29 Kasım 2007 Perşembe

Ziyafet sofrasında ev sahibesi kontes, baskısını daha çok hissettimek için konuşmak isteyenlere sıra ile söz veriyordu. Edebiyatın toplum üzerindeki tesirleri hakkında parlak fikirler ileri sürülüyordu. Bir aralık meşhur şair Valery, bir şey söyleyecek oldu, kontes:
- Bir dakika, dedi, dıranız gelince söylersiniz.
Bu bir dakika yarım saati buldu. Neden sonra geveze hatip sözünü bitirince Kontes, Valery'e döndü:
- Buyrun şimdi söyleyebilirsiniz, dedi.
Şair cevap verdi:
- Sadece biraz tuz rica edecektim!!!

Köyün birinde bir deli varmış ve bu deli ile dalga geçen bir grup varmış.
Masaya bir tane 5 milyon, bir tanede 1 milyon koyuyorlar. Köy delisi her seferinde 1 milyonu alıp kaçıyor. gruptakiler gülüşüyorlar. Durumu gören bir yabancı, merak etmiş, deliyi yalnız bulup fısıltıyla sormuş:
- Niye beş milyonu almıyorsun?
Deli: - Enayimiyim ben? bir kere beş milyonu alırsam, bir daha oynamazlar."

Padişahın çok sevdiği bir atı varmış. "Bu hayvanın öldüğünü bana kim söylerse, kellesi gider." dermiş. At ölmüş bir gün, millet telaşta, tir tir titriyor. Akıllı vezir ben söylerim demiş.
Girmiş padişaha. "Sultanım" demiş.
"Senin at var ya, senin at... Yem yemiyor, su içmiyor, yerinden kıpırdamıyor. Dört ayağı havada kaskatı duruyor. Nefes de almıyor."
"Bre zındık. Öldü, desene şuna" diye gürlemiş padişah. "Ben demedim, siz dediniz." diye gülmüş

Orta yaşlı bir adamın üç oğlu varmış. Bundan da büyük onur duyarmış. Dostlarıyla bir araya geldiğinde ne yapar eder punduna getirir, oğullarından söz edermiş.
Bir gün dostlarıyla sohbet ederken yine sözü döndürüp dolaştırıp oğullarına getirmiş ve başlamış gururla anlatmaya:
- Benim üç oğlum da çok akıllıdır. Sabahleyin kalkarken büyüğü "bugün hava açık olacak" diyor, ortancası "hayır kapalı olacak", küçük ise "ikiniz de bilemediniz, yağışlı olacak," diyor. Vallahi üçünden birinin dediği gibi oluyor.

O gün evde yiyecek bir şey kalmamıştı. Adam aç acına yattı. Bir süre sonra rüyasında kendini nefis bir porsiyon yemeğin başında buldu. Biraz soğusun diye beklerken uyanıvermesin mi!
Hiddet ve üzüntüyle söylendi:
- Be Allah'ın kulu, sıcak sıcak yeseydin ya!

Öğretmen: "Söyle bakalım, Osmanlı tahtanı I. Ahmet'ten önce hangi padişah vardı?"
Öğrenci: "Sıfır Ahmet, efendim!"

İki ortak yemeğe çıkmıştı. Biri: "Eyvah!" dedi. "Kasayı kilitlemedik." Beriki, pişkin, karşılık verdi:
- Zararı yok. İkimiz de buradayız nasıl olsa."

İri yarı adam kahvede oturan çelimsiz adama yaklaştı ve ensesine bir tokat attı. Çelimsiz adam döndü ve öfkeyle sordu: "Şaka mı bu, yoksa ciddi mi?"
İri yarı adam kaba bir sesle cevap verdi:
- Ciddiydi, nolmuş.
- Hiiç, ben şakadan hoşlanmam da...

Hakim sanığa: "Şimdi," dedi. "o koca kasayı nasıl açtığını bir bir anlat bakalım."
- Değmez, hakim bey, nasıl olsa beceremezsiniz."

Öğretmen, babasına öğrenciyi şikayet ederek arkadaşlarından kopya çektiğini söylüyordu. Çocuğun babası "Caım nereden belli?" dedi. "Belki de arkadaşları ondan kopya çekiyordur."
O zaman öğretmen şu cevabı verdi. "İmkansız, çünkü bir soruyu arkadaşı "bilmiyorum" diye cevaplandırmış, sizin ki de "ben de bilmiyorum" diye yazmış!"

28 Kasım 2007 Çarşamba

Adam satıcıya sordu:
- Köpeğiniz sadık mıdır?
- Hem de çok. Şimdiye kadar beş kişiye sattım, her seferinde geri döndü!

Kadın kapıya gelen dilenciye çıkıştı:
- Sadaka toplamak için kapı kapı dolaşmaya utanmıyor musun?
- Mecburum efendim, bugüne kadar kimse sadakayı evime getirmedi!

Karı-koca hiç geçinemiyordu, bir dostları yakınlarından birine "ne diye ayrılmıyorlar sanki " dedi. Beriki ciddiyetle cevap verdi.
- Maksat başka, kardeşim. İkise de boşanıp öbürünü rahata kavuşturmak istemiyor.

Delinin biri koğuştaki yatağında sırtüstü yatmış bir ayağını havaya dikmiş, aşağı düşmesin diye de duvara bağlamıştı. Doktor içeri girip de bu manzarayı görünce sordu: Bu da ne? Niye ayağını kaldırıp da bağlamış bu adam?
Başka bir deli cevap verdi: "O, ayağını ampul sanıyor da ondan efendim."
- Olmaz öyle şey, söyleyin ona indirsin.
- Söylesek; indirir indirmesine ama, o zaman karanlıkta kalmaz mıyız?

