Şerefsiz

29 Eylül 2007 Cumartesi

Hollywood'da güzel bir evde bir parti veriliyor.Partinin sahibi partiyeheyecan ve değişim katmak için mikrofonu eline alıp başlıyor :
-Arkadaşlar akvaryumdaki iki Pirana'yı bu havuza atacağım.Havuza atlayıp karşıya çıkan arkadaş şu gördügünüz sarışınla sabaha kadar eğlenebilir. 
Kimsede ses seda yok.
-Bu esmeride sunuyoruz. 
Yine kimsede ses yok.
-Bu kumral bayanı da hediye ediyoruz. 
Yine ses yok.
-Bu topu da veriyoruz. 
-Slaaaaash!!!... 
Adamın biri suda hızla yüzüyor ve karşıya geçiyor.Tekrar koşup havuzun öbür kenarına geliyor :
-Nerede o şerefsiz! 
-Beyefendi o havuzun karşısında! 
Adam şaşkın şaşkın :
-O değil! Beni havuza iten şerefsiz nerede......

Enayi Değilim

Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında arabasını akordeona dönmüş bir halde bulur.Cam sileceğinin altında bir kağıt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla karşılaşır :
- Ön vitesle geri vitesi şaşırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım. Arabanızda gördüğünüz gibi büyük hasar var. Olayı gören kimseler de şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi yazdığımı sanıyorlar.Ne halin varsa gör, o kadar enayi değilim!

Boğa

İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı :
- Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
- Evet...
- İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi :
- Nasıl memnun kaldınız mı bayım?
- Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana.
Garson başını iki yana salladı :
- Her zaman boğa kaybetmez bayım...

Sert Kovboy

28 Eylül 2007 Cuma

Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir, der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın! 
Ve kovboy sayar :
-Bir!

Çeşitli Espriler

27 Eylül 2007 Perşembe

Düşünce suç olmasın kalkınca suç olsun

Havada uçan yesil zeytine ne denir? Havada uçan yesil zeytin.

Yerde gezinen siyah zeytine ne denir? Havada uçan yesil zeytinin gölgesi

Bir aile hep patates yiyormus, bir gün kapi calmis kim gelmis? Cevap: Gına.

Bir elma diskoya neden gitmis? Cevap: Kurtlarini dökmek için.

Köstebekler, ben beklemem

Yikanan ton'a ne denir? Cevap: washington

Biz sade vatandasiz, zenciler kakaolu,çinliler limonlu

Muazzez Abaci neden çok mutluymus? Cevap: Bu aksam hüzünleri evde birakmis.

Hep bilen ördeklere ne denir? Cevap: blendax

Hep dönen ördeğe ne denir? Cevap: firildak

Dünyanin en pis sporu hangisidir? Cevap: BOKs

Emaye tencere....no I'm not

Bir adam elinde birsey ile bir odaya girmis bu elindeki sey herseye degiyormus, bu neymis?
Cevap: Magnum'sa eger herseye deger

Annem unu eledi, finale çıktı

1. Viyana kusatmasi neden bitmis? Cevap: Etrafta atacak kus kalmadigi igin

Muazzez Abaci sahnede kipirdayamiyormus neden? Cevap: Hatiralar sarmis dört bir yanini

Kaptan Kemal konusuyor, kaptan Kemal konusuyor cikarin beni bu kaptan

Japon yapistiricim var, yapistiracak Japon yok.

Bilimsel Güzin Abla

İzmirden M.T. soruyor:
Hocam, ben 38 yasinda, kimya ogretmeni bir genc bayanim. Uc ay kadar once kismetim acildi ve iyi niyetli bir gencle tanistim. Gecen hafta da nisanlandik. Mutluluktan ucuyordum ki dun laboratuarda korkunc bir sey
kesfettim. Nisanlimin bana aldigi yuzugu denemek icin civaya attim, ve maalesef yuzdu. Halbuki saf altinin ozgul agirligi civaninkinden fazla, batmasi gerekirdi. Demek bana aldigi yuzuk saf altin degil, oyleyse
sevgisi de saf olamaz. Simdi ben bu civayi nisanlimin yemegine koyup bu isi bitirmeyi dusunuyorum, ne dersiniz?

