 sentimle 2
elma aldım. Sabahtan akşama kadar o 2 elmanın her tarafını
sildim, bir güzel parlattım. ve gün sonunda ikisini, toplam
20 sente sattım. Bu sistemle ay sonuna kadar devamettim. 1
ay içerisinde tam 1.37 dolar kazanmıştım. Ertesi ayın ilk
haftası karımın amcası öldü ve bize 5 milyon dolar mirasbıraktı.....

Temelin yeni soyadı

Temel ismini degiştirmek için mahkemeye başvurmuş.Hakim sormuş:
Ne var oğlum? İsmini niye degiştirmek istiyorsun? Hemsenin ismin ne bakalım?
Temel cevap vermiş:Adım Temel Kırç. Soyadım hep yanlış telafuz ediliy
haçim bey. O yüzden değiştirmek isteyrum.Hakim:
Tamam evladım. Değişiklik talebinde haklısın. Yeni adın neolsun?Temel:
Temel Gört olsun haçim bey...:)))))

Erkekler ve Kadınlar

> Erkekler ve kadınlar
> >
> > Başarı:
> > Başarılı bir erkek karısının
> > harcayabileceğinden fazla para kazanan
> > erkektir.
> > Başarılı bir kadın böyle bir erkeği
> > bulabilen kadındır.
> >
> > Stil:
> > Erkekler sabah uyandıklarında akşam
> yatağa
> > girdikleri kadar iyi
> > görünümlüdür.
> > Kadınlar her nasılsa gece boyunca
> > çirkinleşirler.
> >
> > Parayı idare etme:
> > Erkek istediği 100 bin liralık bir şey
> için
> > 200 bin lira öder.
> > Kadın istemediği 200 bin liralık şey
> için
> > 100 bin lira öder.
> >
> > Mutluluk:
> > Bir erkekle mutlu olmak için onu çok
> > anlamak, az sevmek gerekir.
> > Bir kadınla mutlu olmak için onu çok
> sevmek
> > ve hiç anlamaya
> > çalışmamak gerekir.
> >
> > Evlilikten beklentiler:
> > Bir kadın bir erkekle onun değişeceğini
> > umarak evlenir, ama o
> > değişmez.
> > Bir erkek bir kadınla onun
> değişmeyeceğini
> > umarak evlenir, ama o
> > değişir.
> >
> > Evlilik kararları:
> > Erkek yorulduğu için evlenir.
> > Kadın meraklı olduğu için evlenir.
> > İkisi de hayal kırıklığına uğrar.
> >
> > Evlilik ve gelecek:
> > Kadın bir koca buluncaya kadar
> gelecekten
> > endişe eder.
> > Erkek bir karı buluncaya kadar
> gelecekten
> > endişe etmez.
> >
> > Hatıralar:
> > Kadın daima onunla evlenmek istemiş olan
> > erkeğin anısını yaşatır.
> > Erkek daima evlenmediği kadının anısını
> > yaşatır.
> >
> > Kadınları anlamak:
> > Erkeğin kadını anlamadığı iki dönem
> vardır:
> > Evlilikten önce ve evlilikten
> > sonra.
> >
> > Kadın ne ister?
> > İnsanın karısını mutlu kılmak için iki
> şeye
> > ihtiyacı vardır:
> > 1.Kadının kendi bildiği gibi
> davrandığını
> > sanmasını sağlamak.
> > 2.Kadının kendi istediği davranmasına
> > izin vermek.
> >
> > Uzunluk:
> > Evli erkekler bekarlardan daha uzun
> > yaşarlar, ancak evli erkekler ölümü
> > daha çok arzularlar.
> >
> > Hatalar:
> > Evli bir erkek hatalarını unutmalıdır:
> İki
> > kişinin birden aynı şeyi
> > hatırlamasına gerek yoktur.
> >
> > Savaş:
> > Herhangi bir tartışmada kadın daima son
> sözü
> > söyler. Bundan sonra
> > erkeğin söylediği her söz yeni bir
> > tartışmanın başlangıcıdır