Sinirli adam karısına sordu:
- Kapıdaki dilenciye bişey verdin mi?
- Verdim. Dünkü çorba ile iki buçuk lira.
- Çorbayı içti mi?
- Evet
- İyi öyleyse parayı haketmiş.

Adam anlatıyordu: "Aslan bana doğru geliyordu.Yaklaştı, yaklaştı... Öyle ki burun buruna geldik!!!
- Sonra?
- Sonrası kafesin önünden ayrılıp maymun kafesine geçtim.

Sarhoşun biri, kavgada yaralanmıştı. Hastahaneye kaldırdılar. Doktor yaralıyı görünce :
- Çabuk alkol getirin!, diye seslendi.
Bunu duyan sarhoş müdahale etti:
- Artık alkol istemem, hesabı getirin!

Onbaşı acemi erlere yönleri öğretiyordu. Birini çağırarak:
- Bak şimdi, dedi; sağında batı, solunda doğu, önünde de kuzey olduğuna göre arkanda ne var?
- Karım ve dört çoçuğum var komutanım!

Karadeniz Fıkraları - Görmedim

25 Kasım 2007 Pazar

Bir Fransız Vampir Yarasa, bir İngiliz Vampir Yarasa ve bizim Temel Vampir Yarasanın bir gece, canı muthiş derecede sıkılmış.Düşünmüşler ve kan içme yarışması yapmaya karar vermişler.Önce Fransız Vampir Yarasa havalanmış pırrrr diye...15-20 dakika sonra geri dönmüş bizim avcı.Döndügünde ağzı ve dişleri kan içindeymiş. Diğerleri merakla sormuşlar :
-Ne oldu ya?.. Anlatsana bizimki hiiiç, demiş pişkin pişkin.
-Hani şu ilerde bir köy var ya.
-Eeee.
-Hani orada bir eşek var ya, işte bütün kanını içtim onun!!!
-Vovvvv, demiş diğerleri, büyüksün valla,.... Biraz sonra İngiliz Vampir Yarasa havalanmış yalpalayarak yarım saat sonra geri dönmüş.Geri döndüğünde yüzü kan içindeymiş...Diğer ikisi hemen sormuslar :
-Eee baba, anlat bakalım sen ne yaptın...
Başlamış bizimki :
-Hani ilerde bi köy varya, hani orada bir eşek leşi var ya.
-Eeee.
-Hani orada büyük bir Çınar var ya, hah...Evet evet işte orada iki inek vardı, içtim ikisinin kanını...
Diğer iki yarasa hayretler içerisinde bakakalmışlar,.
-Uff be, demişler.Senin üstüne Yarasa cıkmaz bu alemde...
Sıra bizim Temel Vamir Yarasaya gelmiş....Pırrr...1 saat 2 saat yok bizimki, derken sabaha karşı çıkagelmiş... Yalpalaya yalpalaya, zarzor iniş takımlarıyla tutunmuş diğer iki vampirin yanına geldiğinde yüzü gözü, eli ayağı kan içindeymiş...Diğer iki yarasa hemen atlamışlar :
-Ne oldu?
Anlatmış bizimki :
-Hani ilerde bi köy var ya, hani orada bir eşek leşi var ya.
-Eeee, demiş diğerleri merakla.
-Hani orada büyük bir Çınar varya, o Çınarın altında iki inek leşi var ya...
-Eeee...????
-Hani leşlerin yanında büyük bir kaya var ya...
-Evet???
-Görmedim....Görmedim anasını satımmmm....

Karadeniz Fıkraları - Hayret Birşey!

Trabzon Asri Mezarlığı'na bir helikopter düşmüştü.Ankara'dan zayiatı öğrenmek için olay yerine telefon ettiler.
Yetkilinin cevabı şöyle oldu:
-Şimdiye kadar 30 ölü çıkarttık.Hayret bir şey: Kazdıkça çıkıyor!

Karadeniz Fıkraları - Hami Hoca

Karadeniz'de iddialı bir maç vardı.Rizeli imamlarla, Trabzonlu imamların maçı...Ama Trabzonlu imamlar zayıftı.Yenilmemek için ne yapacaklarını düşünürken Temel onlara akıl verdi :
-Alın, Hami'yi oynatın.
-Yahu hiç olur mu?
-Olur, olur...Hami hoca diye yutturursunuz?
Neyse, maç oynandı ve Trabzonlu imamlar üzgün bir vaziyette geri döndüler.Temel merakla sordu :
-Ne yaptınız yahu?Hami'yi yutturamadınız mı?
-Yoo...Yutturduk.Hem çok da iyi oynadı.2-1 yenildik, tek golümüzüde Hami hoca attı.
-Eeee, nasıl yenildiniz?
-Hiç sorma Temel...Rize'de bir Van Basten hocayla , bir de Gullit hoca vardı ki, bütün takıma yetti.
...................................................

Karadeniz Fıkraları - Güzellik

Temel'e hangisini seçersin diye sormuşlar.
-Güzellik mi, aptallık mı?
-Aptallık, demiş Temel, guzelluk geçicidur daa.

Karadeniz Fıkraları - Güvence

Temel'in on ikinci oğlunu askere cağırmışlar, ondan önceki on bir tanesi askerde öldüğü için Temel itiraz etmiş,
-Söyleyin padişahınıza penum şeyime güvenip sağa sola savaş açmasun.