Prof. Cakanyildizin cevabi:
Arsimet'in hayatina her yonuyle vakif oldugunuz anlasiliyor. Yalniz yuzey gerilimini hesaba katmamissiniz, civanin yuzey gerilimi suyunkinden cok daha fazladir, boylece kendinden agir cisimleri de kaldirabilir, cunku o cisim batarken ortaya cikartacagi yuzey icin harcamasi gereken enerji, kendi potansiyel enerjisinden fazla olabilir. Ayrica civanin saf olmama ihtimali de var, o yuzden ani kararlar vermeyin derim.

:) Bilimsel Güzin Abla (2)
Soru: Hocam ben 22 yasinda bir ev kiziyim. Iyi de bir kismetim cikti, evlenmeyi dusunuyorum. Yalniz aklima takilan birsey var, belki biraz daha beklersem, karsima daha iyi bir kismet cikacak. Bu konuda beni aydinlatirsaniz sevinirim.

Prof. Cakanyildizin cevabi:
Bu oldukca komplike bir problem. Genc kizlik doneminizde toplam kac kismetiniz cikacagi da en onemli degisken. Diyelim ki cesitli faktorleri gozonune alarak size (eger hepsini reddederseniz) n ayri kisinin talip olacagini farzedelim. Bu durumda, ilk talibinizin en iyisi olma ihtimali 1/n'dir, o yuzden ilk isteyene gitmeyin derim. ilk isteyeni reddeder, ondan sonra da ondan daha iyisini beklerseniz, cok buyuk bir ihtimalle (n-1/n) daha iyi bir secim yapmis olursunuz. Problemin tam cozumu ise Lagrange-Teukolsky denklemlerinin discrete cozumunu gerektiriyor, o da bugun bilinen tekniklerle maalesef imkansiz Bilimsel gelismeler inaniyoruz ki yakin bir gelecekte bu toplumsal yaraya da care olacaktir. Simdilik ozel durumlar icin bilgisayarda yaptigim simulasyonlardan elde edilen bir "rule of thumb" soyleyebilirim, ilk ucte biri reddet, sonra gelenler icinde
reddedilenlerin hepsinden iyi olani kabul et. Bircok genc kizimizin zaten instinctive olarak buna benzer bir metod kullanmasi insan beyninin processing gucu hakkinda dusundurucu.

Tamamen Duygusal

* 2000 yılının reklamlarından birinin modifiye edildiği bir yazıdır.

-Bülent Dede bak memurlara...
"-Neyine bakacam be?... Herşeye çare buldular, şu başbakanlığın basılmasına bir çare bulamadılar... Ayıptır be..."
-Açıııızzz...
"-Konuşma bee, şuna bak... Yürüyün... Bak para var orda para... At onu cebine..."
-!...
"-Bülent Ecevit 1997... Hıııhh... 70 yaşında, gencecik bir delikanlıyım... Herkes perişan... Başbakan yapmak istiyorlar... Beni tercih ettiler... Neden ben dersen, özel bir nedeni yok... Tamamen kaygısal..."
-Hop... Hop... Hooop...
"-Zıplama kız Mesut gibi... Başım ağırıyo zaten... Nasıl yapıyo deden?..."
-Tamamen kaygısal...

-Necmettin Dede bak savcılara...
"-Neyine bakacam be... Herşeye çare buldular, şu siyaset yolunu açmaya bir çare bulamadılar... Ayıptır be..."
-Aiihmmm...
"-Konuşma bee, şuna bak... Yürüyün... Bak para var orda para... At onu cebine..."
-!...
"-Necmettin Erbakan 1997... Hıııhh... 28 Şubat'tan yeni çıkmışım... Herkes karşımda... Hapse atmak istiyorlar... Altınoluk'u tercih ettim... Neden Altınoluk dersen, özel bir nedeni yok... Tamamen yargısal..."
-Hop... Hop... Hooop...
"-Zıplama kız gardiyan gibi. Başım ağırıyo zaten... Nasıl yapıyo deden?..."
-Tamamen yargısal...

-Süleyman Dede bak gazetecilere...
"-Neyine bakacam be... Binanaleyh uzaya bile muhabir gönderdiler, şu sokağa bir canlı yayın aracı koymadılar... Ayıptır be..."
-Babaaaa...
-Konuşma bee, şuna bak... Yürüyün... Bak para var orda para... At onu cebine..."
-!...
"-Süleyman Demirel 2000... Hıııhh... Köşk'ü yeni bırakmışım... Görev süremi uzatmak istiyorlar... Ben Güniz Sokağı tercih ettim... Neden Güniz Sokak dersen, 5 artı 5 nedeniyle... Tamamen rakamsal..."
-Hop... Hop... Hooop...
"-Zıplama kız Cavit gibi. Başım ağırıyo zaten... Nasıl yapıyo deden?..."
-Tamamen rakamsal...