Sütuna dikkat edin

1 Kasım 2007 Perşembe

Amerika'da, ölen bir kadın için kilisede cenaze töreni
düzenlenmişti. Tören sonunda, cenaze görevlileri tabutu
taşırken, tabutun ön bölümünü yanlışlıkla kilisedeki
sütunlardan birine çarptılar. Bu olaydan sonra, tabuttan bir
inilti sesi duyuldu. Tabut açıldı ve öldüğü sanılan kadınınyaşadığı anlaşıldı.
Bir süre hastanede tedavi gören kadın iyileşti ve 10 yıl
daha yaşadı. 10 yıl sonra öldüğünde ise cenaze töreni yine
aynı kilisede yapıldı. Tören sonrası, görevliler tabutu
taşırken, kilisedeki aynı sütunun önüne geldiklerinde,
arkalardan ölen kadının kocasının sesi duyuldu.Lütfen sütuna dikkat ediniz.

Komik Hayvanlar, Kediler Köpekler

28 Ekim 2007 Pazar





İt Kırkmak

Batı'nın "sinek avlamak" deyimi yerine, Doğuda "it kırkmak" deyimi kullanılır.
Berberin biri bir müşterisini traş ederken, yoldan geçen biri hal hatır sormuş :
-İşler nasıl?
Son zamanlarda işleri kesat olan berber cevap vermiş :
-Görüyorsun işte; it kırkıyorum.

İş İnada Bindi

Ömründe hiç teravih namazı kılmamış olan bir yörük, bir gün, caminin önünden geçerken, adamın birisi :
-Namaz vakti nereye gidiyorsun? demiş.Sen müslüman değil misin?
Yörük ne desin?"Bari şu namazı kılıvereyim de öyle gideyim" diyerek camiye girmiş.Gelgelelim, aklı dışarıda, hayvanlarında.Üç beş rekat namaz kılmış, bakmış, biteceği yok.
Dışarı çıkıp oğluna seslenmiş :
-Oğlum, hayvanlara mukayyet ol.İmamla iş inada bindi.

"Ho" Diyemeyecek Kadar!?

Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş.Köylüler cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama daha mezarlığa varmadan, kızak da, öküzler de çamura saplanmış.Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa da, kimse çamura girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!" diyemeyecek kadar mı öldün, mübarek?

Hayırhane

Kürdün biri birgün köyden şehire gelmis. Gözüne kestirdiği birine sormuş :
-Kardaş burda hayırhane var mıdır?
Adam da :
-He kardaş vardır, demiş ve caminin yolunu tarif etmiş. Tam da cuma vaktiymiş.Bizim kürt biraz sonra soluk soluğa gelmiş :
-Kardaş ben hayırhana dedim sen beni katilhanaya yolladın. Gittim oraya oturdum, sonra biri kalktı dedi, dedi, dedi, dedi. Sonra öbürü kalktı oda dedi, dedi, dedi, dedi. Öbürü tekrar kalktı, dedi, dedi, dedi, dedi. Sonra millet galeyana gelip ayaklandı ben de dışarı zor kaçtım.

En İyi Vali

Adamın biri Erzurum'a vali tayin edilmiş.Gitmiş, görevi devralmış.Halkı ve çevreyi tanımak için çıktığı gezilerin birinde köy halkına sormuş :
-Şimdiye kadar Erzurum'a tayin edilmiş valiler içinde size en çok hizmet eden hangisiydi?
Köylünün biri cevap vermiş :
-Sizden iki önceki valiydi ; Mehmet Paşa.
-Yaaaa, öyle mi, peki size ne gibi hizmetler yaptı?
-Daha Erzurum'a gelirken, yolda, Bayburt'ta öldü!

Komik Kartvizitler





Anlamlı Anlamlı

24 Ekim 2007 Çarşamba

Karadenizlinin biri hemşerisine anlatıyor :
-Dün belediye otobüsüne bindim; yan koltuktaki adam bilet almamışım gibi bana anlamlı anlamlı baktı.
-Sen ne yaptın?
-Bende bilet almışım gibi anlamlı anlamlı ona baktım.

Arkadaşın Olduğum İçin Mi?

Adamın biri karadenizli arkadaşına "eşek" demiş.
Karadenizli sormuş :
-Eşek olduğum için mi arkadaşınım; yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?