Karadeniz Fıkraları - Gemici

Kadının biri kocası ile tartışsmaktadır. Kadın :
-Bıktım senin bu çapkınlıklarından. Yoldan gelip geçen kadınlara bile bakıyorsun vır vır vır dır dır dır.
Kocası bunun üzerine sinirlenir ve cebinden çıkardığı bıçak ile şeyini keserek arabanın camından dışarı atar. Tam bu sırada İdris ile Temel otoyolda otomobilleri ile yolalmaktadırlar. Adamın şeyi gelir ve bizimkilerin camına çarparak yapışır. Bunun üzerine Temel İdris'e dönerek :
-Uy ula İdris sinekteki mala bak uşağum ...

Gazla!, Etrafta Polis Yok!

Temelle Dursun kamyona 6 metre yüksekliğinde eşya yüklemişler, İstanbula götürüyorlar.Giderken 100 metre ileride bir köprü gözlerine çarpmış.Köprü yüksekliği 4.50 m. yazıyor.Köpruye 15 metre kala yavaşlamışlar,
etrafa şoyle bir bakındıktan sonra Dursun Temel'e :
-Gazla uşağum, etrafta polis yoktur.

Karikatürler

21 Kasım 2007 Çarşamba





Et Suyu

Doktor adamı iyice muayene ettikten sonra karısına döndü. Üzüntülü bir sesle :
-Sakin olun.Kocanız hasta. Bir hafta ya yaşar, ya yaşamaz.
Ertesi hafta geldiğinde durum değişmemişti. Tekrarladı doktor :
-Bir haftalık ömrü var sakin olun.
Daha ertesi hafta geldiğinde hasta bayağı düzelmişti. Karısı da birşey içiriyordu adama. Doktor sorunca, kadın eşine içirdiği şeyin et suyu olduğunu söyledi.Hergün kocası iki tabak et suyu içerdi.Bunun üzerine doktor patladı :
-Hanım, hanım.. Buna hergün iki tabak et suyu verirsen tabiki gebermez bu herif!

Göz Doktorunda

Doktor şaşırmıştı :
-Doğrusu gözlerinizdeki bozukluğu bir türlü anlayamadım.Tam yirmi beş yıllık göz hekimi olduğum halde, böyle bir olayla ilk kez karşılaşıyorum.Gözlerinizin biri soldan sağa bakıyor, öteki yukarıdan aşağı...
-Şey, doktor...Ben biraz bulmaca meraklısıyımdır da...

Hangisi Daha Açıkgöz

Çok akıllı geçinirdi.Kapısında "ikinci kez gelen hastalardan yarım ücret alınır"yazılı doktora girdi.Gülerek :
-Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mı beni?dedi.
Doktor da güldü :
-Tabii, hatırlamaz olur muyum?
-Eeee? Muayene etmeyecek misiniz?İlaç vermeyecek misiniz?
-Hayır gerekmez...Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin...

Bayramdan Bayrama

Bektaşiye sormuşlar :
-Rakı içer misin?
-Akşamdaaaan akşaaaama...
-Namaz kılar mısın?
-Bayramdan bayrama, bayramdan bayrama...

Allah Şimdi Ne Yapıyor

Bir gün yolda yaya giden bir Bektaşinin önüne bir atlı çiktı :
-Baba, dedi, bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?
Bektaşi yanıt verdi :
-Elimden gelen bir şeyse, hay hay, oğlum.
-Şunu öğrenmek istiyorum : Şu anda Allah ne yapıyor?
Sualin münasebetsizliğine içerliyen derviş, hic belli etmemiş :
-Yanıt veririm ama, bir şartla, sen o attan in, ben bineyim.
-Neden?
-Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan!
Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş.
Adam:
-Hadi, demiş söyle bakalim. Allah şimdi ne yapıyor?
Bektaşi :
-Ne yapacak, demiş, atı senin gibi budalanın elinden alıp, benim gibi akıllıya veriyor, deyip atla uzaklaşmış.

Allah'ın Kelamı

Bir mecliste Kuranı Kerim'den söz açılmıştı.Kuran'ın eşsizliginden ve olağanüstü bir eser olduğundan bahsedilirken, odanın bir köşesinde kendi halinde çubuğunu içmekte olan bir Bektaşi söze karışarak :
-Evet, Allahın kelamı cidden eşsizdir. Ama, yazısı biraz karışıktır!,...der.
Dinleyenlerden biri hayret ve biraz da hiddetle sorar :
-Karışık mıdır, nerden biliyorsun?
Bektaşi acınacak bir tavırla cevap verir :
-Alnımın yazısından!

Bir Sizden

İki Laz sinek avına çıkmışlar.Dolaşıp ararlarken, birinin alnına bir sinek gelip konmuş.Laz usulca arkadaşına alnındaki sineği göstermiş.Arkasından da Laz hemen namluyu doğrultup ateş etmiş; sineği de, arkadaşını da vurmuş :
-Bir suzden, bir buzden citti, diye söylenmiş.

Tohtura Bye Bye

17 Kasım 2007 Cumartesi

Köylü bir Kürt karısı bir iki yaşındaki çocuğunu doktora götürmüş.
-Tohtur beg, yavrim haste, demiş.
Doktor çocuğu muayene etmiş, tartmış, ilaç vermiş, reçete yazmış.Kadın, kapıdan çıkarken çocuğuna :
-Yavrim, demiş, tohtur bege bye bye desene!

Tiryaki Yoksa

Bir köylü telaşla bir başka köylüye koştu :
-Bana bak, senin inekler sigara içer mi?
-Çıldırdın mı sen?İnek sigara içer mi hiç?
-Öyleyse ahırın yanıyor, kardeşim.

