Çeşitli Komik Resimler
20 Temmuz 2007 Cuma
at Cuma, Temmuz 20, 2007 0 comments
Labels: komik resimler
Komik Resimler
18 Temmuz 2007 Çarşamba
at Çarşamba, Temmuz 18, 2007 0 comments
Labels: komik resimler
Komik Karikatürler
16 Temmuz 2007 Pazartesi
at Pazartesi, Temmuz 16, 2007 0 comments
Labels: karikatür
İbrahim Tatlıses, Cem Uzan ve Genç Parti Tanıtımları
at Pazartesi, Temmuz 16, 2007 0 comments
Labels: komik resimler, tabela
Salih Memecan Karikatürleri Sizinkiler
14 Temmuz 2007 Cumartesi
at Cumartesi, Temmuz 14, 2007 0 comments
Labels: karikatür, salih memecan
Reha Muhtar
MEMLEKETİMDEN REHA MUHTAR MANZARALARI
R. M. : Reha Muhtar
Haber : Mahkumlar tünel kazarak kaçar.
R. M. : Mahkumlar kaçmak için mi tünel kazdılar?
******************
Haber : Bir okul müdürü cinsel tacizle suçlanır.
R. M. : Sen benim sözümü bile kestiğine göre kimbilir daha neler
yapmışsındır.
*********************
Haber : Harika Avcı kurtaj yaptırmıştır.
R. M. : Peki, Bebek şimdi nerede?
*******************************
Alparslan Türkeş'in cenaze töreninin olduğu gün sevgili Reha Muhtar
ShowHaber'de şöyle konuşur:
- Cenaze töreninde sayıları onbinin üzerinde yedibin güvenlik
görevlisi vardı.
********************************
Reha Muhtar karısını boğarak öldüren adamı programına çıkarıyor. ilk
sozu:
- Efenim, başınız sağolsun..
***************************
Reha Muhtar anlamakta bazen güçlük çeker:
- Doğuştan kör olduğunuzu anladım da beyefendi, kücücükken de gözleriniz
görmuyor muydu onu soruyorum?
**************************************
Reha Muhtar, canlı yayında Şerafettin Bey'le konuşuyor.
- Sayın Şerafettin Bey kardeşim, siz orada var mıydınız, yok muydunuz,
efenim?
- Yoktum.
- Yoktum diyorsunuz.
- Yoktum diyorum.
- Bak Şerafettin sana bir daha soruyorum. Var mıydın, yok muydun?
- Valla billa yoktum.
- Yemin etmenize gerek yok efendim, size inaniyoruz. Var miydin, yok
muydun?
- Vardim efendim..
- Peki Şerafettin siz demin yoktum diyordun, simdi vardım diyorsunuz.
Bu nasıl iş kardeşim?
- Yoktum dedim inanmadiniz, ne yapayim?
- Ne yapacaginizi ben bilemem efendim. Orasini sen dusun. Var miydin,
yok muydunuz?
- Hatirlamiyorum.
- Hatirlayiniz efendim. Bak bir filmimiz var sizinle ilgili. Onu
birlikte izleyelim, sonra sana soracagim.
Araya soz konusu film giriyor. Bir muhabir kapiyi kirip Serafettin'in
evine giriyor ve kibarca, gizli kamera (!!) ile cekim yapmak icin
izin istiyor. Serafettin Bey izin vermiyor tabii. Bunun uzerine
kameraman dinlemiyor, cekimlerini yapip gidiyor.
Yine Reha Muhtar geliyor goruntuye:
- Filmimizi izlediniz, Serafettin Bey. simdi ne diyorsunuz?
- Galiba varmisim.
- Galiba ile olmaz efendim, emin misiniz?
- Eminim.
- Oyleyse eminsiniz yani.
- Evet efendim, eminim.
- Serafettin Bey eminim diyorsunuz ama pek emin gorunmuyorsunuz..
*******************************
- Sayin Hamdi Bey iyi aksamlar efendim. Sizin adiniz Hamdi midir,
efendim?
- Evet Hamdi'dir, Reha Bey..
- Hamdi diyorsun.
- Hamdi diyorum cunku nufus kagidimda oyle yaziyor.
- Ben nufus kagidinizi sormuyorum efendim. Sana soruyorum: Sizin sahte
olmayan isminiz nedir?
- Hamdi.
- Nasil yaziliyor?
- He, a, me, de, i seklinde..
- Yani sahte olmayan isminiz Hamdi diyorsunuz. Peki sahte olan isminiz
hangisi?
- Benim sahte olan bir ismim yok!
- Ama demin sahte olmayan ismim Hamdi dediniz. Demek ki bir de sahte
isminiz var. Size Yesil diyorlar efendim. Siz Yesil misiniz?
- Hayir Yesil degilim.
- Oyleyse size niye Yesil diyorlar?
- Bana Yesil demiyorlar. Hamdi diyorlar.
- Yani inkar ediyorsunuz. Sukut ikrardan gelir Hamdi.
- Ben sukut etmiyorum, konusuyorum ve Yesil degilim diyorum.
- Yesil degilim dediniz ama mosmor oldunuz. Bak simdi de kizariyorsun.
Niye sarardin Hamdi?
- Sarardim cunku ben Tanri'nin ogluyum. Her renge girerim.
- Ne oldu Hamdi Bey? Bir tuhaf konusuyorsunuz.
- Galiba delirdim. Bana bir doktor lutfen!
- Gecmis olsun, Hamdi Bey. Size acil sifalar diliyorum. Iyi aksamlar
efendim.
************************************
- Efenim, bir gun daha boyle gecti, efenim.
- Iyi gunler, Turkiye!