-Rıza Dede bak liderlere...
"-Neyine bakacam be... Herşeye çare buldular, şu liderlerin halka ettiğine bir çare bulamadılar... Ayıptır be..."
-Gaaaak...
"-Konuşma bee, şuna bak... Yürüyün... Bak domates var orda domates... At onu da çantaya..."
-!...
"-Vatandaş Rıza 2001... Hıııhh... İşten yeni atılmışım... Bir lokma yiyecek yok... Zıvanadan çıkarmak istiyorlar... Ben çöpten yiyecek toplamayı tercih ettim... Neden çöp dersen, özel bir neden yok... Tamamen toplumsal..."
-!...
"-Zıplama kız döviz gibi. Başım ağırıyo zaten... Nasıl yapıyo deden?..."
-Tamamen toplumsal...

Ünlüler

Dostlarindan biri, Fransiz krali 15.Lui'ye
-Majesteleri, demis. Akil vergisi almayi hiç düsündünüz mü? Hiç kimse budalaligi kabul etmeyecegine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder
Kral, alayli alayli gülerek
-Hakikatten enteresan bir fikir, cevabini vermis Bu bulusunuza karsilik,sizi akil vergisinden muaf tutuyorum.

Filozof Sokrates ve esi bir turlü iyi gecinemezlermis. Bir gun esi Sokrates'e verip veristirmis, agzina geleni soylemis. Bakmis kocasi hicbir tepki gostermiyor, bir kova suyu alip basindan asagi bosaltmis. "Bu kadar gok gurultusunden sonra bir sagnak zaten bekliyordum" demiş.

Shaw ve Churchill...
Bernard Shaw ile Churchill hic gecinemez ve sik sik birbirlerini ignelermis. Bernard Shaw, oyununun ilk gecesinde, oyuna Churchill'i davet etmis ve iki davetiyeye de bir pusula ilistirmis: Size iki davetiye gonderiyorum. Bir dostunuzu alip gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa."
Churchill lafin altinda kalirmi, hemen cevap gondermis: Maalesef o gece baska bir yere söz verdigim icin oyununuzu seyretmeye gelemeyecegim. Ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece oynarsa."

Eflatun... Bir gun Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamis ve siddetle azarlamiş. Talebesi: "Iyi ama ben cok az bir parasina oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermis: "Ben seni kaybettigin para icin degil, kaybettigin zaman icin azarliyorum."

Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yasayis ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliginden baska hiçbirseyi olmayan kibirli bir adamla karsilasir. Ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün degildir... Magrur zengin, hor gördügü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin su karsiligi verir: - Ben çekilirim!!

Meshur bir filozofa
- Servet ayaklarinizin altinda oldugu halde neden bu kadar fakirsiniz? diye
soruldugunda
- Ona ulasmak için egilmek lazim da ondan, demis

Kulaklarinin büyüklügü ile ünlü Galile' ye hasimlarindan biri:
- Efendim, demis. Kulaklariniz, bir insan için biraz büyük degil mi?
Galile: Dogru, demis. Benim kulaklarim bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir esek için fazla küçük sayilmaz mi?

Bir toplantida bir genç M. Akif'i küçük düsürmek için:
- Afedersiniz, siz veteriner misiniz? demis.
M. Akif hiç istifini bozmadan su cevabi vermis:
- Evet, biryeriniz mi agriyordu?

Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanli padisah gibi sefere çikacagi yerleri gizli tutarmis. Bir sefer hazirliginda, vezirlerinden biri israrla seferin yapilacagi ülkeyi sorunca,
Yavuz ona
- Sen sir saklamayi bilirmisin? diye sormus Vezir:
- Evet hünkarim, bilirim dediginde, Yavuz cevabi yapistirmis:
- Bende bilirim.

Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarinda ilerlerken, kesfe gönderdigi askerlerden biri huzuruna gelip telasla:
- 300 bin kisilik düsman ordusu bize dogru yaklasiyor, der. Alparslan hiç önemsemeyerek söyle der:
- Bizde onlara yaklasiyoruz.

Bir filozofa sormuslar: sansa inanir misniz?
Filozof: Evet, yoksa sevmedigim insanlarin basarisini neyle açiklardim.