Kim şişti

Küçük bir otomobilde giderken, yol kenarında işaret eden bir köylü gördü.Bu sıcakta onu arabaya almanın vicdan borcu olduğuna inanıp durdu.Ama köylü çekingenlik gösterdi :
-Sağolun...Şey...İneğim de var da... Birlikte gelmemiz gerek...
-Aaa o olmadı işte...ineği ne yapacağız?
-Bağlarız arkaya...
-Olur mu hiç?Ben gazladım mı, bağ kopar, inek geride kalır, gideriz biz.
-Yok yok, merak etmeyin! yetişir bize...
Köylü öyle ısrar ettiki sonunda ineği bağladılar otomobilin arkasına ...Ve hareket ettiler.Kilometre saati giderek yükseliyordu :
10...20...30...40...inek oralı değildi.Arabanın hızına uyarak koşuyordu...Araba hızlanıyordu :
50...60...80...90...inek yine koşuyordu aynı tempoda...Arabayı kullanan bayağı sinirlenmişti...Birden gazladı :
100...120...Derken 150 kilometreye çıktığında...Köylüye döndü :
-Bak seninki şişti.Dili dışarı çıktı.
-Ne şişmesi! Şişmekten değil dilini dışarı çıkarması...Sen yavaş gidiyorsun da sollamak istiyor bizi.Diliyle işaret verip yol istiyor.

Otomobilden anlamaz

Adamın biri Munzur dağlarında otomobiliyle yol alırken, otomobili arıza yapmış.Adam inip, kaputu açmış, motorun orasına burasına bakarken, bir ses duymuş :
-Platine bak, platine.Platin meme yapmış.
Adam irkilerek dönüp bakmış : bir eşek.Evet, bir eşek...Konuşuyor.Korkup kaçmaya başlamış.Koşarken bir köylüye rastlamış.
Köylü :
-Selamün aleyküm hemşerim, demiş.Ne koşuyorsun böyle?Arkandan ayı mı kovalıyor?
Adam anlatmış başına gelenleri.
Köylü :
-Aldırma ona sen, demiş.Traktörden anlar o; otomobilden anlamaz.

Kazanan Kim

Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın aklına bir muziplik geldi :
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen...Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm.Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti"diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça verirsin?
-Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa...
-Yani?
-Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen de onları ye!Al arabayı, atları koşumları!...
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri...
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine...
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?

Eltimgile Gidiyorum

Erzurum'un trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş :
-Hanım, hanım!Nereye?
Kadın dönüp :
-Vıy! demiş.Sana ne? Eltimgile gidiyorum.

Zil Çaldı Paydos oldu

Delileri uçağa bindirmişler, bir şehirden ötekine naklediliyorlardı.Ama o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot dayanamadı, uçağı ikinci pilota teslim ederek içeride ne olup bittiğini görmek istedi.
Deliler uçakta hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı.Baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamış, akıllı, uslu oturuyordu.
-Sen neden bağırmıyorsun? diye soracak oldu.
Adam :
-Ben bunların öğretmeniyim, diye cevap verdi.Onlarda benim öğrencilerim.Şimdi teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum.
Pilot, çaresiz yerine döndü. Bir süre geçti.Bir an geldi ki sesler büsbütün kesiliverdi.
Pilot:
-Aman çok güzel! diye sevindi.Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü.
Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir ses seda çıkmıyordu.Pilot biraz daha bekledikten sonra merak etti.Gidip bakmak istedi.
Bir de ne görsün! Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka kimsecikler yok değil mi!
Dehşetle sordu :
-Öğrencilerin nerede?, diye...
-Dersler bitti.Hepsini evlerine gönderdim!

Fitil Kısaydı

Akıl hastanesinde çalışan doktorun biri bir gün stajerlerini yanına çağırmış ve onlara demiş ki :
-Bugün bizim deli hastaların üzerinde bir deney uygulayacağız.Ve anlatmış :
-Hepiniz çırılçıplak olacaksınız ve boynunuza da "Dikkat Bomba" yazılı birşey asacağım, sırayla içeriye gireceksiniz ve bakacağım deliler bu durumda ne yapacak, demiş.Doktorun düşüncesi delilerin o yazıyı gördükten sonra dışarıya kaçacak olmasıdır..İlk stajer içeriye girmiş.Deliler stajeri olduğu gibi pencereden dışarı atmışlar.Sıra ikinciye gelmiş o da aynı.Dört, beş derken Doktorun elinde stajer kalmamış.Sonunda doktor kendisi anadan doğma içeriye girmiş.Bu sefer delilerin hepsi pencereden dışarı atlamış.Deney bittikten sonra doktor delilere demiş ki :
-Yav arkadaşlar stajerleri içeri gönderdim, hepsini pencereden dışarı attınız.Ben içeri girdim.Bu sefer sizler atladınız.Niye? Oradan delinin biri pat diye cevabı vermiş :
-Stajerlerin fitili uzun olduğu için atması kolayoldu.Fakat sizin fitil kısa olduğu için biz atlamak zorunda kaldık, demiş.

Zafer Tatar

Delidir ne yapsa yeridir

Akıl hastanesine yeni gelen doktor, hastaları ziyaret ediyordu.Birine yaklaştı :
-Sizin adınız nedir bakayım?
-Hüsamettin efendim.
-Soyadınız?
-Tanrıoğlu.
Tam o sırada yandaki yaşlı :
-İnanma inanma doktor, yalan söylüyor.Benim böyle bir oğlum yoktur.