- Her nerede yasiyor ve yasatiliyorsan..
***************************************
at Cumartesi, Temmuz 14, 2007 0 comments
Labels: komik yazılar, reha muhtar
Espriler
Sarışınlara mı, esmerlere mi, yoksa kumrallara mı ?
Çok şişman bir arkadaşınıza takılırken;
Sen doğduğunda seni üç leylek ancak taşıyabilmiştir
Kardeşiniz olup olmadığını sorduklarında;
Bana çok benzeyen ikiz kardeşim varmış.
7 yaşındayken birlikte denize girmişiz.
Birimiz boğulmuş ama boğulan o mu,
ben mi hala kimse bilmiyor.
Çok soğuk espriler yapan birine
elinizdeki meşrubatı uzatıp;
Şunun içine biraz espri yapsana.
Soğusun da içelim
Bir erkeğin arabasıyla kırmızı ışıkta
geçip de hata yaptığını söyleyenlere;
Aslında suç benim değil yaya kaldırımında
bekleyen yeşil gözlü kızın.
Zenci biri için;
Bu bebek annesinden süt yerine kakao emmiş herhalde
Asansör için;
Ne kadar ilginç bir makine içine biniyorsun.
Düğmeye basıyorsun. Bir de bakmışsın üst kat aşağıya inmiş
Kızdığınız birine;
Sana bir tekme atardım ama dua et ki
hayvanları koruma derneği üyesiyim
at Cumartesi, Temmuz 14, 2007 0 comments
Labels: espri
Komik Fıkralar
Günün birinde Bill Clinton, Fidel Castro ve Bill Gates kendilerini tanrının yanında bulmuşlar. Tanrı bunlara dönmüş " Sizi buraya çağırdım çünkü 2000 yılında kıyametin kopacağını cemaatlerinize haber vermenizi istiyorum" demiş. Daha ne olduğunu anlayamadan bi de bakmışlar ki evlerindeler... Clinton, hemen ülkenin bütün televizyonlarına haber vermiş ve canlı yayına çıkmış. " Sayın vatandaşlarım, size bir iyi bir de kötü haberim var. İyi olanı, In god we trust harbi harbi var. Yani bunca zaman boşuna inanmadınız. Kötü olan ise 2000 yılında kıyamet kopacak..." Kastro'da boş durmamış hemen insanlarının karşısına geçmiş. " Yoldaşlar üzgünüm ama size iki kötü haberim var. Birincisi, bunca zaman kendimizi kandırmısız, tanrı gerçekten de varmış! İkincisi ise daha kötü, daha tanrıya inanamadan hepimiz öleceğiz, çünkü 2000 yılında kıyamet kopuyor." Bu arada Gates'de bütün kurmaylarını toplamış havadis veriyor. "Baylar size iki iyi haberim var. Birincisi, tanrı beni dünyanın en önemli üç kişisinden biri olarak görüyor. İkincisi ise artık "year2000" problemini çözmemize gerek kalmadı..."
Kadın, aylardır kocasına vitrinde gördüğü saati alması için yalvarıyormuş. Adamın da inadı tutmuş. Bir türlü almıyormuş. Birgün işten eve döndüğünde ne görsün. Karısının kolunda vitrindeki saat. Hemen sormuş:
-Karıcığım nasıl aldın bu saati!
-Çok basit hayatım. Yarım saat verdim, bir saat aldım!!!
Bir savaş gemisi karanlık ve sisli bir gecede yol alıyormuş. Derken kaptan köşkündeki komutan tam karşıda ve uzakta üzerlerine doğru gelen bir ışık farketmiş. Hemen karşı tarafa sinyal göndererek şu mesajı geçmiş:
-"Derhal rotanızı 30 derece doğuya çeviriniz" Karşıdan anında cevap gelmiş:
-"Sen rotanı 30 derece batıya çevir!" Komutan şaşırmış, biraz da sinirlenmiş, mesajı tekrarlamış:
-"Rotanı derhal 30 derece doğuya çevir, emrediyorum!" Karşıdan cevap:
-"Asıl sen rotanı 30 derece batıya çevireceksin!"
Komutan öfkeden küplere binmiş, bir mesaj daha yollamış.
-"Ben 30 yıllık kaptanım, sana son kez emrediyorum, rotanı 30 derece batıya çevir!"
-"Sen 30 senelik kaptansan ben de 20 senelik denizciyim, sen rotanı 30 derece doğuya çevir."
Komutan, o kadar sinirlenmiş ki, hemen mürettebata bütün topları ateşe hazır hale getirmelerini emretmiş ve son kez bir mesaj göndermiş: -"Burası bir savaş gemisi, derhal rotanı 30 derece batıya çevirmezsen ateşe başlayacağız."
-"Burası da bir deniz feneri.. Sen rotanı bir an önce 30 derece doğuya çevirmezsen birazdan kayalara çarpacaksın"
Gön..:Erdal Açanal
at Cumartesi, Temmuz 14, 2007 0 comments
Labels: fıkralar
Komik Fıkralar
Benzin istasyonunun önünde bir afiş: "Depoyu dolduran Lotaryada tutturursa bedava seks kazanıyor." İki kafadar benzinciye "Doldur depoyu" der, sonra bedava seks için lotaryaya talip olur... Benzinci sorar: Kafamdan bir sayı tuttum, bilirseniz bedava seks. "Üç" derler... Benzinci, "Bilemediniz, ben beş tutmuştum." Bir hafta sonra iki kafadar yine gelir, depo yine doldurulur, yine lotarya... Bizimkiler "Yedi" der. Benzinci "Olmadı, ben altı tutmuştum". Üç gün sora yine depoyu doldururlar, yine lotarya... "Iki" derler, benzinci "Bir" der. Kafadarlardan biri arkadaşına açılır... "Yahu bu bizi kandırıyor galiba, hep başka rakam söylüyor... Hile yapmasın!" Diğeri cevap verir: "Yok canım kızkardeşim arka arkaya iki kere kazandı."