Müşteri Memnuniyeti

24 Eylül 2007 Pazartesi

Adamın biri, yeni açılan lüks büyük mağazaya gitmiş, satıcı kıza yaklaşmış:
- Bir kravat almak istiyorum.
Satıcı kız son derece şirin bir tavırla:
-Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır. Kravat ipekli mi olacak yünlü mü?
- İpekli.
- O zaman lütfen birkat yukarı buyrun, ipekli kravatlar bir kat yukarıda.
Adam bir kat yukarı cıkmış, başka bir satıcı kız:
-Ben ipekli bir kravat almak istiyorum.
- Beyefendi, kravat düz mü olacak, desenli mi?
- Desenli.
- Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, desenli kravatlar bir kat yukarıda, lütfen üst kata buyurun. Adam bir kat daha cıkmış. Yeni bir satıcı kıza:
- Ben ipekli ve desenli bir kravat almak istiyorum.
- Desenler çizgili mi, çicekli mi olacak?
-Çizgili.
-Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, çizgili kravatlar bir kat yukarıda, lütfen bir kat yukarı buyurun. Adam bir kat daha cıkmış.Çizgiler kalın mı, ince mi, bir kat yukarı. Zemin açık mı, koyu mu, bir kat yukarı derken 35. kata gelmiş. Öfke ile satıcı kızın yakasına yapışmış:
- Ben ipekli, ince çizgili, zemini koyu, bir kravat istiyorum.
- Kravatı bu elbiseyle mi kullanacaksınız?
- Hayır, evdeki elbisemle.
- Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır, bir uyumsuzluk olursa firmamızın prensiplerine ters düşer, lütfen evden öbür
elbisenizi alır gelir misiniz?
Adam büyük bir öfkeyle asansöre gitmiş. O sırada asansörün kapısı açılmış, içinden gene çok sinirli bir adam çıkmış. Bir elinde bir klozet kapağı, belden asağısı da çıplak:
- İşte popom, işte evdeki tuvaletin klozet kapağı. Verecekseniz verin artık lan şu tuvalet kağıdını...

Doktor

> Adamin biri bir gun sehrin, hatta belki de ulkenin en meshur, her
> nasilsa, bayan olan, cinsel konularda uzman hekime gitmis muayene
> olmaya. Neyse bizimki doktorun karsisina cikmis, utana sikila, ancak
> "benim cinsel iliskilerde sorunum var" deyebilmis. Tabii ki bizim
> meshur ve ayni zamanda cok basarili bayan doktor demis " merak etme, ben bu
> tur sorunlari cok gordum, hemen hepsi duzelir vs " daha sonra da bir ilac
> vermis 1 hafta kullanip kontrole gelmesini emretmis. Bizim adam, bir
> hafta sonra gelmis, demis" doktor hanim benim sorunda hic bir
> degisiklik olmadi" doktor sasirmis, demis baska ilac ekleyelim bakalim, bir hafta
> sonra tekrar gel. Adam bir hafta sonra gelmis, demis " hic bir
> degisiklik yok". Bizim doktor iyice sasirmis, demis sunu da kullan
> bakalim tekrar gel kontrole. Adam yine gelmis haftasina, demis "yok
> bir degisiklik". Bizim doktor iyice sasirmis, kafayi yiyecek, demis " ben
> hic boyle vaka gormedim, gel beni yap, gormek istiyorum nasil
> beceremiyorsun. Adam acmis takim taklavati, baslamis bizim doktor
> hanimin arkasinda gidip gelmeye: bizim doktor iyice saskin, dondurmus
> kafasini, demis " hani beceremiyordun, bal gibi yapiyorsun"; adam
> demis" doktor hanim bulamiyorduk ki yapalim"...

İyilik Meleği

Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses :
-Binme, bu uçak düşecek! 
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
-Uçak düştü kurtulan olmadı! 
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında :
-Binme bu trene, raydan çıkacak! 
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş :
-Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :
-Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
-Sen kimsin yahu? 
-Ben senin iyilik meleğinim! 
Adam iyice kızmış :
-Ulan evlenirken neredeydin!

Kızamık

Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık. 
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim, kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve.. 
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere... 
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı. 
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm... 
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm... 
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek...