Tecavüze Uğrayan Sarışın

12 Kasım 2007 Pazartesi

Bu kadari da olmaz..
Istanbul'un gobeginde, sehir eskiyalari tarafindan tecavuze ugrayan sarisin bir bayanin icler acisi durumunu ve tecavuz aninin goruntuleri amator bir fotografci goruntulemeyi basarmis..
Bir otoparkta gupegunduz yapilan tecavuzun goruntulerini ekte bulacaksiniz. Bu fotograflarda tecavuz sirasinda utanmadan kamereya poz veren bile var.
Yaziklar olsun, boyle zihniyete, nerede bu devlet.. Sarışın bayana bir allahin kulu bile yardım etmiyor. Bakalim daha basimiza neler gelecek.. Yuh ki ne yuh... Hadi bakalım daha neler göreceğiz...




İnterneti Türkler İcat etseydi.

>BILGISAYAR AÇILIŞ MESAJLARI :
>
>- Ad Soyad girin
>- Şifrenizi girin
>- İkametgâh girin
>- Nüfus sureti girin
>- Annenizin genc kızlık soyadını girin
>
>İNTERNETTE GIDECEĞINIZ ADRESI YAZDIKTAN SONRA EKRANA GELEN MESAJLAR :
>
>- Emin misiniz?
>- Ciddi misiniz?
>- Bak son defa soruyorum!
>- Günah benden gitti, bağlıyorum.
>
>E-MAIL ALMAK ICIN YAPILMASI GEREKLI IŞLEMLER :
>
>1. Nüfus Cüzdanı aslî ve noter tastikli fotokopisi
>2. İkametgâh senedi
>3. Savcılıktan iyi hâl kağıdı
>4. 6 fotoğraf
>5. Son 3 ay içinde alınmış isme tescilli elektrik,su,doğalgaz faturası
>(ödenmiş olacak)
>6. Erkek kullanıcıların Askerlikle ilişkileri olmadığına dair tecil belgesi
>veya teskere belgesinin Noter
>tasdikli sureti.
>7. 18 yaşını doldurmamış kullanıcılarda velilerinin yazılı izin belgesi...
>
>
>Not: İnternet e-mail kullanım depozitosu 400$ olup aylık 50 milyon kullanım
>ücreti alınacaktır faturasını ödemeyen abonenin e - maili kesilir.
>(not: İnternet İşleri Genel Müdürlüğü, hiçbir tebligat yapmadan abonenin
>e-mail adresini önceden haber vermeden kapatma veya değiştirme hakkına
>sahiptir)
>
>BAĞLANAMAMA MESAJLARI :
>
>- Bu siteye giriş İnternet Yüksek Konseyi tarafindan yasaklanmıştır.
>- Çocukların zihinsel gelişimini engellediğinden bir (1) gün süre ile
>kapatmıştır.
>- Site, borcundan dolayı kapatılmıstır
>BAĞLANMA MESAJLARI :
>
>- Sitemizi seçtiğiniz için teşekkür ederiz, sitemize girmekle artık sadece
>bizim sitemize geleceğinize ve başka hiç bir adrese gitmeyeceğinize dair
>bir anlaşmayı kabul etmiş oluyorsunuz. Bu durumu kabul ediyorsanız "Evet",
>etmiyorsanız "Evet" tuşuna basın. İhtilaf halinde İstanbul Mahkemeleri
>geçerli olacaktır.
>
>HATA MESAJLARI :
>
>- Ulaşmaya çalıştığınız bilgisayarın mahallesinde elektrikler kesik
>olduğundan bağlantı kurulamıyor.
>- Eksik tuşa bastınız, lütfen tekrar deneyin.
>- "Q" harfine bastınız, bu durumun bir yanlışlık sonucu olduğuna
>inanıyoruz, Bir kez daha "Q" harfine basmanız halinde bilgisayarınız takibe
>alınacaktır.
>- Hatasız bilgisayar olmaz.
>- Kime şikayet ederseniz edin.

Ölmeden Önce Son Sözler...

11 Kasım 2007 Pazar

>» GÖNDER GÖNDER, BEN TUTARIM.
>» AABI ÇOK SERİ BİR ARABA BU YAAA...
>» KORKMA HAYATIM, ARABAMIZDA ABS VE AIRBAG MEVCUT.
>» POSTANEDE BANA AİT BİR KOLİ VARMIŞ ONU ALMAYA GELDİM.
>» OOLUM..5 TAŞ ÇALDIM RUHUN BİLE DUYMADI..
>» BAKIN ÇOCUKLAR, BU DENEY SETİ, KAPAĞI AÇILINCA GÜVENLİK ÖNLEMİ OLARAK >ELEKTRİGİ KESER..
>» DEMEK PİRANA DEDİKLERİ ŞEY BU..HİHO..
>» BAK HULUSİ ABİ BIYIKLARI ILE OYNUYOM Bİ ŞEY OLMUYO.
>» EY RUUUUHHH..GELDİYSEEEN......
>» O İRMİKLERİ NEDEN ALDIN NURHAN..HELVA MI YAPICAN?.. NİYE?
>» DOĞALGAZIN ÜLKEMİZE HAYIRLI VE UĞURLU OLMASINI DİLİYOR VE DOĞALGAZLA
>» ÇALIŞAN İLK OCAĞI HUZURLARINIZDA YAKIYORUM.
>» EVLADIM, BENİ KARŞIDAN KARŞIYA GEÇİRİR MİSİN?
>» GEEEEL, GEEEL SAĞ YAP GEEEL...
>» BAH BAH BAH HALA UZUNLARLA GELiYO...
>» CANİKOM, BU ETİN TADI SANA DA BİRAZ GARİP GELMEDİ Mİ?
>» MÜJDEMİ İSTERİM TURAN ABİ BİR KIZIN DAHA OLDU.
>» KİM BEKLER LAN YEŞİLİN YANMASINI?!
>» EŞŞEK ŞAKASI YAPMAYIN LAN...
>» BEKLE CEMŞİT ABİ BEN BİR DALIP ÇIKICAM.
>» KORKMA HANIM BU SAATTE KAPIMIZI KİM ÇALACAK, TANIDIK BİRİDİR.
>» HALA KARLI GÖSTERİYOR MU HANIM?
>» ELEKTİRİKÇİYE NE GEREK VAR CANIM, BEN HALLEDERİM.
>» BAK ŞİMDİ NASIL SOLLIYCAZ ..
>» GEL ABİ BURASI BOYU GEÇMİYOR...
>» AYA BAK AYA, KAMYON FARI GİBİ !!!
>» BEN DENEDİM, KORKMAYIN.
>» BAK KADRİ ABİ, SUYUN DERİNLİĞİ ÖNEMLİ DEĞİL, ASIL İŞ ATLAMASINI BİLMEK..
>» YAV HAYRETTİN ABİ BURASI FENER TRİBÜNÜ DEĞİL GALİBA..
>» HİHİHA...BAK GELEN ŞEY KÖPEKBALIĞINA NE KADAR DA BENZİYOR.
>» RASİM ABİ, KAFESİN KAPISI KAPALI DEĞİL Mİ?
>» NALAN, BİR KİBRİT YAK DA BAKALIM NE KOKUSUYMUŞ...
>» YAPMA SATILMIŞ ABİ, ŞEYTAN DOLDURUR