Kadın sevgilisiyle birlikteyken kocasının eve girdiğini duyar.
- Çabuk! Köşeye geç ve bir heykel gibi davran. Adamın her yerine bebek yağı sürer, üzerine de bebe pudrası serper.
- Sakın kımıldama ve heykelmissin gibi davran!
- Bu nedir? hayatım, diye sorar kocası kapıdan girer girmez.
- O mu? Sadece bir heykel. Smithler yatak odaları için bir tane almışlardı. O kadar sevdim ki bir tane de ben ısmarladım. Kimse o andan itibaren heykel hakkında konuşmaz hatta yatağa girene kadar. Gece saat iki gibi koca kalkar ve mutfağa gider, bir kaç dakika sonra da elinde bir sandviç ve bir bira ile geri döner.
- Al bakalım, der, bir şeyler ye. Ben 3 gün boyunca Smith'lerde idiyot gibi dikilirken kimse bana bir bardak su bile vermemişti.
Gön..:Ovsanna Goboyan
İtalya'da Vatikan yakınlarında bir eve gece hırsız girmiş. Hırsız evin içinde karanlıkta ilerlerken arkasından bir ses gelmiş: -Seni ben görüyorum. İsa da görüyor! Hırsız panik içinde bir köşeye sinip ve farkedilmemeyi ümit ederken ses tekrar yükselmiş - Seni ben görüyorum. İsa da görüyor! Hırsız sesin kendine seslendiğine emin olunca el fenerini açıp, sesin sahibini aramaya başlamış ve bakmış bir Papağan! Şaşkınlıkla söylemiş - Konusan sen miydin? Papağan tekrar konuşmuş -Evet.. Bunun üzerine Hırsız -Ama sen Papağansın! Papağan cevap vermiş.
-Evet ben Papağanım...İsa da Doberman..
Bıçkın ve aynı zamanda hovarda bir adam ölür ve cehenneme gider. Cehennemde birkaç gün kaldıktan sonra cennet görevlisi melek gelir ve seni cennete götüreceğim der. Bizim bıçkın halinden memnun görevli melekle cennetin yoluna koyulurlar. Cennetin kapısına yaklaştıklarında içeriden feryat figan sesler duyar ve meleğe döner, - Sen beni cennete götürecektin der. Melek burası cennet deyince, içerideki sesler nedir demiş, melek : - ha o sesler içerideki iyi insanlara kanat takılacak onun için sırtlarına delik açılıyor demiş. Bizimki ürkmüş cennetin yolunda biraz daha ilerlemişler bu sefer geçenki seslerden daha acı ve yoğun sesler gelmeye başlamış. Bıçkın yine sormuş; Şimdi neler oluyor, neden sesler daha acı? Melek: - İyi insanların başlarına halka takılacak onun için başlarını deliyorlar. Bizimki iyice korkmuş ve ben cehenneme gitmek istiyorum deyince melek iyi ama orada da sana kuyruk takacaklar demiş. Bıçkın olsun olsun nasıl olsa onun deliği hazır demiş. Gön..: Ayçin
Becky ve Sam 50'nci evlilik yıldönümlerini kutluyorlardı. Sam birden soruverdi: "Sevgilim, bu elli yıl içinde beni hiç aldattın mı?.." "O da nereden çıktı?" diye sinirlendi Becky.. "Cevabı da öğrenmek istemezsin herhalde ?.." "İsterim" dedi Sam.. "Lütfen anlat, ne olur?.." "Madem öyle" dedi Becky, "Üç kez aldattım seni.." "Üç kez öyle mi?.. Kimlerdi onlar?.." "İlki" diye anlatmaya başladı Becky, "Hani sen 30 yaşındaydın ve kendi diş kliniğini kurmak istiyordun ama hiçbir banka sana kredi açmıyordu. Sonra bir banka yöneticisi eve geldi, hiçbir şey sormadan tüm kağıtları imzaladı ve sen en modern araçları getirebildin." "Ooo Becky.. Benim için kendini feda ettin ha.. Benim sevgili karım!.. Peki ikincisi.." "Hani 50 yaşında felaket bir kalp krizi geçirmiştin.. Çok kritik bir bye-pass ameliyatı geçirmen gerekiyordu da, hiçbir doktor sana el süremiyordu.. Her an ölebilirdin. O sırada Dr. Bakey onca yoldan kalktı geldi. Ameliyatını yaptı, seni hayata döndürdü.." "Ah benim sevgili karım.. Hayatımı kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin öyle mi?.. Hiç kimsenin böyle harika bir eşi olamaz. Böyle bir şey yapman beni ne kadar sevdiğini gösterir. Üçüncü peki?.." "Hatırlıyor musun, yıllar önce Diş Hekimleri Odası Başkanı olmayı fena halde istiyordun ve 47 oyun eksikti?.."