Aşağısı Bir İş Düşünüyor

Karadanizliye sormuşlar :
-Neden baştaki saç ağarıyor da, aşağıdaki ağarmıyor?
-Aşağısı bir iş düşünüyor, yukarısı bin iş düşünüyorda ondan, demiş Karadenizli.

Atalarımız Telsiz Telefon Kullanmışlar...

Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir.Amerikalılar anlatmaya başlar :
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk.Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.
Sıra Türkiyeye gelir ve Temel başlar anlatmaya:
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık.Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.

Atatürk 39 Yaşına Bastı.

Karadenizliye öğretmeni sormuş :
-Söyle bakalım, 1881'de ne oldu?
-Atatürk doğdu öğretmenim.
-Peki, 1920'de ne oldu?
-Atatürk 39 yaşına bastı öğretmenim!

Bana Güvenmeyin

Gazetede şöyle bir ilan çıkmış : "Bir müdür aranıyor.Yüksek tahsilli, İngilizce ve Fransızca bilen, askerliğini yapmış, 30 yaşından gün almamış, boyu 1.85'den yukarı ve bekar olması gerekir...
Temel başvurmuş :
-Ben demiş, yüksek tahsil şöyle dursun ilk mektebi bile zor biturdum.İnciluzce de Firansizca da bilmeyrum.Yaşım 45'den yukarı, boyum 1.67...
-Eeee, demişler.Ne demek istiyorsun?
Temel gayet ciddi :
-Bu ilanı verduğunuz müdürlük işi var ya, ha bu iş için bana güvenmiyesunuz demeye geldim...

Komik Futbol Resimleri, Komik Spor Resimleri







Onun Yerine

20 Ekim 2007 Cumartesi

Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken nehirde yıkanan genç bir kadın gördüler.
Oğul sordu :
-Ne dersin baba, yiyelim mi onu?
Baba bir an düşündükten sonra :
-Hayır, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz! dedi.

Üç Kez

Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş :
-Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı?Çifteyi doğrultacak vakit yok!..Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya.Fakat Ayı peşimde!Benden hızlı koşuyor.Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim.O kadar yaklaşmıştı.Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü...Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım.Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti.Yine nefesi ensemde... Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak.Allahtan tam o sırada yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü.Talih bana gülüyor!Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beşyüz metre kadar açtım.Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, Ayı yine bana yetişti.Yine nefesi ensemde...şansa bakın...Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi?
Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış :
-Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!...Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu!Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?
....................................

Besin

Bir misyoner, bozkırın ortasında, sevimsiz bir Aslanla burun buruna gelir :
-Oh Tanrım, diye haykırır adam. Şu hayvana Hıristiyanca duygular ihsan eyle.
-Tanrım, der Aslan. Alacağım şu besini kutsayın!

Hava

Boks maçı hayli heyecanlı geçiyordu.İki boksör ringde kıyısıya dövüşüyorlardı.Ama birinin durumu pek kötüydü. Gözkapakları kapanmış, yüzü gözü kan içinde kalmıştı, yumrukları havayı dövüyor, bir teki bile rakibine değmiyordu.
Raund arasında menejerine sordu :
-Maçı alma şansım va mı?
Menejeri bir yandan terini kurularken :
-Elbette var, diye cevap verdi.Sen havayı dövmeye devam et .Böylelikle herifi zatüreden öldürbilirsin...!

Boğa

İki avcı arkadaş yaban ördeği avına çıkmışlardı.Ördeklerin yanına rahatça ürkütmeden varabilmek için bir İnek postuna bürünmeye karar verdiler.
İki arkadaştan sadece İneğin ayakları tarafında yürüyenin tüfeği vardı.Etrafı gözleyerek yavaş yavaş ilerliyorlardı.
Bir ara arkadaki heyecanla seslendi :
-Çabuk tüfeği bana ver, çabuk!
Öbürü şaşkınlıkla sordu :
-Ne o, sürü arkada mı yoksa?
Beriki sabırsızlıkla :
-Ne sürüsü yahu! dedi.Arkadan bir boğa dörtnala üstümüze geliyor.