Neresinden

9 Kasım 2007 Cuma

Kore'de Türk Tugayından iki Anadolu'lu asker biraz gezmek için firar ederler.Şehirde bir aşağı bir yukarı dolaşırken inzibat subayı bunları yakalar ve sorar :
-Hani sizin izin kağıtlarınız?...
Erler subayı atlatırız umuduyla :
-Biz Amerikalıyız...diye cevap verirler.Subay durumu anlar, ama hiç bozuntuya vermez :
-Amerika'nın neresindensiniz? diye sorunca :
-İçindenik kumandanım!...diye yanıt verirler.

Küstahlık

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?

İnsan Kılçığı

Yeni erler eğitim görüyordu.Ders veren üsteğmen, karadenizli bir ere insan iskeletini göstererek ne olduğunu sordu.
Er :
-İnsan kılçığıdır komutanım, dedi.

Hıçkırık

Savaşın en kızgın anıydı.Cephede bombalar patlıyor, mermiler vızır vızır uçuyordu.Bu arada bir askeri hıçkırık tuttu.Yanındaki askere döndü hıçkırık tutan :
-Heey, beni korkutsana biraz!...Korkut da hıçkırığım geçsin...

Guş

Yüzbaşı evin papağanına belli başlı kelimeleri ezberletmişti.Mehmet gel, Mehmet git, şunu yap, bunu yapma v.s...
Evde kimsenin bulunmadığı bir sırada.Evin yeni emir eri ortalığı silip süpürmekle meşgul görünüyordu.İçeriden MEHMED diyen sesi duyunca fırladı koştu :
-Buyur, dedi ama arkası gelmedi .
Tekrar işine daldı.Bir zaman sonra tekrar çağrıldı.Şaşırmıştı.Odada bu emri beklemeye karar verdi.Papağana gözü takıldığı anda da papağan :
-MEHMED diye çağırmasın mı!Derhal hazır ol vaziyetine geçerek :
-Buyur komutanım, dedi.Kusura bakma seni guş sandımdı.

General Motors

İki erden birisi, geçen kamyona selam durunca öbürü sordu :
-Neden selem verdin?
-Görmedin mi?Kamyonun üzerinde General Motors yazıyordu.

Demokrasiyi Savunuyorum Ama...

8 Kasım 2007 Perşembe

Manevra varmış.Mehmet elde tüfek yerde yatıyormuş.Komutan gelip sormuş :
-Düşman önden gelirse ne yaparsın?
Mehmet cevaplamış.Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse, diye tekrar sormuş komutan.Mehmet bunları da cevaplamış.
Komutan en sonunda :
-Ya düşman tepeden gelirse? deyince.
Mehmet'in bu soruya cevabı :
-Bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım! olmuş.

Bisküvi

7 Kasım 2007 Çarşamba

Acemi er, levazım başçavuşuna yakınır :
-Başçavuşum, bize yemekte ördek böreği verdiler.Yemin ederim ki, içinde bir gram bile ördek eti yoktu.
-O halde? diye yanıtlar başçavuş.Sen hiç asker bisküvisi yedin mi?
-Şey...yani evet, başçavuşum.
-İçinden hiç asker çıktı mı, ulan!

Tren Bekliyorum

Yeni evli bir çift tren hatlarına yakın bir yerde ev almışlar. Evin beyi her sabah işe gittikten sonra trenler geçmeye baslarmış ve yatak odasında bulunan elbise dolabının kapıları gıcırdarmış.Buna sinirlenen evin hanımı bir sabah eşi gittikten sonra çağırmış marangozu. Adam bakmış :
-Anlamadım bir sorun yok, demiş.
Evin hanımı :
-Ama tren geçerken gıcırdıyor, beni sinir ediyor, demiş. Marangoz bizimkine :
-İyi, demiş, sen işlerine bak ben dolabın içine girerim. Tren geçsin bir bakayim nerede arıza var. Kadın :
-Tamam, demiş evin işlerine koyulmuş. Evin reisinin geri geleceği tutmuş bakmış bir çift erkek ayakkabısı kapıda. Dalmış eve aramış taramış yatağın altına bakmış kimse yok. Bizimki açmış elbise dolabını, adamın biri sinmiş bekliyor.
-Ne işin var lan senin burada, demiş bizimki. Adam da ürkek bir sesle cevap vermiş :
-Şimdi tren bekliyorum diycem, ama inanmazsin ki!!!