Üç mahkum cezaevi yolundadır. Herbirine, hapiste geçirecekleri günler için bir eşya getirilmesine izin verilmiştir. Otobüste, biri diğerine döner ve sorar, "ee, sen ne getirdin ?", diğer mahkum bir kutu boya çıkarır ve bunlarla herşeyi boyayabileceğini söyler ve diyer mahkuma sorar, "sen ne getirdin ?". Oda, yanındaki kutuyu açar ve içinden iskambil kağıtlarını çıkarır. "Bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kart oyunu oynayabilirim" der. Üçüncü mahkum köşede sessizce sırıtarak oturmaktadır. Diğer iki mahkum farkeder ve sorarlar, "Sen niye kendinden eminsin o kadar, sen ne getirdin ?" Üçüncü mahkum bir kutu çıkarır ve gülerek "bu tamponları getirdim," der. Diğer iki mahkumunda kafası karışmıştır, merakla sorarlar, "Bunlarla ne yapabilirsin ki?" Üçüncü yine sırıtır ve kutuyu göstererek "Kutuda yazdığına göre, bunlarla at sürebilir, yüzmeye gidebilir hatta paten kayabilirmişim"
Bir adam uçağıyla Afrika'nın üzerinde gezerken birden uçağı arızalanır ve ormanlık bir alana düşer. Adam ne yapayım ne yapayım diye düşünürken birden bir Afrika kabilesinin ona doğru yaklaştığını görür. Adam içinden "İste şimdi boku yedik" der. O anda düşüncesinde Nur yüzlü dedenin sesini duyar.
- Hayır evladım boku yemedin.
- Peki ne yapmam gerek ?
- Şuradaki mızrağı görüyormusun? - Evet.
- Al onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır.
Adam mızrağı alır ve adamın tam kalbine batırır.
-Evladım işte şimdi boku yedin.
Adamın biri bir gün yolda giderken bir dilenciye rastlar. Dilenciye bir para verir ve al bununla bir sigara alırsın der. Dilenci "beyim ben hiç sigara içmem" der. Bunun üzerine adam o zaman bir bira içersin der. Dilenci "ben ağzıma içki koymam" der. Sen de o zaman bir altılı oynarsın. Dilenci "beyim ben hiç kumarda oynamam" deyince adam o zaman al bu parayı ve bizim eve gel der. Dilenci neden olduğunu sorar. Adam "Karım seni bir görsün içki ve sigara içmeyen, kumar oynamayan bir adamın hali ne oluyor."
at Cumartesi, Temmuz 14, 2007 1 comments
Labels: fıkralar
Komik Fıkralar
Külkedisi meşhur baloya gitmek için tam hazırlanmaya başlayacakken regl olduğunu farkeder. Tüm aramalarına rağmen üvey kardeşleri orkid ve tamponları sakladığından çaresizlik içinde ağlamaya başlar. O sırada iyilik perisi elinde bir tamponla belirir ve saat tam geceyarısı evde olması gerektiğini sıkı sıkı tembihler. Külkedisi büyük bir neşe içinde baloya gider ve gecenin en güzel kızı olarak bütün bir gece yakışıklı prensiyle dans eder. Vaktin nasıl geçtiğini anlamayan külkedisi birde bakar ki geceyarısına on saniye kalmış. Panik içinde toparlanıp kaçmaya çalışırken büyük bir patlama olur . Tampon balkabağına dönüşmüştür....
Biri içinde 1 milyar bulunan cüzdanını kaybetmiş. Kaybettiği yerdekilere cüzdanını getirene 100 milyon vereceğini söylemiş. Kalabalıktan bir ses daha duyulmuş.
-O cüzdanı bulup bana getirene 250 milyom vereceğim...!
Yağmurlu, soğuk bir günde Amerika'da dünya polis teşkilatlarının yarışması vardır. Yarışmada Amerikan polisleri, Alman polisleri, Rus polisleri, İtalyan polisleri ve Türk polisleri yarışmaktadır. Yarışmanın amacı ormanda bir fili hangi ülkanin polis teşklatı daha az sürede yakalayacakdır. Yarışma başlar ve Alman polisleri ormana girerler aradan 30 dakika geçer ve Alman polisleri gelir. Sıra Rus polislerine gelir ve aynı şekilde ormana girerler aradan 15 dakika geçer ve Rus polisleri gelir. Amerikan polislerine sıra gelince üstün elektronik aletleriyle fili 10 dakikada ormandan çıkarırlar. Sıra gelir Türk polisine ormana girerler ve aradan 3 dakika geçer ve beraberinde'de bir ayı getirirler, bütün polis teşkilatları şaşkınlık içerisinde türklere sorarlar biz sana fil dedik siz bize ayı getirmişsiniz diyince Türkler daha cevap vermeden ayı atılır söze abi anam avradım olsun ki ben filim der.
Gön..:Dilek Akça
Baba kutup ayısı ile oğlu dolaşıyorlarmış.
Yavru ayı: -Baba, benim dedem kutup ayısı mıydı? diye sormuş.
Babası da: -Tabii ki oğlum diye cevaplamış. Biraz daha yürüdükten sonra
Yavru ayı: -Peki, dedemin babası kutup ayısı mıydı?
Baba biraz meraklanarak: -Tabii ki yavrum, dedenin babası da kutup ayısıydı, niye merak ettin ki?
Yavru ayı: -Hiiç... diye cevap vermiş. Biraz daha yürüdükten sonra
Yavru ayı yine: -Peki, dedemin annesi?
Baba, biraz da sinirlenerek: -Evet yavrum, o da kutup ayısıydı sertçe karşılık vermiş. Aradan fazla geçmeden
Yavru ayı yine: -Peki baba, dedemin babasının babası, annesi, amcası filan hepsi kutup ayısı mıydı? diye sormuş.
Babası bu sefer kızarak: -Evet, hepsi kutup ayısıydı. Benim babam, annem, annenin babası, annesi, onaların babaları, annaleri, senin bütün sülalen kutup ayısı tamam mı? diye bağırmış. Ardından da niye soruyosun bunları diye azarlamış oğlunu.