Uçuş

16 Ekim 2007 Salı

Adamın biri varmış bu adam hep uçaktan paraşütle atlarmış bir gün rüyasında anneannesini görmüş anneannesi buna :
-Oğlum yarın paraşütle atlama paraşütün açılmayacak, demiş.
Ertesi gün tekrar atlamaya gitmiş.Herkes atlamış sıra ona gelmiş atlamamış.Komutan :
-Niye atlamıyorsun, demiş.O da rüyasını anlatmış komutanıyla paraşütleri değişmişler o atlamış yavaş yavaş iniyormuş.Komutan atlamış paraşütü açılmamış adamın yanından hızla geçmiş.Adam :
-Komutanım nereye demiş komutanda :
-Anneannenin yanına, demiş.

İmzadan Anladım

Adamın biri kendisi hakkında kötü sözler söyleyen kişiye haddini bildirmek için evine kadar gider. Fakat evde bulamaz. Öfkesinden kapıya büyük harflerle 'EŞEK' yazarak geri döner.Bir kaç gün sonra o kişiden şöyle bir mesaj gelir :
-Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzadan anladım.

Civciv

Adamın biri yolda bir günlük bi civciv bulur.Kanı kaynar beslemeye karar verir.Ertesi gün uçakla seyehat gereklidir.Civcivi havaalanında koynuna saklar ve uçağa biner.Yeri bir rahibenin yanıdır.Bir süre sonra civciv adamın koynundan aşağılara kayar. Adamda civcivin rahat nefes alabilmesi için fermuarını açar ve civciv kafasını fermuardan dışarı çıkarır.Bunu gören rahibe adama dönerek şöyle der :
-Afedersiniz bayım bu işlerden fazla anlamam ama galiba yumurtalarınızdan biri çatlamış.

Yaktın Beni

Adamın birisi kendine çok güçlü bir büyü yaptırmak istemiş.Tutmuş ülkenin en ünlü büyücüsüne gidip durumunu anlatmış.Ünlü büyücü büyüyü yaptıktan sonra adama demiş ki :
-Şimdi bu büyüyü al ay ışığında havaya doğru salla, yalnız sallarken aklına sakın dişi tilkinin kuyruğunu getirme.
Adam :
-Yaktın beni büyücü, demiş.
-Şimdi artık aklımdan hiç çıkmaz ki dişi tilki kuyruğu.

Tanışma

Adamın biri, o gün evine normal zamanından oldukça erken bir saatte dönmüştü.Kötü bir durumla karşılaştı. Karısı şeffaf bir gecelik içinde, bütün vücudu meydandaydı.Onun yanında da, kocanın geldiğini işittiğinden çabuk elbiselerini giydiği belli olan genç bir adam ayakta duruyordu.Ama genç adam soğukkanlılığını kaybetmedi.Genç kadının bileğini tuttu :
-Merak edilecek bir şeyiniz yok madam, dedi.Biraz vitamin, biraz trankilizanla bir şeyiniz kalmaz.
Genç kadın, inler gibi bir sesle :
-Dur, dedi.Yeni tanıştığımızdan, kocamın doktor olduğunu sana söylemeye vakit bulamamıştım!...

Tüh Allah Cezanı Versin

Adam işten eve gelir tam yatacak boşluktan bir ses :
-İşinden ayrıl, evini arabanı sat ve Lasvegasa git.
Adam umursamaz tabi.Fakat bir ay boyunca hep aynı hikaye adam eve gelir tam yatacak :
-İsinden ayrıl evini arabani sat Lasvegasa git.
Adam sonunda bunda birşey var deyip ertesi gun işinden ayrılır en kısa yoldan evi ve arabayı satıp Lasvegasa gider bir otele yerleşir. Gece olur gene o ses :
-Paraları al ve kumar salonuna in!
Adam apar topar giyinir salona iner aynı ses :
-Rulet masasına git!
Adam gider, bir yandan da sesi beklemektedir ses gelir :
-Tüm parayı kırmızı 17 ye yatır.
Adam heyecanla yatırır tüm parayı rulet döner döner durur, bilye dönmeye devam eder ve 21 de durur ve ses devam eder :
-Tüh allah cezanı versin!...