Cafer Yılmaz

Beni Yeterince Sevseydiniz

Genç bir delikanlı saatlerdir genç kızın peşinden geliyordu.Genç kız dayanamayıp arkasını döndü :
- Neden saatlerdir beni takip ediyorsunuz? diye sordu.
Genç erkek :
-Sizi seviyorum hem de canımdan çok seviyorum!
Genç kız :
-Bak benim arkamdan ablam geliyor, o benden daha güzel benden iş çıkmaz sen ona git..
Delikanlı arkasını dönüp bakınca çok çirkin bir kızın geldiğini görüp sinirlenmiş ve genç kıza dönmüş :
-Neden bana yalan söylediniz?
-Asıl siz bana neden yalan söylediniz? Eğer beni yeterince seviyor olsaydınız dönüp arkanıza bakmazdınız çünkü gözünüz benden başkasını görmezdi!!

Gamze Yerlikaya

Kim Koydu Bu Heykeli Buraya

Gözleri pek iyi görmüyordu.Seyahatten döndü.Karısının aşığı, çıplak bir halde pencerenin yan tarafında ayakta dimdik duruyordu.Adam karısına sakin bir sesle sordu :
-Kim koydu bu heykeli buraya.

Zaman Geçti

Kız nişanlısını eve çağırdı :
-Otur Ali'ciğim.Evlenmeden önce tüm mazimi sana açıkça anlatmalıyım.
-İyi ama hayatım iki hafta önce anlatmıştın ya...
-O iki hafta önceydi hayatım.

Toteche Kim

Birkaç Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar :
-Gütenberg kim. Biliyormusunuz?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gütenberg'in basım makinasını bulan kişi olduğunu bilecektiniz.... Ya Panmentier'i?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Panmentier'in patatesi bulan kişi olduğunu bilecektiniz.Eğer gece kurslarına gitmezseniz yaşam boyunca....
İşte ozaman, aralarında lehimci olanı öfkelenip patlar :
-Oldu, anlaştık! Gütenberg'i, Panmentier'i bilmiyoruz. Sen Totoche kim biliyormusun?
-Hayır!
-Peki öyle ise öğren! Totoche, sen gece kurslarına giderken karınla yatan heriftir!

Kadınlar Ne Zaman Ver-mez

4 Kasım 2007 Pazar

Saf bi adam olduğunu anlarlarsa, namusluyum ayağına vermez süründürür.
Arkadaş ayağına vermez.
Kankine vermiştir vermez.
Paran yoktur vermez.
İşin yoktur vermez.
İşin çoktur ilgilenmezsin vermez.
İyi davranırsın vermez.
Fazla üstüne düşersin vermez.
İçirmezsen vermez.
Fazla içirirsin veremez. (Kusar musar saa-sola)
Eski erkek arkadaşini hatırlar esir alır vermez.
İstemezse vermez.
Hastadır vermez.
Ustadır vermez.
İlk gün vermez. (Seviyorum, çıkıyorum olayına girilmişse)
Ev kalabalıksa vermez. (Öyle arka odada falan kasar.)
Bodrum'dayız (Muğla'da olan) verir sanırsın, vermez.
Ayaküstü vermez.
Yağmur yağar, vermez.
Sular akmaz, hiç vermez.
Deprem olur, korkar, vermez.
"Annemler gelcek." der, vermez.
"Annenler gelcek." der, vermez.
Uff der vermez, puff der vermez.
"Göbeğin var." der vermez, eritsen de vermez.
O buna verdi; ben bu salağa vermem der vermez.
(Aynı kefeye konma olayı)
Ailecek tanışıyorsunuzdur vermez.
İçine abuk bi çamaşır giymiştir, rezil olcaz der vermez.;
Burcunu beğenmez vermez. (Aslanlar sadık olmazlar olayı)
Kedini sever vermez, köpeğini gezdirir vermez. (Sıvışma yolları)
Kaşardır vermez.
Köy kızıdır vermez
(2+2 = 4 etmez hali bu iki durum için geçerlidir.)
Özel olmassa vermez.
Aramazsın, aramazsın, icap edince ararsın: Anlarsa vermez.
"Arkadaşıma yazıyosun." der vermez.
"Niye aramadın?" der, vermezzzzz. (En klasik, alışıla gelmiş hal)
Güldurmezsen vermez.
Güldürürsün "yavsak" der, vermez.
Kısacası, bu kadın milleti vermiceği varsa vermez!
yasarozcan@

Kötü bir Fıkra

Birgun tam ucak dusmek uzere. Hostes gelip 'ucak ariza yapti dusmek uzere ama sakin panik yapmayin:))' diyor: Temel de hemen bavulunu atiyor.
Nasil komik degilmi? :)) birtane daha devammmmmmmmm
iki asik sahilde oturuyorlar. Kiz erkege 'beni ne kadar seviyorsun' diye sormus erkekte 'ugrunda olecek kadar'
demis kizda 'ozaman suyun altinda kal ve olerek ispatla ' demis :) bizimki hemen suya atlamis iki uc dakika kadar suyun altinda kalmis sonrada bosver ya eger olursem bu hep baska erkeklerle olacak demis ve sudan cikmis. Kafasini sudan cikarinca bakmiski kiz orada yere yigilmis ve ölmus. ACABA NEDEN????
Hani ucak duserken Temel bavulunu atmisti ya, o bavul kizin kafasina dusmus :)))
yasarozcan@