Oğlu da: -Nerden bileyim. Üşüyorum, ?mına koyim. demiş.
Gön..:Gwert Gwerty
Bir gün Fatih Terim Fransa milli takımı antrönörü Aime jacquet ile karşılaşmış. - Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş. -Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Zidane'ı çağırmış. - Zidan'a oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir? Zidane biraz düşünmüş, tabiiki ben oluyorum demiş. Fatih Terim bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez Hakan Şükür'ü çağırmış. - Hakan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir? Hakan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Arif'i bulmuş. - Arif annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir? Arif cevap vermiş: Benim tabiiki, Hakan sevinçle Fatih Terim'in yanına dönmüş: - Sorunun cevabını buldum hocam: Arif'imiş Fatih Terim köpürmüş
- Vay salak herif Arif olur mu hiç, doğru cevap Zidane idi.
Gön..:Burcu Aydınalp
Amerikada yaşayan ünlü bir mafya babasının karısı doğum yapacakmış. Hastaneye kaldırmışlar. Tabii ilgi obiçim. Doktorlar, hemşireler etrafında pervane. Neyse doğumhaneye almışlar. Kadın ikiz doğuracakmış. İlk çocuk gelmeye başlamış, çocuk kafasını çıkarınca etraftaki kalabalığı görür görmez hemen bağırmış.
-HEY JOE, Ön kapıyı tutmuşlar, arka kapıdan kaçalım.
Gön..:Ahmet Soylu
Adamın biri bayan bevliye mütehasısına muayene için gider.Bayan doktor hastaya derdini sorar. Hasta adam "VALLA DOKTOR HANIM YAPAMIYORUM"der. Doktor hanım hastayı muayene eder, tahliller yapar sonunda reçetesini yazar ve hastayı bir ay sonra tekrar gelmek üzere gönderir. Bir ay sonra hasta adam tekrar kontrole gelince doktor hanım sorar "NE OLDU TEDAVİM İŞE YARADIMI?". Hasta "MAALESEF DOKTOR"der. Doktor "ALLAH ALLAH" der. Tekrar aynı muayene ve tahlilleri yapar hastaya reçeteyi düzenleyip bir ay sonra gelmek üzere gönderir. Bir ay sonra hasta tekrar gelir, sonuç aynı. Doktor aynı işlemleri tekrarlar fakat sonuç değişmez. Doktor en son kontrole gelişinde artık yaptığı tedaviden sonuç alamamanın kızgınlığıyla hastaya "GEÇ ODAYA SOYUN"der. Hasta soyunur, doktorda soyunur, bir güzel işi bitirirler. Doktor sinirlenir ve "HANİ ULAN YAPAMIYORDUN" der. Hasta sırıtarak "BULUNCA YAPIYORUM DOKTOR" der.
Gön..:Ayhan Noyan
Adam bürosuna gelir gelmez sekreterine kendisini arayan olup olmadığını sormuş. Sekreter bir beyin geldiğini ancak adını söylemediğini belirtmiş. Adam "O sersem kardeşim olmalı" diye söylenince sekreter, "Olabilir efendim. Çünkü size çok benziyordu" demiş.
at Cumartesi, Temmuz 14, 2007 0 comments
Labels: fıkralar
Komik Fıkralar
Sınıfta öğretmen sormuş: Dalda üç kuş var, birini vurdum kaç tane kalır? Çocuk cevaplamış: Hiç kalmaz örtmenim. "Olur mu oğlum" demiş öğretmen, "2 tane kalır." "Olmaz öğretmenim" demiş çocuk, "siz birini vurunca diğerleri aptal değil ya sesten ürküp kaçarlar..." Öğretmen şaşırmış ve " Aferin oğlum, cevabın yanlış ama düşünce tarzını beğendim." demiş. Sonra çocuk, "Öğretmenim, ben de size bir şey sormak istiyorum: Karşıdan üç tane bayan geliyor, üçü de dondurma yiyor, ama biri yalayarak, biri ısırarak, diğeri de emerek yiyor dondurmayı. Sizce bunlardan hangisi evlidir? " Öğretmen kızmış ama, cevap veremedi dedirtmemek için belli etmemiş, "Emerek yiyen evlidir" demiş. Çocuk, "Olur mu öğretmenim ne alakası var, parmağında yüzük olan evlidir" demiş, "Ama düşünce tarzınızı beğendim."
Gön..:Kerim TOKGÖZ
Seçim öncesi listeleri düzenleniyordu. Genel Başkan bir öneride bulundu:
-Aday listesine Ali Bey'i mutlaka alın.
Hemen itirazlar yükseldi:
Ama efendim, o aptalın biridir...
-Memleketimizde hatırı sayılır oranda aptal var. Onların da temsil edilmek hakkıdır...
Tiyatroda, ünlü oyuncu rolü gereği uşaklarına bağırır.
-Atımı getirin!
O sırada münasebetsiz bir seyirci "Eşek olsa olmaz mı? diye seslenir. Oyuncu hiç istifini bozmaz:
-Hay hay! Buyrun beyefendi!...
İki arkadaş hem içiyor, hem de karılarından yakınıyordu. Biri -"Ben" dedi, "Evliliğimizin ilk senelerinde işten eve dönünce karımı kucaklar, nefesi kesilene kadar kollarımda sıkardım."
Diğeri içini çekerek sordu "Ya şimdi?"
-Şimdi mi? Daha fazla sıkmadığım için pişmanım!..