Zencilerin Dilekleri

13 Ekim 2007 Cumartesi

4 tane zencinin her birinin cinden bir dilek dileme hakkı vardır.1. zenci cinden beyaz olmayı diler ve beyaz olur.2. zenci de beyaz olmayı diler ve cin onu da beyaza çevirir. 3. zenci de aynı şekilde.Bu arada 4. zenci kendi kendine kıs kıs gülmektedir.Ve 4. zenciye cin dileğini sorar :
-Ne istiyorsun.
Zenci :
-Bu 3 beyazın yeniden zenci olmasını istiyorum, der.

Dost Geçinmeli

Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçecek.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti.Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!

Bilet Lütfen

Üç işletmeci ve üc mühendisin iş icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir. Tren garına giderler. Üç işletmeci 3 bilet aldığı halde mühendisler tek bilet alır. İşletmeciler bunun sebebini sorduklarında
mühendisler :
-Bekleyin ve görun, derler.
Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra üc muhendis kalkıp hep beraber trenin tuvaletine girerler. Biraz sonra kondüktor gelir ve üç işletmeciden üc bileti alır. Tuvaletin önünden geçerken kapıyı tıklatıp :
-Bilet lütfen, der.
Kapı açılır ve bir el bileti uzatır. İşletmeciler bunu görürler. Taktiği kapmışlardır. Donüş yolculuğu için yine gara giderler.İşletmeciler bu sefer tek bilet almışlardır. Muhendisler ise hiç bilet almaz. İsletmeciler yine şaşirıp sebebini sorduklarında mühendisler yine bekleyip görmelerini söylerler. Bir sure sonra yolculuk başlar. Önce işletmeciler kalkıp bir tuvalete girer. Ardından da mühendisler karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın bir mühendis çıkıp karşı kapıyı tıklar ve :
-Bilet lütfen, der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan mühendis diğer tuvalete geri girer!..

Berabere

Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı, hakemi bir köşeye çekip :
-Hocam, der.Sen bizim takımın durumunu bilmezsin...
-Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar bilirmisin?
-Ne yapar?
-Seni parça parça ederler...
Hakem cevap verdi :
-Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız...
-Neden?
-Öteki, takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!...

Ayıp Olur

Uçakta hostes, papaza sormuş :
-Viski, cin, şarap...Ne emredersiniz?
-Kaç metrede uçuyoruz kızım?
-On bin metredeyiz peder!
-O halde sen bana su getir kızım, patrona çok yakınız, ayıp olur!

KEL-TOPAL-KÖR

Kel, kör ve topal birgün yolda yürürlerken yanlarından hızla bir araba geçmiş. Kel sinirle bağırmış :
-Eyvah saçımın şekli bozuldu.Şimdi yakalarım ben seni, demiş.Arkadaşı topal :
-Sen dur ben şimdi yakalarım, demiş.Oradan kör atılmış :
-Siz zahmet etmeyin sen arabanın plakasını aldım, demiş.

Bizim Ev

10 Ekim 2007 Çarşamba

Temel evlenemiş.Kızın babasının evine ziyarete gitmişler.Gece Fadime sevişmek istememiş.
-Neden kaçaysun, diye sormuş Temel.
-Ha pura pabamın evii, demiş Fadime.
-Purası pabanın evi de, pizim ev çerhane midur?

Aşk Dili

Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış, dolaşıyorlardı.Erkek ahtopot eğildi, hafif sesle dişi ahtapotun kulağına fısıldadı :
-Ne güzel bir gece, değil mi sevgilim?...Mehtap, yıldızlar, sen, ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz.

Komisyon

Kadının biri doktoru yolda durdurup sordu :
-Köşe başındaki zengin çocuğunu iyileştirmek için sanıyorum çok para alıyorsunuzdur.
Doktor :
-Alırsam alırım, dedi.Sizi ilgilendirir mi?
Kadın :
-Nasıl ilgilendirmez!...Çocuğu yaralayan taşı oğulum atmıştı, bunu unutmayın.