Nasıl Zengin Oldum

Ülkenin yaşını başını almış ve en zengin işadamlarından
biriyle yapılan röportajdır:Genç gazeteci çocuk soruyor,
"Efendim, bugünlere nasil geldiğinizi, bu inanılmaz servetin
öyküsünü bizimle paylaşmak ister misiniz?"Ve cevap geliyor,
"1928 yılıydı. 1. dünya savaşının acıları yeni yeni
sarılıyordu. Elimdeki birkaç sentten başka hiç bir şeyim
yoktu. Elimdeki 5 sent ancak 1 elma almama yetiyordu, ve
ben 1 tek elma aldım. Sabahtan akşama kadar elmayı sildim,
pırıl pırıl oldu. O elmayı gün sonunda tam 10 sente sattım.
Sabahı zor etmiştim. Ertesi sabah, elimdeki 10 sentimle 2
elma aldım. Sabahtan akşama kadar o 2 elmanın her tarafını
sildim, bir güzel parlattım. ve gün sonunda ikisini, toplam
20 sente sattım. Bu sistemle ay sonuna kadar devamettim. 1
ay içerisinde tam 1.37 dolar kazanmıştım. Ertesi ayın ilk
haftası karımın amcası öldü ve bize 5 milyon dolar mirasbıraktı.....

Temelin yeni soyadı

Temel ismini degiştirmek için mahkemeye başvurmuş.Hakim sormuş:
Ne var oğlum? İsmini niye degiştirmek istiyorsun? Hemsenin ismin ne bakalım?
Temel cevap vermiş:Adım Temel Kırç. Soyadım hep yanlış telafuz ediliy
haçim bey. O yüzden değiştirmek isteyrum.Hakim:
Tamam evladım. Değişiklik talebinde haklısın. Yeni adın neolsun?Temel:
Temel Gört olsun haçim bey...:)))))

Erkekler ve Kadınlar

> Erkekler ve kadınlar
> >
> > Başarı:
> > Başarılı bir erkek karısının
> > harcayabileceğinden fazla para kazanan
> > erkektir.
> > Başarılı bir kadın böyle bir erkeği
> > bulabilen kadındır.
> >
> > Stil:
> > Erkekler sabah uyandıklarında akşam
> yatağa
> > girdikleri kadar iyi
> > görünümlüdür.
> > Kadınlar her nasılsa gece boyunca
> > çirkinleşirler.
> >
> > Parayı idare etme:
> > Erkek istediği 100 bin liralık bir şey
> için
> > 200 bin lira öder.
> > Kadın istemediği 200 bin liralık şey
> için
> > 100 bin lira öder.
> >
> > Mutluluk:
> > Bir erkekle mutlu olmak için onu çok
> > anlamak, az sevmek gerekir.
> > Bir kadınla mutlu olmak için onu çok
> sevmek
> > ve hiç anlamaya
> > çalışmamak gerekir.
> >
> > Evlilikten beklentiler:
> > Bir kadın bir erkekle onun değişeceğini
> > umarak evlenir, ama o
> > değişmez.
> > Bir erkek bir kadınla onun
> değişmeyeceğini
> > umarak evlenir, ama o
> > değişir.
> >
> > Evlilik kararları:
> > Erkek yorulduğu için evlenir.
> > Kadın meraklı olduğu için evlenir.
> > İkisi de hayal kırıklığına uğrar.
> >
> > Evlilik ve gelecek:
> > Kadın bir koca buluncaya kadar
> gelecekten
> > endişe eder.
> > Erkek bir karı buluncaya kadar
> gelecekten
> > endişe etmez.
> >
> > Hatıralar:
> > Kadın daima onunla evlenmek istemiş olan
> > erkeğin anısını yaşatır.
> > Erkek daima evlenmediği kadının anısını
> > yaşatır.
> >
> > Kadınları anlamak:
> > Erkeğin kadını anlamadığı iki dönem
> vardır:
> > Evlilikten önce ve evlilikten
> > sonra.
> >
> > Kadın ne ister?
> > İnsanın karısını mutlu kılmak için iki
> şeye
> > ihtiyacı vardır:
> > 1.Kadının kendi bildiği gibi
> davrandığını
> > sanmasını sağlamak.
> > 2.Kadının kendi istediği davranmasına
> > izin vermek.
> >
> > Uzunluk:
> > Evli erkekler bekarlardan daha uzun
> > yaşarlar, ancak evli erkekler ölümü
> > daha çok arzularlar.
> >
> > Hatalar:
> > Evli bir erkek hatalarını unutmalıdır:
> İki
> > kişinin birden aynı şeyi
> > hatırlamasına gerek yoktur.
> >
> > Savaş:
> > Herhangi bir tartışmada kadın daima son
> sözü
> > söyler. Bundan sonra
> > erkeğin söylediği her söz yeni bir
> > tartışmanın başlangıcıdır

Sütuna dikkat edin

1 Kasım 2007 Perşembe

Amerika'da, ölen bir kadın için kilisede cenaze töreni
düzenlenmişti. Tören sonunda, cenaze görevlileri tabutu
taşırken, tabutun ön bölümünü yanlışlıkla kilisedeki
sütunlardan birine çarptılar. Bu olaydan sonra, tabuttan bir
inilti sesi duyuldu. Tabut açıldı ve öldüğü sanılan kadınınyaşadığı anlaşıldı.
Bir süre hastanede tedavi gören kadın iyileşti ve 10 yıl
daha yaşadı. 10 yıl sonra öldüğünde ise cenaze töreni yine
aynı kilisede yapıldı. Tören sonrası, görevliler tabutu
taşırken, kilisedeki aynı sütunun önüne geldiklerinde,
arkalardan ölen kadının kocasının sesi duyuldu.Lütfen sütuna dikkat ediniz.