Bir bayanın yatak odasındaki gardrop bozuktur. Evin yanında bulunan istasyondan tren geçince kapağı açılmaktadır. Bunun için bir gün bir marangoz çağırır. Marangozu yatak odasına götürür ve dolabı gösterir. O anda bir tren geçer ve gardrobun kapağı kendiliğinden açılır. Marangoz menteşelere, kilide bakar. Hanımefendi buradan gardrobunuzun nesi olduğunu anlayamadım. Şimdi ben içine gireyim ve siz kapağı kapatın, böylece ben içeriden bakarım belki böyle anlarım der. Marangoz içeri girer, kadın kapağı kapatır. O anda kapı çalar. Kadın kapıyı açar. Kadının kocası gelmiştir. Kocası doğru odasına gider ve üstünü çıkarıp asmak için gardrobunu açar. Bir bakar ki gardropta bir adam. Kızarak adama bağırır. "Ne işin var senin burada" der. Marangoz korkmuş bir vaziyette cevap verir. "Şey beyefendi nedesemki, şimdi size burada tren bekliyorum desem inanırmısınız?"
Doktor hastasını telefonla arar ve hastasına bir kötü birde çok kötü haberi olduğunu söyler. Daha sonrada ilk önce hangisini söylememi istersiniz diye sorar. Hasta ilk önce kötü haberi duymak istediğini söyler. Doktor hastaya "Tahlillerinizi aldım ve ne yazık ki 24 saat ömrünüz kaldı." der. Hasta yıkılmıştır. Doktora sorar "Daha kötü haber ne olabilirki ?"
Doktor "Dünden beri sizi arıyorum ama telefonunuzu daha yeni düşürebildim."
Bir kürt ve Temel Amerikaya zengin olmak için gitmişler. 1 sene sonra aynı yerde tekrar buluşmak üzere ayrılmışlar... Bir sene sonra Temel yine aynı şekilde beş parasız buluşma yerine gelmiş. Daha sonra yanına bir limuzin yanaşmış ve içinden smokin giymiş bizim kürt çıkmış. Kısa bir selamlaşmadan sonra -Temel: Valla ben hiç bir baltaya sap olamadım der. Ama görüyorum ki sen oldukça iyi durumdasın. _ Kürt: Eh işte durum iyi der. Valla bu amerikalılar salak. Bir fal makinası yaptım. 5 dolara elini makineye koyuyorsun ve fala bakıyor der. Daha sonra yine bir sene sonrası için sözleşirler. Bir sene sonra yine kürt limuzini ile gelir ve beklemeye başlar. 10 dk sonra tepeden dabadabadabna bir helikopter iner ve içinden bizim Temel çıkar. Kürt şaşırır. Ulan nasıl olduda bukadar zengin oldun? - Temel : Valla bu amarikalılar çok salak. Ben senin makineyi biraz geliştirdim der. 5$'a elini veriyorsun fala bakıyor. 10$ vermezsen elini geri alamıyorsun.
Gön..:Baybars Arabacı
Askerde kamuflaj yarışması var... Herkes cuvallara giriyor,, komutan gelip tekme atıyor onlarda hayvan sesleri çıkarıyorlar komutan onaylıyor... Birinci çuvala vuruyor.. Hav hav hav. Komutan aferin diyor köpek çuvalı.... İkinci çuvala vuruyor, miyav miyav.. Komutan gene beğeniyor.. Böyle on onbeş çuval geziyor. Hepsi çok iyi taklit yapıyorlar... Enson çuvala vuruyor ses yok... Daha sert vuruyor gene ses yok, tekme, tokat, tahta, tüfek, ses yok... Askerlere emir veriyor iyicene tekmeleyin... Çuvaldan kan sızmaya başlıyor.. Beş dakika sonra da ince, bitkin bir ses: "Patateeeeeees"
Gön..:Ozan Bacak
Adamın biri bir gün İngiltere'ye gezmeğe gitmek istemiş. Tabi ingilizce bilmediğinden arkadaşına sormuş: -Yav ben İngiltere'ye gidince onlarla nasıl anlaşacağım? demiş. Arkadaşıda: -Bak konuştuğun her cümlenin sonuna 'ing' koy , onlar senin ne demek istediğini anlarlar demiş. Ve adam ingiltere'ye gitmiş ve solugu bir cafede almış. Arkadaşının taktiğini uygulamaya başlamış ve garsonu çağırmış: -Sen bana bir çay getirebiling? demiş ve garson şaşkın şaşkın çay getirmeye gitmiş. Garson çayı hemen getirmiş. Adam demişki: -Bak , ben ne güzel ingilizce konuşuyoring değiling? demiş. Garson lafı yapıştırmış: -Ben Türk olmaying , bok içerdin çaying!
Gön..:Sırrı Perek
Adamın biri bir gün meyhaneden çıkmış tabii kafasıda iyi. Yolda bir ayağı kaldırımda bir ayağıda yolda yürüyormuş. Adamın biri bunu görüp yanına yaklaşmış. Ve de merakını gizleyemeden sormuş. -Ya hemşerim , niye bir ayağın asfaltta bir ayağın kaldırımda yürüyorsun? Bir yerde yürüsene? demiş. Adamda ona: -Allah razı olsun hemşerim sana. Bende acaba ne zaman topal oldum diye düşünüyordum.
Gön..:Sırrı Perek
Bir adam diğerine sordu:
Köpeğinizi satın almak istiyorum ama sadık mıdır?
-Hem de fazlasıyla sadık. Size bu konuda yüzde 100 garanti verebilirim.
-Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz?
Şimdiye kadar 5 kere sattım. Her seferinde de geri geldi.