İki Vakte Kadar

Eski deyimle basur (yeni ve bilimsel söylenişiyle hemoroit) çekenler bilir, çok ıstırap veren bir hastalıktır. Adamcağız da hemoroitten öyle çekmiş ki...Derken biri Kahve telvesi sür deyince, bir yerlerden kahve bulmuş.Bol bol koyup pişirmiş.Sonra da avuçladığı gibi sürmüş.Sürmüş ama...Ağlaya sızlaya doktora koşmuş. Soyunmuş, eğilmiş.Doktor da eğilmiş, bakarken...Hasta sormuş :
- Ne var doktorcuğum? Ne gördün?
- Vallahi iki vakte kadar bir yol görünüyor.Birde uzun boylu birinden toplu para alacaksınız.Haaa Bir de mektup var.

Müşteri Memnuniyeti

22 Eylül 2007 Cumartesi

Adamın biri, yeni açılan lüks büyük mağazaya gitmiş, satıcı kıza yaklaşmış:
- Bir kravat almak istiyorum.
Satıcı kız son derece şirin bir tavırla:
-Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır. Kravat ipekli mi olacak yünlü mü?
- İpekli.
- O zaman lütfen birkat yukarı buyrun, ipekli kravatlar bir kat yukarıda.
Adam bir kat yukarı cıkmış, başka bir satıcı kız:
-Ben ipekli bir kravat almak istiyorum.
- Beyefendi, kravat düz mü olacak, desenli mi?
- Desenli.
- Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, desenli kravatlar bir kat yukarıda, lütfen üst kata buyurun. Adam bir kat daha cıkmış. Yeni bir satıcı kıza:
- Ben ipekli ve desenli bir kravat almak istiyorum.
- Desenler çizgili mi, çicekli mi olacak?
-Çizgili.
-Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, çizgili kravatlar bir kat yukarıda, lütfen bir kat yukarı buyurun. Adam bir kat daha cıkmış.Çizgiler kalın mı, ince mi, bir kat yukarı. Zemin açık mı, koyu mu, bir kat yukarı derken 35. kata gelmiş. Öfke ile satıcı kızın yakasına yapışmış:
- Ben ipekli, ince çizgili, zemini koyu, bir kravat istiyorum.
- Kravatı bu elbiseyle mi kullanacaksınız?
- Hayır, evdeki elbisemle.
- Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır, bir uyumsuzluk olursa firmamızın prensiplerine ters düşer, lütfen evden öbür
elbisenizi alır gelir misiniz?
Adam büyük bir öfkeyle asansöre gitmiş. O sırada asansörün kapısı açılmış, içinden gene çok sinirli bir adam çıkmış. Bir elinde bir klozet kapağı, belden asağısı da çıplak:
- İşte popom, işte evdeki tuvaletin klozet kapağı. Verecekseniz verin artık lan şu tuvalet kağıdını...

Ameliyat Yeri

İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı....

Arapça Bankacılık Terimleri

> > > RESIM-UL EVRAK FAKS
> > > HOM-EL BANKNOT BANKA
> > > HESAB- UL INSALLAH YARINLI HESAP
> > > HASAB-UL MEKTEBI OKULLU HESAP
> > > BANKNOT EL- HARAM FAIZ
> > > KATIL- UL ZAMAN BOSUNA EVRAK ARAYAN
> > > MEVT- EL HESAP KAPANMIS HESAP
> > > MUDI - UL CENABET BORSADA KAYBEDEN MÜSTERI
> > > MUCID IL SEYTAN BILGISAYAR
> > > BAKIYE-TUL RUJ KIRMIZI (EKSI) BAKIYE
> > > VELED -UL ZINA MÜSTERIYI ALDATAN
> > > MERKEB -EL SAKIN SAKIN VEDE ÇOK ÇALISAN MEMUR
> > > HAT - UL LAK LAK DAHILI TELEFON
> > > SITE UL HAMAMIYE INTER NET ORTAMINDA SAKINCALI SITE
> > > EVRAK ELMUAZZAMA KIYMETLI EVRAK
> > > KUTUP EL ZIYADE KUTUPHANE
> > > UKALA-UL MEVZUAT LEBIB YALKIN
> > > ROOM EL CAY END KAHVA TOPLANTI SALONU
> > > MUAZZAM BILIR UZMAN
> > > VEKIL UL MUAZZAM BILIR UZMAN YRD.
> > > HAVALE TUL CERYAN EFT(ELEKTRONIK FON TRNSF)
> > > VESIKATUL FAKIRIYE MAAS BORDROSU
> > > AMORTI EL FAKIRIYE IKRAMIYE
> > > HARCAMA UL KEYFIYE AVANS
> > > ISTIGAL UL FUZULIYE FAZLA MESAI
> > > HIZMET EL SAHSIYE BIREYSEL OPERASYON
> > > HIZMET UL SIRKETIYE KURUMSAL OPERASYON
> > > ORTAK EL SEYTAN CENGIZHAN CELEBISOY
> > > VESIKATUL IZNI ELUMUMIYE BANKADAN ATILMA
> > > HIZMET EL LIMUZIN GECE MESAI SERVISI