Çiş

Yüzme Hocası kızgın bir şekilde genç adama yaklaştı :
-Derhal çıkıp gidin buradan.Suya çiş yaptığınızı gördüm!
-Ama bu işi ilk ya da tek yapan ben değilim herhalde?
-Haklı olabilirsin, ama ötekiler hiç değilse suyun içinde yapıyorlar.Sizin gibi tramplen tahtasının üzerinde değil.

İÇKİ ÖLDÜRÜR

Albay askerlerin içki içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır.Yazıda :
-İçki öldürür, diye yazıyordur.
Ertesi gün oradan geçen albay ne görsün?Biri yazının altına şunları ilave etmemiş mi :
-Askerler ölmez!

O KARIŞMAZ

İki Fransız kadın konuşurlar :
-Peki, başkasından hamile kalmana kocan kızmadı mı?
-Kızmadı.O prensip sahibidir, başkasının işine karışmaz.

Alkol

8 Ekim 2007 Pazartesi

> Sarisin yildiz adayi, ustu acik kirmizi arabasini gecenin bir vakti
> iyice
> tenhalasmis ve loslasmis Hollywood Bulvari'nda hizla surerken trafik
> polisi cevirdi..
> "Hanimefendi, ehliyetiniz lutfen.."
> "Ehliyet nedir, afedersiniz?."
> "Kredi karti buyuklugunde bir karttir, hanimefendi. Uzerinde resminiz
> vardir."
> Sarisin yildiz adayi cuzdanini cikardi, icinden bir yigin kart
> dokuldu.
> Uzerinde resmi olani buldu, uzatti.
> Polis "Tesekkur ederim" dedi, "Simdi de ruhsatiniz lutfen.."
> Sarisin mahcup mahcup sordu gene..
> "Ruhsat nedir?.."
> "O da deyim yerinde ise arabanizin kimlik kartidir. Genelde torpido
> gozunde durur" diye sabirla yanitladi, polis..
> Sarisin torpido gozune uzandi. Orada gercekten oyle bir kart vardi.
> Onu
> da
> polise uzatti.
> Polis ehliyet ve ruhsati inceledi. Ikisi de mukemmeldi. Gorunurde her
> sey
> normaldi ama ortada da bir gariplik vardi.
> "Bir dakika lutfen" dedi sarisina ve motosikletinin yanina gitti,
> telsizle
> merkezdeki nobetci arkadasini aradi.. Olanlari anlatti.
> Merkezdeki sordu:
> "Kadin sarisin mi?.."
> "Evet!.."
> "Mavi gozlu mu?.."
> "Evet!.."
> "Super mini mi giyiyor?.."
> "Evet.."
> "Gogusleri kazagindan firliyor mu?."
> "Evet.."
> "O zaman hemen arabanin yanina git ve fermuarini indir."
> "Ne cildirdin mi sen?.. Ben bunu nasil yaparim" diye bagirdi trafik
> polisi.
> "Sen git dedigimi yap" dedi, merkezdeki..
> Trafik polisi sarisinin yanina geldi, fermuarini indirdi..
> "Neee" diye bagirdi, sarisin.. "Gene mi alkol muayenesi.."

Şemsiye

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?

Fil Sütü

İki arkadaş teneffüste konuşuyorlardı :
-Bugün bir bebek gördüm, fil sütü içerek bir haftada on yedi kilo almış.
-Alal alal, çok tuhaf. Kimin bebeğiymiş bu?
-Filin!...

Hepsi Birden...

Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu :
-Bakın çocuklar, dedi.Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır.Hastalara...Yaşlılara...Muhtaçlara...Her sabah okula geldiğiniz zaman size birgün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım.Tamam mı? 
Ertesi sabah Oymakbeyi çocukları toplayıp sordu :
-Söyleyin bakalım...Dün ne gibi bir iyilik yaptınız? 
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan :
-Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim. 
Adamcağız şaşırdı :
-Hepiniz mi? 
-Evet efendim, hepimiz birden. 
-Neden? 
Çocuklardan biri cevap verdi :
-Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim!

Kurban Bayramı, Kurbanlık, Selçuk Erdem Karikatürleri

5 Ekim 2007 Cuma