İki general bir cafede oturup konuşuyorlarmış. İçkinin de etkisiyle generalin biri "benim bir erim var çok salak demiş. Diğeriyse "hayır, benim bir erim var o daha da salaktır." demiş. Tartışma çok büyümeden kimin askerinin daha salak olduğunu anlamak için yarışma gibi bir şey yapmaya karar vermişler. İlk general askerini yanına çağırıp "oğlum, git bana şu 5000 lirayla bir Mercedes al gel" demiş. İkinci general de askerini çağırıp "git bak ben ordu evinde miyim?" demiş. İki asker yolda karşılaşmışlar. İlki "ya benim general çok salak. Bu günün pazar olduğunu bildiği halde beni araba aldırmaya gönderdi." demiş. İkincisiyse "benim general daha salak. Yanında telefon dururken, beni ordu evine gönderdi." demiş.
Gön..:Onur Yılmaz
at Cumartesi, Temmuz 14, 2007 0 comments
Labels: fıkralar
Komik Fıkralar
Bir Türk Amerikaya ziyarete gezmeye gitmiş.Sokakta dolaşırken tuvaleti gelir.Koştura koştura umumi bir tuvalet bulur.Kendini bir an önce içeri atmak ister fakat kapıdaki adam 25 cent ister.Bizimki sıkışa sıkışa 25 cent i verir içeri dalar.Zart zurt sesli yaparken yandan "yavaş be adam" diye ses gelir meyerse yandakide bir Türkmüş.İşini bitirip dışarı çıktıktan sonra yandakiyle karşılaşır ve lafı yapıştırır."Be adam 25 cent e mozartımı yoksa şopennimi dinleyeceğini sanıyordun" der.
Cimri bir kişi ölümü yaklaşınca oğullarını yanına çağırır.Üç oğlunada vasiyette bulunur . Ben ölünce hepinizin mezarıma tek tek birer milyar koymanızı istiyorum der. Adam öldükten sonra sırayla 1. ve 2. oğlu mezara gider ve birer milyar parayı mezara koyarlar daha sonra babası gibi parayı seven 3. oğluda mezara gider ve mezardaki paraları alır yerine babası adına bir 3 milyarlık çek koyar.
Akıl hastanesinde bir gün bir hasta bakıcıyı yanına çağırır. "Bana çabuk 5 şişe kola getir" der. Hasta bakıcı buna kızar ve hastaya beş tokat atar ve "al işte kolalarını" der. Aradan zaman geçtikten sonra yine aynı hasta, bakıcıyı yine çağırır. Bu sefer hasta bakıcıyı tokatlar."Bakıcı ne oluyor?" der. Hasta cevap verir. "Şişeleri getirdim abi".
Duygu Asena, yolda yürümektedir. Parkın birinde Küçük Asım'ı masum masum oynarken görür: "N'apıyorsun sen evladım?" diye sorar. Küçük Asım: "Feminist yapıyorum teyze" der. Asena, doğal olarak birtakım çamurlarla nasıl feminist yapılabildiğini merak eder. Küçük Asım anlatır: "İşte, şu çomakları şu çamurdan bedene yapıştırıyorum, otlardan saç yapıyorum, gazoz kapağından şapka, sonra üzerine sıçınca feminist oluyor!" Duygu Asena, duygulu bir kadın olarak sinirlenir ve çocuğa bir şaplak patlatır. Ertesi gün Küçük Asım'ı yine görür ve akıllanmıştır umuduyla yine sorar: "N'apıyorsun evladım?". "Feminist yapıyorum teyze".. nasıl yapıldığı konusunda da yine aynı cevabı alınca, bu sefer adamakallı döver. Bu, bir hafta boyunca böyle gider. Asena, feminist inadıyla hala Asım'a eğitim amaçlı dayaklar atmaktadır. Nihayet birgün, Küçük Asım, farklı bir cevap verir, "Erkek yapıyorum" der. Asena, büyük bir zevkle "Nasıl yapıyorsun evladım?" diye sorar. Çocuk anlatır: "İşte, şu çomakları şu çamurdan bedene yapıştırıyorum, otlardan saç yapıyorum, gazoz kapağından da şapka yapınca erkek oluyor!". Asena, merak içerisinde sorar: "Eeee, üzerine sıçmayacak mısın?". Küçük Asım, sırıtır: "Yok teyze, üzerine sıçarsam, feminist olur."
Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktorda adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demişki:bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel. Adam bir hafta sonra gelince doktor: Öksürüğün nasıl oldu deyince, adamda: Cesaret edipte öksüremiyorumki,demiş.
Gön....:Bekir Cağil
Adamın biri bara girmiş. Garson, herkeze içki ver kendinede al demiş. İçkiler içilmiş garson hesap için gelince adam: Para yok demiş. Tabi garson bunu bir güzel dövüp dışarı atmış. Diğer akşam tekrar gelmiş ve yine garson herkeze içki kendinede al demiş ve sonuçta parası olmadığı icin yine dayak yemiş ve gitmiş. Bu üç akşam böyle devametmiş. Dördüncü gün yine gelmiş ve garson herkeze içki fakat bu sefer sen içme, içince sapıtıyor, sonrada kavga çıkarıyorsun.
Gön....:Bekir Cağil
Genç bir sanatçı adayı , kız doktoruna telefon açıp aldığı randevuya gelemiyeceğini söyledi. Doktor sordu: "Neden çok mu hastasınız?" -Yoo değilim. Yalnız bugün bir prodüktöre gidip bir rol istedim. Sonra terzime gittim. Daha sonra ev sahibiyle kira meselesini tartıştık. Kısacası doktor bey, bir defa daha soyunacak halim kalmadı!
Nasrettin Hoca'ya dert yanıyorlar: __Yahu Hoca senin hanım cok geziyor. Hoca:Olur mu canım? O kadar gezse arada bir bizim eve de uğrar.