Reha Muhtar Komiklikleri

Haber: Bir yüzücü 350 Tonluk gemiyi ceker.
R. M. : - Nasıl çekiyorsunuz gemiyi?
-Inanc meselesi, içinizde bunu hissetmeniz gerekir.
R.M. : - Neyi hissetmem gerekir? Gemiyi mi?
--------------------------------------------------------------------------------


Haber : Mahkumlar tünel kazarak kaçar...
R .M. : Mahkumlar kaçmak için mi tünel kazdılar?
--------------------------------------------------------------------------------


Haber : Bir okul müdürü cinsel tacizle suçlanır...
R. M. : Sen benim sözümü bile kestiğine göre kim bilir daha neler yapmışsındır.
--------------------------------------------------------------------------------


Haber : Harika Avcı kürtaj yaptırmıştır.
R.M. : Peki, Bebek şimdi nerede?
--------------------------------------------------------------------------------


Alparslan Türkeş'in cenaze töreninin olduğu gün sevgili Reha Muhtar Show Haber'de şöyle konuşur:
-Cenaze töreninde sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı.
--------------------------------------------------------------------------------


Reha Muhtar karısını boğarak öldüren adamı programına çıkarıyor. İlk sözü:
- Efenim, başınız sağ olsun.
--------------------------------------------------------------------------------


Haber: Cenk Koray'ın oglu DEMİR CAMA(!) kafa atar ve vefat eder...
R.M. : - Peki Sayın Cenk Koray, oğlunuz daha önce de sık sık cama kapıya kafa atar mıydı?
--------------------------------------------------------------------------------


Reha Muhtar anlamakta bazen güçlük çeker:
- Doğuştan kör olduğunuzu anladım da beyefendi, küçükken de
gözleriniz görmüyor muydu onu soruyorum?
--------------------------------------------------------------------------------


Reha Muhtar, canli yayinda Serafettin Bey'le konusuyor.
-Sayin Serafettin Bey kardesim, siz orada var miydiniz, yok muydunuz, efenim?
-Yoktum.
-Yoktum diyorsunuz.
-Yoktum diyorum.
-Bak Serafettin sana bir daha soruyorum. Var miydin, yok muydun?
-Valla billa yoktum.
-Yemin etmenize gerek yok efendim, size inaniyoruz.
-Var miydin, yok muydun?
-Vardim efendim..
-Peki Serafettin siz demin yoktum diyordun, simdi vardim diyorsunuz. Bu nasil is kardesim?
-Yoktum dedim inanmadiniz, ne yapayim?
-Ne yapacaginizi ben bilemem efendim. Orasini sen dusun. Var miydin, yok muydunuz?
-Hatirlamiyorum.
-Hatirlayiniz efendim. Bak bir filmimiz var sizinle ilgili. Onu birlikte izleyelim, sonra sana soracagim.

Araya soz konusu film giriyor. Bir muhabir kapiyi kirip Serafettin'in evine giriyor ve kibarca, gizli kamera (!!) ile cekim yapmak icin izin istiyor. Serafettin Bey izin vermiyor tabii. Bunun uzerine kameraman dinlemiyor, cekimlerini yapip gidiyor.

Yine Reha Muhtar geliyor goruntuye:
-Filmimizi izlediniz, Serafettin Bey. Simdi ne diyorsunuz?
-Galiba varmisim.
-Galiba ile olmaz efendim, emin misiniz?
-Eminim.
-Oyleyse eminsiniz yani.
-Evet efendim, eminim.
-Serafettin Bey eminim diyorsunuz ama pek emin gorunmuyorsunuz..
--------------------------------------------------------------------------------