Ali okula yazılıcakmış. Ama çok fırlama bir çocuk olduğundan babası bazı önlemler almaya karar vermiş ve okuldaki öğretmenine ve diğer öğretmenlere durumu anlatmış. Sıra servis şöförüne gelmiş servis şöförüne oğlunun ne kadar fırlama olduğunu anlatmış. Şöför hiç oralı olmamış içinden ufacık çocuk ne kadar fırlama olabilir ki demiş. Okul günü gelmiş ve Ali alınması gereken yerden servise binmiş. Yolculuğun ilk başlarında sakin sakin oturan Ali daha sonra şöförün yanına gelerek "amca benim annem tavuk babam horoz olsaydı ben civciv olurdum değilmi" demiş. Şöför "evet yavrum şimdi geç yerine otur "demiş. Bİraz sonra Ali yine şöförün yanına giderek "amca benim annem inek babam boğa alsaydı ben buzağı olurdum değilmi"demiş. Şöför biraz sinirli "evet şimdi git yerine otur " demiş. Biraz sonra Ali yine şöförün yanına gelerek "amca benim annem" demeye kalmadan şöför Ali'ye "ben sana bir soru soracağım "demiş ve ardından "senin annen orospu baban pezevenk olsaydı sen ne olurdun bakayım" demiş. Ali sırıtarak cevap vermiş "ŞÖFÖR".
GÖN: ÜMİT ÖZKAN
at Cumartesi, Temmuz 14, 2007 0 comments
Labels: fıkralar
Komik Fıkralar
Adamın biri misafirliğe gitmiş. Akşam olunca haliyle sormuşlar. Bizim odadamı yatarsınız, bebeğin odasında mı, yoksa boş bir odada mı? Adam düşünmüş: Karı-koca nın yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu kaçacak ben boş odada yatarım demiş, Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok güzel bir kız adama havlu tutuyor, Adam: - Kızım senin ismin ne?,,,,,diye sormuş. KIZ : - Bebek amcacığım ya sizin isminiz?...
Adam: - Eşşek kızım eşşeeeek.
Gön...Soner Conkara
Barda uzun süre tek başına içki içen adam bir süre sonra barmene "Biliyormusun, ben sol gözümü ısırabilirim" demiş Doğal olarak barmen buna inanmamış. 1,000,000 Lirasına iddiaya girmişler. Adam, takma olan sol gözünü çıkarmış; ısırmış ve barmenin hayret dolu bakışları arasında parayı cebine atmış. Bir kaç kadeh daha içtikten sonra adam gene barmene dönmüş ve "Biliyormusun" demiş; "ben sağ gözümü de ısırırım!" Adamın tavırlarından kör olmadığını; dolayısıyla öbür gözünün de takma olamayacağını düşünen barmen, parasını kurtarabilmek umuduyla hemen 1,000,000 sına iddiaya girmiş. Adam sakin sakin takma dişlerini çıkarıp sağlam olan sağ gözünü de ısırmış. Aradan bir kaç saat geçince, müşteri barmene "İki milyonunu kurtarmak için sana bir fırsat vermek istiyorum" demiş. "İki milyonuna iddiaya girerim ki bu oturduğum yerden taaa öbür köşeye yerleştireceğin bir bira şişesinin içine, bir damla bile etrafa sıçratmadan işeyebilirim." Barmen uzun uzun bu işin altında nasıl bir üç kağıt olabileceğini düşünmüş; bulamamaış ve iddiayı kabul etmiş. Salonun en uzak köşesine bir şişe yerleştirmişler ve adam işemeye başlamış. Değil etrafa bir damla damlatmamak; ortalığı tam anlamıyla berbat etmiş. Barmen paralını kurtarmanın sevinciyle olduğu yerde zıplamaya başlamış. Biraz sakinleşince adama dönüp "Kesinlikle kaybedeceğini bile bile neden böyle bir iddiaya girdin?" diye sormuş. "Kaybettiğimi de nerden çıkardınız?" demiş adam; "Şu karşı masada oturan iki asık suratlı adamı görüyormusunuz? İşte onlarla ""barın orta yerine işerim, barmen de sevinçten zıplar"" diye 5'er milyon lirasına iddiaya girdim".
Çocuğun birisi, bir gün matematik dersi sonrasında kafasında bir takım soru işaretleri ile babasına gelir. Babası, "Oğlum bugün okul nasıl geçti" diye sorunca, çocuk babasına anlatır. "Babacığım her sey iyiydi. Ama matematik dersinde anlatılan "reel" ve "potansiyel" kavramlarını anlayamadım". Bu durum üzerine babası çocuğuna bu kavramları ilginç bir yöntemle anlatmaya karar verir. Çocuğuna, annesine gitmesini ve ona 1 milyon dolar karşılığında Robert De Niro`yla yatıp yatmayacağını sormasını ister. Çocuk gider ve sorar. Annesi, 1 milyon dolar`a gerek olmadığını, bedava olarakta seve seve Robert De Niro`yla yatabileceğini söyler. Çocuk bu cevabı babasına iletir. Bunun üzerine babası çocuğun ablasına giderek ona 1 milyon dolar karşılığında Leonardo Di Caprio`yla yatıp yatmayacağını sormasını ister. Çocuk ablasına gider ve sorar. Ablasıda annesi gibi, 1 milyon dolar`a gerek olmadığını bedava bile seve seve onunla yatabileceğini belirtir. Çocuk bu cevabıda babasına iletir. Babası ise söyle der. "İşte oğlum sorularının cevabı. Şu anda elimizde reel olarak 2 milyon dolar para, ve 2 tane potansiyel orospu var."
Gön....:Barış Selimoğlu