-Sayin Hamdi Bey iyi aksamlar efendim. Sizin adiniz Hamdi midir, efendim?
-Evet Hamdi'dir, Reha Bey..
-Hamdi diyorsun.
-Hamdi diyorum cunku nufus kagidimda oyle yaziyor.
-Ben nufus kagidinizi sormuyorum efendim.
-Sana soruyorum: Sizin sahte olmayan isminiz nedir?
-Hamdi.
-Nasil yaziliyor?
-He, a, me, de, i seklinde..
-Yani sahte olmayan isminiz Hamdi diyorsunuz.
-Peki sahte olan isminiz hangisi?
-Benim sahte olan bir ismim yok!
-Ama demin sahte olmayan ismim Hamdi dediniz.
-Demek ki bir de sahte isminiz var. Size Yesil diyorlar efendim. Siz Yesil misiniz?
-Hayir Yesil degilim.
-Oyleyse size niye Yesil diyorlar?
-Bana Yesil demiyorlar. Hamdi diyorlar.
-Yani inkar ediyorsunuz. Sukut ikrardan gelir Hamdi.
-Ben sukut etmiyorum, konusuyorum ve Yesil degilim diyorum.
-Yesil degilim dediniz ama mosmor oldunuz. Bakiyorum simdi de kizariyorsun. Ne sarardin Hamdi?
-Sarardim cunku ben Tanri'nin ogluyum. Her renge girerim.
-Ne oldu Hamdi Bey? Bir tuhaf konusuyorsunuz.
-Galiba delirdim. Bana bir doktor lutfen!
-Gecmis olsun, Hamdi Bey. Size acil sifalar diliyorum.Iyi aksamlar efendim.
--------------------------------------------------------------------------------


Efenim, bir gun daha boyle gecti, efenim.
İyi günler, Türkiye!

Yazılı sınav sorularına öğrencilerin verdiği ilginç yanıtlar

Yazılı sınav sorularına öğrencilerin verdiği ilginç yanıtlardan seçmeler

*Kasabayı kim yönetir?
Kasabayı ihtiyarlar heyeti ve köy bekçisi yönetir.

*Boğazlarımızın derinliği ne kadardır?
İstanbul boğazı az biraz derindir, Çanakkale boğazı ise çok çok az biraz derindir ve aralarında dünya kadar fark olmasıdır.

*Bir yerin turistik alan sayılması için gereken şartlar nelerdir?
Turistlerin turist olması,yerlerin temiz olması ve turistlerin yatıp kalkması demektir.

*Ormanların korunması için neler yapmalıyız?
Vahşi ve yıtrıcı hayvanları ormana sokmamalıyız, zehirli ve yırtıcı yılan ve bitkilerden arındırmalıyız.

*Mübarek geceler hangileridir,yazınız?
1-Kına gecesi
2-Dolunay gecesi

*Zigot nedir?
Çok ayıpçıl birşeye denir.

*Ova nedir?
Çukur mukur gibi yamukluklara ova denir.

*Bulgarlara karşı kim savaştı?
Bulgarlara karşı Çakırkeyif Ali Paşa savaştı.

*Fabl nedir?
Bilinmiyor...


*Yolunmuş kaza ne denir?
Kazasker denir

Saat

20 Eylül 2007 Perşembe

Bir kovboy arazide yururken yol kenarinda cirilciplak uzanmis yatan bi Kizilderili gormus...
- Senin isin gucun yok mu napiyosun burda boyle?
Kizilderili cevap vermis:
- Kimin saati olmamak, saati bana sormak.. ben ona saati soylemek
Kovboy sasirmi:
- Allah allah... peki bana soyle bakalim saat kac?
Kizilderili bunun uzerine kafasini kaldirip gunese bakmis, sonra da "seyinin" yerdeki golgesine bakmis ve:
- Saat 2..
Kovboy kendi saatine bakmis ve saat gercekten 2...... "Inanilmaz bisey" diyip yurumusgitmis..... yarim saat daha yurudukten sonra yine cirilciplak yatan bi
Kizilderili gormus:
- Yoksa sen de mi saati soyluyosun?
Kizilderili gulmus:
- Evet senin saatin olmamak, saati bana sormak... ben sana dogru saati soylemek
Kovboy bunu da bi denemek istemis:
- Peki soyle o zaman saat kac?
Kizilderili once kafasini kaldirip gunese bakmis sonra da seyinin yerdeki golgesine bakmis ve:
- Saat 2 bucuk...
Kovboy yine saatine bakmis ki evet saat 2 bucuk.........
"ise bak yaw olucak sey mi" demistekrar yurumeye devam etmis..........
az sonra yine karsisinda cirilciplak yere uzanmis bi Kizilderili, fakat bu seferki yatmakla da kalmamis o halde masturbasyon yapiyor.....
- Sakin sen de saati soyluyorum deme............!!!
Kizilderili cevap vermis:
- Hayir, ben saati kurmak.....

Salamon ve Karısı

Salamon'un işleri tersine tersine gidiyor,oturup Amerika'daki arkadaşı Mişon'a mektup yazıp akıl danışıyor.Aldığımektupta
"elinde ne var ne yoksa sat Amerika'ya gel "diyormuş Mişon.
salamon neyi varsa satmış.Tek oda bir dükkanı varmış,her ihtimale karşı bu kalsındemiş.karısı Rebecca'yı burada bırakmış üç beş kuruş da harçlıkverip, Amerika'nın yolunu tutmuş.Aylar geçmiş Salamon'dan nihayet bir mektup>gelmiş.Şöyle diyor;
"Kuzum Rebecca,Çoktandır yazamadım kusura bakma.Benim burda işler çok iyi.Epeyce bir müddet elimdeki parayla ihale kovaladım.Sonunda,Kore savaşından kalma eski don ihalesine girdim.tanesini bir dolardan alıp, kısalttırdım,2 dolara malettim ve tanesini 10dolardan sattım. Buradan kazandığım parayla, bu defa Vietnam savaşından kalan eski yatak ihalesine girdim.Eski yatakların tanesini 5 dolardan aldım,üzerine yeni yüz kaplattım, 10 dolara malettim tanesini 100 dolardan sattım.Kuzum Rebecca,durum şimdi çok iyi,dükkanı sat acele yanıma gel"
Rebecca cevap verir;
"Kuzum Salamon,Sen orada,yatak ve don ihalelerinden çok para kazandığını yazağorsun.Ben, burada bir tek yatak ile ve dedonsuz olarak senden çok kazanoğorum "

Operasyondan Önce

Uzun bir sevismeden sonra genc adam uzandi ve cebinden bir sigara cikardi.
Ates aramaya basladi ama bulamiyordu. Kiza döndü ve ates istedi. Genc kiz
üst cekmecede kibrit oldugunu söyledi. Bunun üzerine genc adam cekmeceyi
acti ve kibriti buldu. Kibrit kutusunun yaninda baska bir adamin cerceveli
resmi vardi.
Genc adam tedirgin sordu
" bu adam kocan mi?"
" hayir, aptal" dedi genc kiz. Sirnasarak..
" o zaman erkek arkadasin?"
" hic de degil" dedi.
Genc adam biraz sinirli
"peki kim bu adam o zaman?"
Genc kiz usulca cevapladi
" O benim. Operasyondan önce"

Vosvos

Adamin teki yeni bir araba almis.. Yolda gidiyormus.. 70-80 km civari..
Sonra yanindan jet gibi bir vosvos geçmis geçerken de vosvosun içindeki, adamimiza bagirmis...:
- Heyyyt koçum sen vosvosu biliyor musun?
Adamimiz sinirlenmis bu sözler üzerine ve basmis gaza, 100 km ile gidiyor..İlerde vosvosu görmüs ve gazlayip geçmis... 5 dk sonra yine vosvos jet gibi adamimizin yanindan geçmis, adam yine ayni sekilde..
- Olm sen vosvos'u taniyo musun?? Adamimiz iyice kizmis..
Kendi kendine "lan ne bicim araba almisim.. vosvos bile geçiyo be.." filan demeye baslamis...
Ve basmis gaza... 150 km civarinda filan giderken dikiz aynasina bakmis yine ayni vosvos arkadan hizla geliyo... Yine ayni olaylar olmus. Vosvosun söförü..:
- Sen biliyo musun vosvosu ha??? demis... Adamimiz yine sinirlenmis aradan yarim saat filan geçmis adamimiz ilerde ayni vosvosun bir agaca bindirdigini görmüs.. Hemen
durmus ve vosvosun söförünün yanina gitmis ve demis ki..:
- Bak görüyosun dimi o kadar hizli gitmenin sonucunu.. Bana ööle "vosvosu biliyo musun" diye laf atacagina önüne baksaydin ya..
- Abi yanlis anlama, ben eger biliyorsan frenin nerede oldugunu soracaktim...

Komik Komikaze Karikatürleri, Eğlence...

17 Eylül 2007 Pazartesi










Komik Hayvan Resimleri







Ask Karikatürlerleri, Cinsellik

15 Eylül 2007 Cumartesi










Komik, İlginç Araba Tasarımları Resimleri






Selçuk Erdem Komik Karikatürleri

13 Eylül 2007 Perşembe










Komik Futbol Resimleri - Spor kazaları